Atalarımız "Davul bile dengi dengine" derken evlilikten mi yola çıkmışlar bilinmez ama evlilikte farklı kültürel düzeyden gelmek, farklı bir çevreye ait olmak eşleri zorlayıcı durumlardan belki de en önemlisidir. Kişinin evlilik ilişkisi içinde "kendisi gibi olması"; tanımadığı, kurallarını hiç bilmediği, belki de ilk kez karşılaştığı bir düzen içerisinde çok da kolay değildir. Farklı ülkelerde yaşamış, bir gün bir yerde karşılaşmış insanların yaşayacağı bocalama, aynı ülkede farklı coğrafi kültürlerde, aynı şehirde farklı semtlerde, hatta aynı semtte farklı mahallelerde büyümüş insanların bocalamasından ne kadar farklıdır ki? Çevresiyle yaşayan, çevresindeki her uyaranı bir parçası yapan, aslında yapboz parçalarından biri olan insan, doğup büyüdüğü ortamı kendi yorumuyla yansıtır.

DÜĞÜN ÖNCESİ KRİZİ
Bu farklılıklar çoğunlukla ilişkiye heyecan katan, dinamizmi artıran güzellikler gibi görünse de aynı evde yaşamaya başlayınca işler değişir. Düğün hazırlıkları, çiftlerin en fazla risk altında oldukları dönemlerden biridir. Sebebi ise işin içine ailelerin dahil olmasıyla çiftlerin farklı yöne çekiştirilmesidir. Çift bu engeli aştıktan sonra, ortak hayata uyum sağlamak biraz daha zorlayıcıdır. Farklılıklar arttıkça başarı daha fazla enerji gerektirecektir. Tabii ki bu süreçte kişilerin hoşgörüleri yüksek ve özgüvenleri tam olmalıdır.