Güncel | Yazarlar | Güne Bakış | Ekonomi | Aktüel | Magazin | Spor | Televizyon | Saklambaç | Astroloji | Arşiv | Ana Sayfa
Bugün: 22 Mart 2008  
KONUYLA İLİŞKİLİ DİĞER YAZILAR
'Filmlerde hüngür hüngür ağlarım'
Alço partileri
'Amca baba yarısıdır evladım'

Bir nesli gazozdan soğutan adam



Filmlerinde gazozuna ilaç attığı kızları 'kötü emellerine alet eden' Nuri Alço'nun bilinmeyen yüzü... Bir nesli gazozdan soğutan kötü adamın, "Kadınları çok severim. Onları hep onore ederim" diyen romantik yönü...

***

'Filmlerde hüngür hüngür ağlarım'

'80'li yıllar' denildiğinde ilk akla gelen figürlerden biri o. Kötü adam rolleriyle bir nesli gazoz içmekten soğutan Nuri Alço, pehlivan Kel Aliço'nun torunu çıktı.

Yeşilçam'ın en yakışıklı kötü adamıydı Nuri Alço. Onunla; aşktan işe, kadınlardan pişmanlıklarına kadar her şeyi konuştuk...

Kimsenin çıkaramadığı, göremediği bir yanını göstermekti niyetim. Gazetedeki arkadaşlarıma, eşe dosta sordum; "Nuri Alço hakkında en çok neyi merak ediyorsunuz diye?" Büyük bir çoğunluğu, "Kadınlarla ilişkilerini" dedi. Diğerleri ise, "Gerçekten filmlerdeki gibi kötü müdür acaba?" diye sordu... Ben de gayet kararlı gittim röportajı yapmaya. Koca bir nesli gazoz içmekten soğutan adamla yüzleşmenin, hesap sormanın zamanı gelmişti. Bir psikolog gibi derinlerine inecek, hüzünlü, zayıf yanlarını bulacak ve filmlerde küçük Emrah'ın anacığını kötü yola düşüren adamdan, zavallı Emrah'ın intikamını alacaktım.

80'LERE HOŞGELDİNİZ
Fotoğrafları çekecek olan muhabir arkadaşım Ufuk'la yola koyulduk. Ben yolda hüzünlü, acı dolu bir röportaj hayali kurarken; Ufuk, idolü olan Nuri Alço ile kadeh tokuştururken fotoğraf çektirmenin hayaliyle yanıp tutuşuyordu. Röportajı yapacağımız yer Ayazağa'da 'Can Dostum' yarışmasının çekildiği bir stüdyo. Kapıdan içeri giriyoruz. Nuri Alço, köpeği 'Gazoz'la çalışıyor. Bizi görünce yanımıza geliyor. "Hoşgeldiniz gençler!" diyor. Kulisteki odalardan birine geçmeye karar veriyoruz. Kapı gibi bir adam. Dimdik yürüyor. Ufuk'la ben arkasından takip ediyoruz. Hafiften tırsarak. Sohbet sırasında fotoğrafını da çekeceğimizi söylüyoruz. "O zaman üzerimi değiştireyim" diyor. İçeriye giriyorum ve birden 80'lere geri dönüyorum. Bembeyaz bir gömlek giymiş. Jilet gibi bir pantolon. Sivri burun kösele ayakkabılar. Altın saat, serçe parmağında altın yüzük ve tabii ki altın bir zincir... Tavanda dönen disko topumuz eksik. Bir anda Serpil Çakmaklı ya da Ahu Tuğba, aslanbaş modeli saçları ve vatkalı bluzlarıyla giriverecek gibi içeri... "Aman allahım, ben nereye geldim?" diyorum içimden. Bir yandan da korkumu belli etmemeye çalışıyorum. İkili bir koltuk var. Oturunca gömülüveriyorsunuz içine. Nuri Alço oturuyor. Ben de koltuğun yanına ilişiyorum. O kadar rahat ve kendinden emin ki. Kedi gibi siniyor insan yanında. Ama "Ölmek var dönmek yok" sözünü kendime düstur edinmişim. Hem cinslerimin ve Emrah'ın intikamını almadan bana rahat yok. Birden bire en sert ses tonumla biraz da kinayeli olarak, "Nuri Alço gerçekten kötü mü?" deyiveriyorum. O da bu yeni yetme gazeteciden böyle bir ses nasıl çıkar diye bir süre düşündükten sonra; "Gerçek Nuri Alço kötü bir adam olsa bu kadar sevenim, hayranım olmazdı herhalde. Benim sinemadaki kötü adam karakterimin etkisi bugün bir sevgi seline dönüştü. Ayrıca ben çok mütevazi biriyimdir. Çok duygusalımdır. Şimdi bile hüzünlü bir film izlesem hüngür hüngür ağlarım" diye arka arkaya sıralıyor cümlelerini, otomatiğe almış gibi. O an, "Bu röportajdan sana iş çıkmaz kızım" diyorum içimden. Çok kontrollü çünkü. Benim bu adamı açmam, derinine inmem falan mümkün değil. "Dur bakalım hemen pes etme" diyorum kendi kendime... Bir an sessizlikten sonra tekrar başlıyorum sorulara. Hem de hikayesinin en başından.

