Öğleden sonra saat 17.00 suları. Yarınki gazetenin kaba inşaatı çoktan bitmiş, sayfalarda incelere girmenin eli kulağında vakitler yani. Herkesin işi bırak başlarından aşmayı, paçalarından akmakta.
Adettir. Sabah saatlerinde sadece süt dişleri var sandığımız tekmil yazı işleri kadrosu, gün ilerledikçe önce azılarını, sonra da kesip parçalayıcı kısmını gösterir dişlerinin.
Gergin bakışlı, fena telaşlı, acı ağızlı olurlar giderek.
Sayfalar yetişmeyecek, baskı gecikecek, hatlar yitecek, tiraj örselenecek diye haklı bir öd patlaması sendromudur bu.
SEN ŞIMARTTIN İşte tam da bu vakitler odama hışım gibi giriyor ismi bende mahfuz bir yazı müdürü.
- Abi kusura kalma ama senin yüzünden böyle yapıyor bu...
- Efendim anlamadım. - Hicri'ye bu kadar müsamaha gösterirsen böyle olur işte abi. Sabah bir ara göründü sonra yok oldu. İşe gönderecektik bulamadık. Gençlerde görev bilinci, iş disiplini, zamanla yarışma falan hak getire zaten. Bir de sağlam dayanak bulunca...
- Sağlam dayanak ben mi oluyorum? - Estağfurullah ama senden yüz buluyor...
ENDİŞELİ HALLER İşte tam o sırada
Hicri beliriyor koridorda. Cam duvarlı odamdan hışım gibi içeri girdiğini görüp hemen sesleniyorum
- Buraya gel!.. - Şaşkın, pürtelaş ve ses tonumdan endişeli halde geliyor odama. Yazı müdürü yüzüne değil, yukarıda sabit bir yere baktığı için kavrıyor hakkında tekinsiz konuşmalar yaptığımızı.
- Neredesin sen? - Dışardaydım abi.
- Öyle mii? Biz içerdesin de masanın çekmecesine saklandın sandık. - Abi bugün izin günüm benim...
- İzin günün mü? - Evet abi. 1 aydır izinsiz çalıştım, geceleri de eklere yardımcı oldum diye Fikret Bey "
aferin" dedi, izin verdi bana bugün. Yine de sabah uğradım "
Bir şey var mı?" diye sordum. Şimdi de aynı sebepten bir sorayım dedim, geldim.
HİCRİ TAKİPTE Odadaki yazı müdürü arkadaş çıt çıkarmadan dinleyip ardından yine ses etmeden çıkıyor dışarı. Yüzünü göremiyorum ama muhtemelen çok bozulmuş çıkıyor. Yine de gevşemesin istiyor hissettirmiyorum
Hicri'ye. Soruyor...
- Yanlış bir şey mi yaptım?
- Sen izin gününde gezip tozacağına gazetede sana ihtiyaç var mı diye sormaya mı geldin yoksa öbür mesele için mi? - Hangi öbür mesele abi
- Aptala yatma Hicri. Sabah o kızı iskeleden buraya takip ettin. Şimdi de çıkış saatine kadar gazetede bekliyorsun di mi? - Abi şey!
- Ney?.. - Yani o da var da hani belki lüzum ederim diyerekten şaaptımdı.
- Yıkıl karşımdan keçi. Anlaşıldı niyetin. İdareye söyleyelim, kızı buraya transfer edelim de aradığımızda elimizin altında ol bari. BEN GİTTİM Ben güya laf sokuşturmak için böyle diyorum ama o cin çocuk gerçekten şapşallaşmış. Kısık kesik bir sesle soruyor:
- Abi sahiden olur mu bu? İnşallah mümkün olur mu böyle bir transfer? Yanıt vermiyorum. Yüzümdeki gülümsemeyi görüp iyice cıvımasın diye çıkıp komşu odaya, Hakkı'ya misafirliğe gidiyorum.