1978'te başlayan öyküyü dünyanın merkezine yapılmış bir yolculuk gibi görmek abartı olmayacak herhalde... 'Yeni Türkü' memleket topraklarından beslenen bir damarın müzikle taçlandırılması belki. Daha çok Akdenizli müziğimiz....
Buğday'ın Türküsü, Akdeniz Akdeniz, Günebakan, Dünyanın Kapıları... Ve daha niceleri. İşte o güzel sesin ardındakiler ve her dem yeni Derya Köroğlu...
* Bir gün üç genç arkadaş -dört mü demeliyim- yanyana gelip birlikte müzik yapmaya karar verirler... Ah evet. 1978. ODTÜ...
* ODTÜ çalışanlarının hani şu hâlâ 'O çocuk burada gitar çalardı' dediği yıllar... Muhalif yıllar... Evet. O zamanlar Gençtik ve muhaliftik. Kelimenin sahici anlamıyla tabii ki.
* Peki ne oldu da birdenbire müziğe, tiyatroya sardık? Bir şeyi fark ettik belki; o damar vardı bizde. Bu topraklara ait bir şeydir o. Türkü söyleriz, şarkı söyleriz. Yani olmayan bir şeyi bulmadık. Geçmişten; Yunus'tan Karacoğlan'dan, Pir Sultan'dan getirdiklerimizi devreye koyduk. Ben zaten tümüyle müzikle yoğrulmuş bir aileden geliyorum.
* Ama siz bu damara ait olanlarla başlamadınız müziğe... Evet biz öncelikle batı parçaları kendimizce yorumlayarak başladık. 1960'ların devlerinin parçalarını 'aranje' edilmiş halleriyle çaldık söyledik...
* Ama bir gün geldi ki... Evet bir gün geldi ki; biz biraz kendimize baksak iyi olur diye düşündük. Muhalif olmaya vurgu yapmak istiyorum; sahici muhalif ama. Zaten bakın birçok sanatçının o dönemdeki çıkışı; Moğollar'ın çıkışı bile Anadolu müziğinin keşfine dayalı değil midir?
* Sizin yaptığınız tam da türkü formuna oturmuyor ama... Başka bir arayışın ürünü Yeni Türkü.
ÜTOPYAMIZIN ŞİİRLERİ
* Adıyla da öyle değil mi zaten? Yaşar Miraç'ı anmadan geçmeyelim... Evet isim babamız Yaşar Miraç'tır; Trabzonlu Delikanlı...
* Peki sizi o muhalif çizgide tutarken, aynı zamanda şiirsel duyarlılıkların içine çeken şey neydi? Ütopyanız buna uygunsa şiire düşer yolunuz. Çok iyi şiirlerden seçtik şarkılarımızın çoğunu. Murathan Mungan, Can Yücel... Güçlü sesler değil mi bu isimler?
* İlk fark edilişiniz Edip Akbayram konserine denk düşüyor... Ustanın arkasındaki grupsunuz aslında... O konser biz çok tutulunca bir gün sonraya ertelenmişti. İlk çalışmalarımızın ardından da Long Play olarak Buğdayın Türküsü gelmişti...
* Mahpushane Kapısı, Beyazıt Meydanı, İşçi Marşı... O muhalif dönemin tanıklıkları değil mi? Aynen böyle. Ülkemizi seviyoruz, insanları seviyoruz; onlar için çaldık söyledik... Düşünün ki; bir ülkede binlerce insanın düşleri perdelenmiş, binlerce insan ülkesinden göç etmek zorunda kalmış...
* Yol verin kanatlı kuşlara / yurdundan uzak çocuklara... Aslında bir umut kapısı aralanabilirdi insanlık için. Bu ülke bunu hak ediyordu aslında. Müzikal açıdan bir şeyler yapmamız gerekir diye düşündüğümüz zamanlarda; biz de aynı duyarlılıkları paylaşan insanlardık zaten. İsteklerimizi ve tutkularımızı bir anlamda müzikle dile getirdik.
AKDENİZLİ ŞARKILAR
* Sadece muhalifler değil ama çoğunluk tarafından beğenildi yaptıklarınız... Biz dediğimiz damarın üzerinden herkesin ortak duygusunu besledik aslında. Akdenizlilik var bir de serde değil mi?
* Sadece bölgeyle ilgili değil. Açelyalar, babamıza karşı duyduğumuz sevgi... Konular çok çeşitli... Hayatın deydiği bütün alanlar için söyledik.
* Bir arkadaşımın oğlu sizin 'Bana Bir Masal Anlat Baba' şarkınızla özlem gidermiş çocukluğunda... Uzaktaki babasını anımsarmış o şarkı söylendiğinde... Dediğimiz gibi bir duyarlılığa denk düştüğümüze inanıyorum. Yeni Türkü bugün hâlâ varlığını koruyabiliyorsa bu duygunun ve topraklarımıza ait bir yoğunluğun bunda büyük payı var.