Türkiye'nin en güzel ve başarılı mankenlerinden biri olan Ece Sükan ile vintage, moda ve projeleri hakkında konuştuk...

* Mankenliğe nasıl başladınız. Herhangi bir yarışmaya katıldınız mı?
ODTÜ Psikoloji bölümünü bitirdim. Ankara'da hevesimi almak için ufak çapta mankenlik yapıyordum. 1998 yılında Best Model Yarışması'na katıldım ve üçüncü oldum. İstanbul'a ilk defa bu yarışma için gelmiştim. Yarışmadan sonra Ankara'ya tekrar döndüm. Okuluma devam ettim. Okulumu bitirir bitirmez de İstanbul'a yerleştim. Marie Claire dergisinin moda editörlüğünü yapmaya başladım. İlk birkaç ay asistanlık yaptım. Yeni işim sayesinde mankenliği tamamen ikinci plana attım. İki yıl sonra New York'ta yaşayan ağabeyimin yanına gittim. Sekiz ay boyunca New York'ta yabancı dil öğrendim ve burada moda editörlüğü dersleri aldım.

GÖZÜNÜ SİNEMAYA DİKTİ

* Magazin dünyasında farklı bir duruşunuz var... Bu duruşunuzda aldığınız eğitimin de etkisi vardır muhakkak...
Tabii ki böyle bir şey sadece eğitimle mümkün değil ama onun da etkisi vardır... Bir yerde de; aile, beklentiler ve tercihler etkili diyebilirim... Ben çok sosyal bir insan olmama rahmen, çekingen biriyim. Magazinden uzak kalmaya çalıştım. Onu da başardım sayıyorum.

* Sizce moda ne demek? Moda olan her şey giyilmeli mi?
Moda sonuçta bir endüstri. Bu sektör bir şeyler yaratıyor. Tüketim olsun diye, her sene bir şeyler değişiyor. Trendler, bakış açıları değişiyor. Ama hepsi aynı gibi baktığımızda... Moda olan ile moda olmayan parçaları karşılaştırabilmeli. Sonuçta moda olan bir şeyi giymek kolay. O kıyafet gerçekten seni yansıtıyor mu? Önemli olan o. Bunları hep değerlendirmek lazım.

* Sinema ve dizi projelerinde sizi pek görmüyoruz... Özel bir tercih mi?
Şimdiye kadar bir dizi ve bir film de oynadım. Sonra da birçok dizi teklifi geldi fakat bu mağazayı açtığım için onları geri çevirmek durumunda kaldım. Biraz daha moda işlerine vakit ayırmak istedim. Ayrıca önemli firmaların reklam çekimleri için moda danışmanlığı da yapıyorum. Ama önümüzdeki günlerde ileride çocuklarıma göstermek için bir sinema filminde oynamak isterim.

* NTV'deki programınızda elit bir çizgi yakaladınız. Programı; konusu moda olduğu için mi kabul ettiniz?
Programda değişik bir format yakalamaya çalıştık. Çok başarılı olduğumuzu düşünüyorum. Kimse kulislere girip çekim yapmadı. Dünyaca ünlü modacıların kulislerine girdik ve çekimler, röportajlar yaptık.

* Vintage akımı tam olarak nedir?
Belli bir döneme ait kıyafetler, ikinci el fakat her ikinci el vintage anlamına gelmiyor. En az 25 sene önce dikilmesi lazım bir giysinin vintage olması için. Ayrıca farklı bir tarzı olması gerekiyor. Londra'da, New York'ta, Paris'te insanlar buna çok rağbet gösteriyor. Her dönemden bir şeyler bulabilirsin bu kıyafetlerde. En önemli özelliği ise tek olmaları.

BUYUK RİSK ALDIM

* Vintage akımının Türkiyedeki öncülerindensiniz. Bu konuda oldukça cesur davranıp bir de butik açtınız. Bu kadar ilgi göreceğinizi tahmin ediyor muydunuz?
Bu anlamda butik açan biri olarak riske girdim. Türkiye için çok yeni bir kavram vintage. Herkes sevmeyebilir bu tarzı çünkü. Ben çok sevdiğim için her şeyi göze aldım. Şu anda ise birçok insandan çok olumlu tepkiler alıyorum.

* Programınız için dünyaca ünlü modacıların defilelerine katılıyorsunuz. Bu organizasyonlardan teklif alıyormusunuz?
Aslında daha eskiden olsa isterdim böyle defilelerde yer almayı. Şimdi öyle bir hevesim yok. Moda editörlüğünden çok keyif alıyorum. Mankenlerle röpörtajı ben yapıyorum. Teklif aldım, ama ben moda editörlüğünü mankenlikten daha çok seviyorum..

* Yurt dışına gittiğinizde butiğinize parçalar topluyor musunuz?
Ben Avrupa'da çok gezdiğim için, butiğime de parçalar topluyorum. Aslında ben neyi beğeniyorsam alıyorum. Kendime alıyormuş gibi seçiyorum parçaları. Sonra da mağazaya koyuyorum.

* En beğendiğiniz modacılar kimler?
Hakan Yıldırım, Dilek Hanif, Ümit Ünal ve Arzu Kaprol'ün tasarımlarını çok beğeniyorum.

* Sizi gece hayatında pek sık görmüyoruz. Bir gününüz nasıl geçiyor?
Benim günüm çok yoğun, geceleri de çıkıyorum. Ama magazincilerin gittiği yerlere gitmemeye çalışıyorum. Sabah mağazaya gidiyorum. Proje ya da çekim oluyor ona gidiyorum. Akşama ise spora gidiyorum. Gece de arkadaşlarımla ya sinemaya ya da yemeğe gidiyorum.

* Aşk hayatınızı magazinden uzak yaşıyorsunuz... Televizyon programı, butik ve moda ile ilgili diğer çalışmalar devam ediyor. Önümüzdeki yıllarda mutlaka yapmak istediğim bir proje var mı?
Bu benim yaşam tarzım... Ben magazinden uzak kalmayı tercih ediyorum. Göz önünde olmayı tercih etmiyorum. Bir şekilde onun bedelini ödüyorsunuz çünkü. Ben geri planda yaşamayı daha çok seviyorum. Fotoğraf çekmeyi çok seviyorum. Kendime bir stüdyo kurup fotoğraf çekmek istiyorum. Belki çektiğim fotoğraflardan oluşan bir sergi açabilirim.