TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ekonomik ve sosyal hayata ilişkin yeni tespitlerini kamuoyuna açıkladı. Bunları, başkanlığını yürüttüğü kuruluşun aylık dergisi Ekonomik Forum dergisi için kaleme aldığı başyazıda dile getirdi. Başkan'ın tespitleri, masasında oturup ahkam kesmek değil; Türkiye'yi adım adım gezip gördüğü dinlediği ve paylaştığı birikimler oluyor. Bunlar, bizzat olayları yaşayan, sıkıntılarıyla boğuşan, olumlu taraflarını alkışlayan, birliğin bünyesinde yer alan 2 milyona yaklaşan üyelerinden gelen yansımalar olmakta. Bu bakımdan önem taşıyor. Bunları özetlersek, şöyle bir dizi öneri ve çözüm ortaya çıkıyor... "Ekonomik ve sosyal hayat 1.5 yıldır bir atalet (durgunluk) ortamında yaşıyor. Oysa son yılarda uygulanan ekonomik programın sonuçları olumlu yansıma yaşatıyordu. Makro göstergeler ve kişi başına gelir düzeyinde iyi sonuçlar alınmıştı. Ama, yaşanılan 3 seçim (Cumhurbaşkanlığı, Anayasa Başkanlığı ve YÖK Başkanlık seçimlerini kastediyor) nedeniyle 2007 iktisadi anlamda kayıp yıl oldu. Bu süreç ekonomide bozulmaya başlayan süreci tetikledi, politikada yaşanılan gerginlik artınca beklentiler daha da kötüleşti. Buna ABD menşeli global krizin yansımalarını ve son atılan parti kapatma adımını da eklersek, şimdiden 2008'i de kaybetmiş olduğumuzu ilan edebiliriz." 'Ekonomik ve sosyal hayata ilişkin gelecekte ne olur?' diyenler için bu tespitler önemli bir ders notu olmakta. Bunlara katılmamak mümkün değil. Burada, 'Peki ne yapmalıyız?' sorusu önem taşıyor. Zira, Hisarcıklıoğlu bunun da yanıtını veriyor. Diyor ki, "Öncelikle 'bize bir şey olmaz, bunları da atlatırız' demek ve düşünmek yanlış olur. Böyle bir mantık mezarlıktan geçerken ıslık çalmaktır. Bunu bilmemiz gerekir. Ve artık vakit geçirmeden yeni bir ekonomik hamle yapmamız gerekir. Bu ihtiyacın görülmesi lazımdır." TOBB Başkanı devamla şu çözümlere dikkat çekiyor: "Fırtınanın içindeyiz. Daha fazla sallanmaya gerek yok. Paniğe kapılmayalım. Son 6 yılda atılmış olumlu adımlar sayesinde makro ekonomimizin temeli sağlamdır. Yapılması gerekenlerin başında, zayıflayan AB ve IMF iktisadi programının kuvvetlendirilmesi veya bunun yerine yeni bir yerel program veya eylem adımlarının atılması gerekiyor. Ayrıca kamu mali disiplini gevşetilmemelidir. Özerk kurumların kurumsal altyapısı güçlendirilmelidir. Ve Merkez Bankası'nın itibarının ve bağımsızlığının korunmasında siyasilerimiz daha özenli olmalıdır. Yüksek cari açık yüksek dış borç demektir. Bu dışa bağımlılığımızı arttırır. Bu nedenle sanayi ve ihracatın dışa bağımlılığını azaltmamız gerekir. Bu da yerli aramalı ve girdilerinin teşvik edilmesiyle olur. En önemlisi de, yerli enerji kaynakları arttırılmalı, kullanımı teşvik edilmeli, enerji tasarrufu ve verimliliğine yönelik tedbirler alınmalıdır." Bunlar, TOBB Başkanı'nın son tespitleridir. Dikkate almakta ve üzerinde düşünmekte fayda var. Ekonomik ve sosyal sıkıntılarımıza çözüm gökten inmez. Ancak bu bağlamda, Türk özel sektörü ne yapacak? Üzerine düşen görev ne? Hisarcıklıoğlu bunları da yanıtlarsa, düşüncelerini bilmemizde fayda var.