GÖZLERİ BUĞULANDI
57 yaşındaki Alço, Eskişehir'de doğmuş, büyümüş. 'Alço' soyadı, saray pehlivanı olan dedesi Kel Aliço'dan geliyor. Mutaassıp bir ailesi olduğunu anlatıyor. Anne ve babası 2 defa Hac'ca gitmiş. 4 kardeşler. 2 kız 2 oğlan. Onlar hâlâ Eskişehir'de oturuyorlarmış. Gözleri buğulanıyor sonra; "Hayatta en çok sevdiğim insanı, annemi kaybettim. Babam sağ, 80 küsur yaşında. İşim olmadığında hemen onlara koşarım. Birbirimize çok bağlı bir aileyiz" diyor. Ama yine bir anda o kontrollü ifadesine geri dönüyor. Kötü adamı oynamaya başladığında ailesi önce tepki göstermiş. Ama sonra onlar da alışmış. "Yanlış yolda yürümeyeceğimi onlar da biliyordu" ve ekliyor: "Sigara bile kullanmam. Hiçbir kötü alışkanlığım yok. Yaşantıma çok dikkat ederim." Ben de arka arkaya başlıyorum soru bombardımanına.

* Oyunculuktan önce ne yapıyordunuz?
Önce Eskişehir'de bankacılık yaptım. Kredi istihbarat şefi olarak. Daha sonra da Pfizer ilaç firmasında çalıştım.

* Oyunculuğa nasıl başladınız?
O dönemde gazetelerin 'Fotoroman Kral-Kraliçesi' seçmeleri vardı. Yarışmaya girdim ve 1'inci oldum. Yarışmadan sonra film teklifleri gelmeye başladı zaten. İlk filmimi 1972 yılında Sevda Karaca ile çektim. Ve iyi adamı oynadım.

'HİÇ TEPKİ ALMADIM'

* Kötü adamı oynamaya nasıl başladınız?
Türker İnanoğlu; çirkin, iki laf etmeyi bilmeyen kötü adam karakterini değiştirmek istedi. Bunun yerine kötü adamı; şık giyinen, ağzı laf yapan, yakışıklı bir adama dönüştürmeye karar verdi ve beni seçti.

* İzleyici filmlerde gördüğü adamın gerçekte de kötü olduğuna inanıyordu. Siz o yıllarda buna nasıl cesaret ettiniz?
Gerçekten de çok zordu. Öpüşme, sevişme sahnelerine kimse cesaret edemiyordu. Ama ben halktan hiçbir zaman kötü bir tepki almadım.

