Siz küçük bir çocukken, çok büyüktür büyükleriniz. Her şeyi bilirler. Her şeyin üstesinden gelirler. En güçlü, en kuvvetli, en akıllı, en becerikli, en başarılı ve en yenilmezdirler.
Yıllar önce, küçük bir çocuğun limanda gördüğü transatlantik karşısında "Babamdan bile büyük" diye dehşete düştüğüne tanık olmuştum. Bütün çocuklar yaşarlar benzer duyguları. Hayran olurlar, gurur duyarlar, övünürler, özenirler, taklit ederler. Zaman geçer çocukluktan çıkılır. Büyüklerin aslında "en büyük" olmadığı fark edilir. Onların da zaafları, zayıflıkları, bilmedikleri, beceremedikleri, eksik yanları, anlamadıkları, korkuları, yenilgileri vardır. Yani kısaca insandırlar. Bunları fark etmek, biraz içini acıtır büyümüş olan çocukların. Hayal kırıklaığına uğratır, biraz öfkelendirir, biraz üzer, isyan ettirir.
Kabul etmekte zorlanılır. Oysa onlar hep aynıdırlar, hiç değişmemişlerdir. Değişen sizdeki aynadır. Dev aynası yerini, herkesi olduğu gibi gösteren normal aynaya bırakmıştır. Aşık olursunuz. O mükemmel biridir, çok başarılı, çok yakışıklı, çok yetenekli, çok enteresan çok güçlü, çok akıllı, çok dürüst, çok merttir. İyi giyinir, güzel konuşur, sizi en iyi o anlar, sizi en çok o sever, size en uygun odur. Dünyada böyle birinin olduğuna inanamazsınız. Daha önce tanımadığınaz yanarsınız, kimseyi yerine koyamazsınız.
Zaman geçer "aşk" biter, bir bakarsınız onun da zaafları, zayıflıkları, bilmedikleri, beceremedikleri, eksik yanları, anlamadıkları, korkuları, yenilgileri vardır. Yani kısaca insandır. Yıkılırsınız, nefret edersiniz, pişmanlık duyarsınız, Hem kendinize, hem ona kızarsınız.
Geçip giden yıllarınıza yanarusınız, Oysa hep aynıdır, hiç değişmemiştir. Değişen sizdeki aynadır. "Dev aynası" yerini, herkesi olduğu gibi gösteren "normal" aynaya bırakmıştır.
Bir kahramana ihtiyacınız vardır. O kahraman sizin için umut olabilir. O partinizin genel başkanı olabilir, o işyerinizdeki müdür olabilir, o herhangi biri olabilir. Peşine takılırsınız. O karizmatiktir, o vizyon sahibidir, o misyon sahibidir. O marjinaldir, o liderdir, o korkmaz, o yılmaz, o kaçmaz, o başarır, o becerir, o yücedir. Gün olur devran döner. Bir bakarsınız onun da zaafları, zayıflıkları, bilmedikleri, beceremedikleri, eksik yanları, anlamadıkları, korkuları, yenilgileri vardır. Kısaca "insandır".
Şaşırırsınız. Anlayamazsıız, hoş karşılayamazsınız, kızarsınız, boşlukta kalırsınız.
Oysa o hep aynıdır, hiç değişmemiştir. Değişen sizdeki aynadır. "Dev aynası' yerini herkesi olduğu gibi gösteren "normal aynaya" bırakmıştır. Bu hayalkırıklıkları yorar insanı, bu gelgitler yapratır. En iyisi, hiç kimsenin "masal kahramanı" olmadığını peşinen kabul etmektir ve en iyisi "dev aynalarını kırmaktır".