Türk sinemasının en hit komedisi Hababam Sınıfı'nda kavga yaşanıyor. Son çekilen Hababam Sınıfı filmleri, romanın yazarı Rıfat Ilgaz'ın ailesini kızdırdı. Ilgaz'ın oğlu Aydın Ilgaz, son filmlerde babasının kitabına sadık kalınmadığı düşüncesinde...
***
Hababam Sınıfı ağlıyor...
Rıfat Ilgaz'ın oğlu Aydın Ilgaz'a göre; Hababam Sınıfı'nın sinema uyarlamaları babasını bir hayli üzdü. Bu nedenlerden ötürü Ilgaz Ailesi, yapımlar konusunda daha titiz davranmaya karar verdi... AK KİTABEVİ'nin avukatına şunu sordu babam; "Benim kitabımı kaç kişi okudu?" O avukat ise şöyle yanıtladı babamı; "Vicdan azabı çekiyorum. Ama rakam 1950'lerde 2.5 milyon satışı bile bulmuştu!".
Rıgat Ilgaz'ın gözü yaşlı...
Ferdi Eğilmez anlaşma yaptı bizimle. Müteahhitte teslim olmuş gibi teslim aldılar. Film hakkı onlarda gibi görünüyor ama ben, 'Kitabın içine edin' demedim ki...
Film anlaşmaları
Babamın Ertem Eğilmez'le yaptığı anlaşma şudur; "3 kitap, 1 tiyatrodan oluşan Hababam Sınıfı filmi bu çalışmaların ortak noktaları alınarak sadece 1 kez yapılacaktır." Birinci film bu anlaşma minvalinde çekilip oynarken ikincisinin siparişleri ve paraları gelmeye başladı. Bu süreçte Ertem Eğilmez; evet Rıfat Ilgaz'ın bilgisi dışında 4 film daha yapıyor. Ama işi öyle hale getiriyorlar ki; son 2 filmde ismi jenerikte yer almıyor. Bu durumda babam mahkemeye vermek istiyor. 6. film geldiğinde bir anlaşma yapılıyor. Ve babam, filmlerin devamını engellerse genç oyuncuların paralarını alamayacağını da düşünerek mahkeme davalarını geri çekiyor.
Babamın bu filmlerin tümünde rızası var olduğunu söyleyen yalan söyler. Babamın ortaya koyduğu tema şuydu; "Kötü öğrenci yoktur, kötü eğitim sistemi vardır." Ertem Eğilmez'in yaptığı filmlerde ise şu vardır; "Kötü öğrenci yoktur, kötü veli vardır!" Oysa Hababam Sınıfı'nın özünde; devlet yatılı okullarındaki eğitim sisteminin bozukluğundan söz edilir. Şimdi şöyle düşünmüş olmalılar; özel okullar o dönemde çok değildi ve onlar eleştirilirse fazla baskı almayacaklar. Oysa babam doğrudan -devlet ya da özel- eğitim sisteminin eleştirisini yapmıştı.
Babam bu konuda kızgındı çünkü tema değişmişti. Bu güçlü temayı es geçmiştir yapımcılar. Şimdikilerle tartışırsak hemen gişe endişesini öne süreceklerdir. Bugün yasa; "Bir eserin bütünlüğüne halel getirildiği takdirde kamuya mal olmuş eserlerin sahibi kamudur"der. Babam biraz daha ileri giderek şunu söyler hatta;
"Yaşım itibariyle bunamış bile olsam, size 'Eserimin içine bir nedenle tükürmenize müsaade ediyorum' bile desem bunu kamu yapamaz!" Suya sabuna dokunmaz bir hale getirildi filmler.
Arkadaşların kabalığı
Babam şunu belirtmiştir; "Sadık Şendil arkadaşım olarak bana bunun senaryosunu kendilerine göre yazmamı istediler. Benim de paraya ihtiyacım var ve bunu yapacağım deseydi. Hiçbir şey talep etmeden evet derdim! Ama kimse bana bunu sormadı bile!" Bazen öyle şeyler söylüyorlar ki; eser Rıfat Ilgaz'ın değil sanki... Temsil ettiği kişinin yapısını, kişiliğini, edebi dünyasını, dünya görüşünü incelemesi gerekir oyuncunun. Babam söyleyene kadar Güdük Necmi'nin Rıfat Ilgaz olduğunu bilmiyormuş Ertem Eğilmez. Hababam Sınıfı'nın aslında içeriğinde topluma sert mesajlar veren bir yapısı olduğunu, bunun daha yenilir, yutulur bir hale getirilmesi gerektiğini söylemiş ve birlikte yapmayı teklif etmiş. Ve oturup demişler ki; bu kitabın tümünü film yapsak 8 dakikayı geçmez. Oysa Akçatepe, Güdük Necmi'nin aslında babam olduğunu bile çok sonra öğrenmiştir.