AB üyeliği konusunda Ecevit çok eleştirilmişti.
"1979 yılında Başbakan'ken başvuruda bulunsa şimdi üye olurduk" diye.
"Anılar"ını derlerken bu konuyu Ecevit'e ben de sordum.
Aldığım yanıtı ayrıntılı olarak hazırladığım kitapta açıklayacağım.
Ama özetini bugün bu köşede duyurma ihtiyacı var.
Çünkü o açıklama, bugünkü AB karşıtlığının tırmanışa geçmesi durumunda, siyasetçileri nasıl etkileyeceğini ve süreci nasıl uzatacağını açıkça ortaya koyuyor.
***
1979 yılı...
Yunanistan, tam üyelik için başvuruda bulunma kararı almış.
Türkiye'de Başbakan Ecevit...
Ama öyle bir Ecevit ki, "Kıbrıs Barış Harekatı'nı gerçekleştirmiş" ve halkın yüzde 41.4'ünden oy almış.
Ülkede "Karaoğlan efsanesi" yaşanıyor.
İşte o efsane Ecevit bile, Türkiye'deki havayı dikkate alarak önceliği "halkı hazırlama"ya veriyor.
Çünkü o dönemde entelektüeller dahi "Türkiye Pazar, Avrupa Ortak" sloganına esir olmuş.
***
Şimdi, Ecevit'in vefatından kısa bir süre önce yaptığı "muhasebe"den bir bölüm:
"Şunu unutmamak lazım ki o dönemde Türkiye'deki entelektüel kesim hemen tümüyle AB'ye karşıydı. Yani şimdikinden çok farklı bir ortam vardı. Onun için hazırlık yapmamız, iç kamuoyunu çok iyi hazırlamamız gerekiyordu. Entelektüel kesim çok karşıydı."
"Biz AB'ye girmeyi istiyorduk aslında. Eğer hükümette süremiz dolmuş olmasaydı, 12 Eylül döneminde veya ondan önceki dönemde herhalde girecektik. Fakat bazı koşulların yerine getirilmesi gerekiyordu. Özellikle mali açıdan. Onunla ilgili çalışmalarımız vardı. O konuda gerekli olanakları sağlamadan üye olmamız mümkün değildi zaten."
***
Peki Ecevit'in imzalamadığı herhangi bir anlaşma var mıydı?
"AB ile anlaşma imzalama aşamasına gelinmemişti. Görüşmelerimiz devam ediyordu. AB'nin üst düzey yetkilileri ile çok sıkı ilişkilerimiz vardı. Bunun zeminini hazırlıyorduk ama dediğim gibi bir, bazı ekonomik koşulları yerine getirmemiz gerekiyordu. İkincisi daha elverişli bir ortama gelebilmek için hazırlık yapıyorduk. Fakat ona da vaktimiz elvermedi."
***
Ya eleştiriler?
Ecevit, diğer siyasilerden kendisine yöneltilen eleştirilere ne diyordu?
"Ben ilişkileri sürdürdüm ve geliştirdim AB ile. Sık sık toplantılar yaptık. Dediğim gibi, Türkiye'yi içeride ve dışarıda çok iyi hazırlamamız gerekiyordu."
***
Dikkatinizi çekti mi?
Ecevit özellikle şu vurguyu yapıyor:
"Entelektüeller bile karşıydı. İç kamuoyunu çok iyi hazırlamamız gerekiyordu."
Şimdi Türkiye'de yeniden AB karşıtı rüzgar güç kazanmaya başladı.
Eğer bu rüzgar karşı konulmayacak kadar sertleşirse, dün de vurguladığımız gibi siyasiler önce havanın sakinleşmesini bekleme yolunu seçecektir.
Peki bu bekleyiş kaç yıl sürer?
Geçmişe bakarak tahminde bulunabilirsiniz...