En çok gülüşü etkiledi Beton Bayram'ın bizi... Öylesine sıcak ve yalın ki; Beton anlattı, biz dinledik...

Evinin yakınındaki kahvehanenin önünde buluştuk onunla... Arabasını takip ederek cennet yuvasına vardık... Sıcacık bir aile karşıladı bizi kapıda... Hepimizin ekranlardan tanıdığı, ünlü simaların ise iyi bildiği bir isim 'Beton Bayram'... Ancak lakabı beton olsa da bizim için unutulmaz olan çocuksu gülüşü oldu... Beton'un hayat felsefesi adeta gözlerine ve gülüşüne yansımıştı. 18 yıldır ünlüler camiasında görev yapmıştı. Bodyguard'lık yaparak başladığı 'şöhret' kariyerinde oyunculuk da dahil olmak üzere birçok iş yapmıştı. Cüssesine bakınca ürksek de sözleriyle rahatladık; "Genetik sağlam. Bir de bizde aileden gelen bir şey var; yumruğumuz bin 500 kilo gücünde... Ama ben insanlara bin 500 kiloluk yumrukla değil, bin 500 yürekle vurmayı tercih ediyorum. Bu benim hayat felsefem. Çünkü 250 gram dahi gücü olmayanların sokakta kalmışa vurduğu, ailesini taşıyamayacak kadar yüreksiz olduğu bir dünyada yaşıyoruz."

'YANLIŞ HİÇBİR ŞEY YAŞAMADIM'
18 sene gece aleminde çalışmış Beton Bayram... Meşhur gece kulübü Reina'nın kapısında 4 sene dimdik durmuş. "Bir adamın karşıma gelip bana neyi soracağını çok iyi biliyorum artık. 18 senem gece aleminde geçti. İnsanları iyi tanıdığımı zannediyorum. Ama ne kadar zannetsem de yanılabiliyorum." Televizyon programlarına katılmış pek çok kez. Ekrana, kameralara, özellikle de gazetecilere ve patlayan flaşlara alışkın. Ancak çok zorda kalmadıkça güç kullanmamış. Gazetecilerin deyimiyle 'vursa devirecek, ama vurmayı sevmeyen bir adam' Beton... Elini ayağını sektörden çekeli epey olmuş. "Vefasızlık mı yaşadın?" diye soruyoruz. "Hiçbir zaman yanlış bir şey yaşamadım. Hiçbir yanlışa imza atmadım. Yanlış olanın da yanında durmadım. Çünkü sen yanlış olursan projeler de yanlış olur. Aslında sanat camiasında yapılan hiçbir proje yanlış değildir. Sektör kötüdür, vefasızdır. Ne alakası var kardeşim? Çalışıyorken iyi de, çalışmıyorken mi kötü bu sektör! Hayırsızlığı, vefasızlığı, sektörde ekmek yiyenlerin kendisine şunu sormasını tavsiye ediyorum. Madem sektör böyleydi, aklına 10 sene sonra mı geldi?"

YEMEK ZEVKTİR'
Kendi isteğiyle bırakmış gece alemini. "Beynim çok çalışıyor, artık kesmiyor beni bu işler" diyor. "Neler yapıyorsun?" diye sorduğumuzda "Part-time işler, bir de supervisor'lık yapıyorum. Çocuklar için çekilen dizilerde rol alıyorum" diye geçiştiriyor. Aslına bakarsanız sevmiyor kendini anlatmayı... Bulunduğu yerlerde öyle olaylar yaşanmış ki, konuşsa ortalık karışır. Ama Beton Bayram, hayatın güzelliklerini anlatmayı tercih ediyor baharın ilk çiçeklerinin açtığı bahçesinde... Kimsenin sırrını vermiyor dost bildiği gazetecilere... Konu dönüp dolaşıp zevklerine geliyor... 'Yemek yemek ayrı bir zevktir. Ben anlamıyorum, zayıflık hastalığını" diyor. Aslına bakarsanız, bu konuya da filozof edasıyla yaklaşıp açıklıyor. "İnsanlar, gördükleri figürlerin peşinden koşuyor. Kendi bünyelerinin kaldırmayacağı bir incelik peşinde. Yemiyor, içmiyor, rejim yapıyorlar. Ama ben, kendimle barışık bir adamım. Kendimi çok seviyorum. Zaten insanları da bu sayede seviyorum. Kompleksim yok, kilomla ilgili hiçbir zaman sıkıntım olmadı." O kadar rahat anlatıyor ki yemek yemenin zevklerini' soruyoruz dayanamayıp; "Kaç kilo doğmuşsun Beton Abi?"

ÇEREZ GİBİ ONLAR
"Ben doğduğumda 7 buçuk kiloymuşum. Anne sütünü 10 sene emdim. Anamın bütün çocukları oluncaya kadar... Baksana anamın memelerine, yanlış anlamayın. Anam o... Babaya kullanım alanı bırakmadan büyüdüm..." Kahkahalar birbirini kovalarken konu Beton'un bir günde yediklerine geliyor. İşte o noktada söze giriyor Bayram'ın 14 yıllık sevgili eşi Fatma Yenge... "Üç tavukla başlıyor güne. Eskiden sabah kahvaltısında peynir, zeytin, 10 yumurta falan yerdi. Şimdi onları bıraktı. Çerez gibi geliyor çünkü..." Gözlerimiz fal taşı gibi açılıyor. Beton gülüyor. Diğer öğünleri soruyoruz merakla! "Öyle öğünlü yemiyorum. Acıktıkça yerim. Mesela geçen gün balık yemeye gideceğiz arkadaşlarla; başıma geleceği bildiğim için önlem alıyorum. Giriyorum bizim süpermarkete, 250 gram sucuk, yarım kilo pastırma, 200 gram kaşar yedim gezerken. 2 litre de portakal suyu içtim. Zaten süpermarkete girdiğimi görenler mehter marşıyla karşılıyor beni. Yiyip içtiklerimin barkotlarını koluma yapıştırıyorum, çıkarken ödüyorum."

TEST SONUÇLARI NORMAL
Şaşkınlığımız bununla da kalmıyor... "Balık yemeyi çok seviyorum. bir oturuşta tek başıma 200 YTL'lik balık yiyorum. 5 çupra, 3 lüfer falan yiyebiliyorum. Ancak ne tavukla ne de balıkla ekmek yemem. Bir de benim hanım muhteşem Kayseri mantısı yapar. Bir tencere yiyorum tek başıma." Söz yine Fatma Yenge'de... "İlk evlendiğimiz yıllarda misafir geleceği zaman 6 tepsi börek yapardım. 2 tepsisini Bayram'ın yiyeceğini bilirdim." Dakikalardır dilimin ucuna gelip duran soruyu tutamıyorum: "Aylık mutfak masrafınız ne kadar?" Cevap dudak uçuklatacak türden... "Benim tek başıma masrafım 5 bin YTL'yi" buluyor diyor Beton Bayram... "Yok canım, o kadar değildir" diyorum. Fatma Yenge giriyor söze; "Her sabah 3 tavuktan, ayda 90 tavuk alıyoruz. Sen düşün gerisini." Tam da yenge siteme başlayacak derken şaşırıyoruz; "Bayram'a kaçtım ben. O zaman da böyleydi. Ama çok sevdim kocamı. O da beni. Zevkle yemek yapıyorum ona!" Bu arada Beton Bayram'ın bütün testleri normal. Yani çok sağlıklı...