atv'nin yeni dizisi 'Yaban Gülü'nün tescilli güzeli Hatice Şendil'in hayatından bir dram çıktı. Hatice'nin 2 kardeşi de lösemi hastalığına yakalandı. Güzel oyuncu bunu öğrendiğinde henüz 8 yaşındaydı.


'Kardeşim, kardeşimi yaşatmak için doğdu'

atv'nin dizisi Yaban Gülü'nün 'Laçin'i Hatice Şendil oyunculuğuyla dikkat çekti. Diziyi konuşmak için bir araya geldiğimiz Şendil'in yaşamından, içinde bulunduğumuz "Kanser Savaş Haftası" için umut dolu bir hikaye çıktı.

Tescilli güzellerimizden Hatice Şendil, iddialı bir yapımla ekranlara konuk oluyor. Şendil'le hiç konuşulmayanlar...

Herkes onun büyük bir patlama yapmasını bekliyor ama onun acelesi yok. Yavaş ve emin adımlarla yürümek istiyor. Zaten hayatını da yaşından beklenmeyecek bir düzen içinde, olgun ve mantıklı yaşıyor. Sert ve gerçekçi... Laçin'in aksine hiç hayal kurmuyor ama gerçekte belki de Laçin'in hayalini kurduğu hayatı yaşıyor. Bu ciddiyetinin nedeni için önce "yaratılış" dese de bunun ardında çok büyük bir travma yattığı ortaya çıkıyor. Çocukken kardeşinin lösemi olması ve üçüncü kardeşinin kemik iliği nakli için dünyaya getirilmesi hayatın gerçekleriyle çok küçük yaşta yüz yüze getirmiş genç oyuncuyu. İlk kez anlattığı bu olay için "Neden anlattığımı bilmiyorum, inşallah yanlış anlaşılmam" diyen Hatice Şendil içini Saklambaç'a döktü...

* Yaban Gülü başladı... Çekimler nasıl gidiyor?
Güzel başladı, güzel gidiyor. Şu anda 40 kişilik oyuncu kadromuz var ve 60'a yakın mekanda çalışıyoruz. Bu sayılar bir dizi için çok yoğun bir çalışmayı gerektiriyor. Haftanın 5 günü çekimelerimiz var ve günde en az 16 saat çalışıyorum. Yorucu ama bir o kadar da güzel.

* Dizide neler var, neler bulacak izleyenler?
Bir anne-kızın dramı, mücadelesi var. Çok şey bulacak izleyici. Şaşıracak... Öyle doğru noktalarda öyle birbiriyle bağlantılı ki olaylar... Bütün karakterler birbirine bir şekilde bağlı. İki farklı dünyada yaşayan insanlar bir şekilde ilişkileniyorlar. Bu çok önemli. Bu anlamda çok şaşırtıcı şeyler olacak.

* Laçin nasıl biri, sizinle benzer yönleri var mı?
Benzemiyor aslında. Laçin'in herkes başka bir özelliğini görebilir. Laçin mutlu ama maddi imkansızlıkları var. Okumak istiyor ama okuyamıyor ama bir yandan da çok idealist biri değil. Ama romantik hayalleri var. Tam bir hayalperest. Laçin 19 yaşında ben 24 yaşındayım. Kendine kurduğu hayal dünyasının içinde yaşıyor. Laçin daha farklı. O hayalperest dünyanın içinde bir anda gerçeklerle yüzleşiyor. Babasının ölümüyle gerçek dünyaya dönecek ve gerçek dünyanın ne kadar acımasız olduğunu, insanların ne kadar farklı yüzlerinin olduğunu görecek. Hayal kırıklıklarından sonra yaşama tutunma mücadelesi var.

* Siz öyle misiniz?
Ben çok realistimdir. İdeallerim tabii ki var, ama hayal kurmam. Kendime karşı çok acımasızım. Ben Laçin'e benzemiyorum ama en yakın arkadaşlarımdan biri Laçin gibi çok hayalperest, onu gözlemliyorum rolüme hazırlanırken, ondan besleniyorum.

* Neden hayal kurmazsınız, hayal kırıklığı mı yaşadınız?
Yaratılış... Benim olgun bir tarafım var, çocukken de böyleydim.. Çok küçük bir çevrem var, çocukluktan beri görüştüğüm insanlardan kurulu çevrem de. Hayatıma çok çabuk yeni birilerini alamam.

* 2001 Miss Turkey üçüncüsü ve Miss Europe üçüncüsü seçildiniz, neden modellik yapmayı seçmediniz?
Modellik çok zor; aslında oyunculuk da çok zor ama modelliğin şartları benim tercih ettiğim bir şey değil. İşletme okuyordum. Hiç "Oyuncu olayım" diye düşünmemiştim. Yarışmaya da birdenbire karar verip, meraktan katıldım. Konservatuar sınavlarına girdim, workshoplar'a katıldım. Bunlardan birinde Veli Çelik'le tanıştım ve bir dizi için görüşmeye çağrıldm. Kapıdan içeri girdim, "Tamam sensin" dediler.

* Bu kadar çok çalışırken özel hayatınız ne durumda? Bir erkek arkadaşınız var mı?
(Gülüyor) Buna cevap vermeyeceğim. Ben çok otokontrol sahibi bir insanım, kendime karşı çok acımasızım. Çok sistemli bir hayatım var. Kendi karakterimi de böyle sistemli bir şekilde oturttum. Disiplin ve sorumluluk duygusu benim için çok önemli. Karşımdaki bunu kaldırabilmeli, taşıyabilmeli. Karşımdaki de böyle yaşayabilir. Bence kadının işkolik olması iyi bir şey, böylece küçük sorunları kafasına takmaz.