* Sizi diğer kötü adamlardan ayıran şey neydi?
Benden önce; 'kötü karakter' denilince akla çirkin, pis adamlar geliyordu. Ben salon adamıydım. Giyim tarzım, kadınlara yaklaşımım, konuşmalarım herkesten farklıydı.

* Kötü adamı oynarken etkilendiğiniz kişiler var mıydı etrafınız da?
Özel birisi olmadı ama filmlere başlamadan önce gitmediğim yer kalmazdı. Kumarhanesinden tutun, köprü altlarında kadar gitmediğim yer, gözlemlemediğim insan kalmamıştır. Yeri geldi mafyanın içine bile girdim. Oradaki insanlarla görüştüm, onları izledim, hepsiyle tanıştım.

* Sinemadan iyi para kazandınız mı peki?
O zaman çok para yoktu. Bütün kazandığımızı kıyafetlere harcıyorduk. Filmlerde giydiğimiz her şey bize aitti. Benim aileden gelen birikimim var. Hayatımı onunla idame ettiriyorum.

* Oynamak istediğiniz bir karakter var mı?
Ben iyi adamı da, kötü adamı da oynadım. Ama bir deliyi oynamayı çok isterim. Bakırköy Akıl Hastanesi'ne sık sık giderim mesela. Oradakilerin hareketlerini, ruh halini gözlemlerim.

* Filmlerinizde kadınlara hep acı çektirdiniz. Gerçekte kadınlarla ilişkileriniz nasıldır?
Kadınları çok severim ben. Hareketlerimle, tarzımla kadınları hep onore ederim. Sigara içmiyorum ama cebimde her zaman Dupont çakmağım vardır. (O anda cebinden çakmağını çıkarıyor. Ve en artistik haliyle yakıyor) Bir kadın sigara içmeye kalkarsa tak diye çıkarır, yakarım.

* Aşık oldunuz mu peki?
Aşka inanıyorum ama şimdiye kadar aşık olmadım. Ama 'Feryada Gücüm Yok' filmini çekerken İzmir'de çok güzel bir şey yaşamıştım.

* Başınızdan bir evlilik geçmiş...
İyi bir ailenin kızıydı. 7 sene de evli kaldık. Sonra kız kardeşi kumar oynamaya başladı. Eski eşim Yasemin de benden habersiz kardeşiyle kumar oynamaya gitmeye başladı. Ayrılmamızın tek sebebi onun kumar alışkanlığıydı.

* Çocuğunuzun olmasını istemediniz mi?
Hayır hiç istemedim. Ama bazen, "Yaşlanınca ne yaparım?" diye düşünüyorum açıkçası. Gerçi her evlat anasına babasına bakmıyor.

* Hayatınızda biri var mı şu an?
7 senedir birlikte olduğum biri var. Çok anlayışlı, iyi biri. Seviyeli, çok güzel bir ilişkimiz var. Çok fazla dışarı çıkmayı sevmiyoruz. Özel hayatımıza çok dikkat ediyoruz...

* En büyük pişmanlığınız ne oldu?
Her ortama girmezdim. Daha düşünerek, daha dikkatli hareket ederdim. İstemeden başıma bir sürü kötü şey geldi.

* Yeni projeleriniz neler?
'Karanlıkta Makyaj' diye bir film projemiz var. Çalışmalara devam ediyoruz. Bir profesörü oynayacağım.




DİĞER SAKLAMBAÇ HABERLERİ
Çanta aksesuar mı statü...Çanta aksesuar mı statü...
Ciddiyete davet ediyor!..Yaşamak Müjgan gibi bir şey
Tarihi Osmanlı'dan bile...Rezervasyonun zamanı geldi
Bütün kadınlar gencecik olduAnadolu'nun tüm sesleri
Bu 'girdap'a dikkatHanedan'lara özel
Günün mönüsü
GÜNCEL
Ya Ya su ya ölüm!
Hayat kaynağımız su, evrende hızla azalıyor. Küresel ısınma tüm...
Nevruz şimdi bayram!
Hasret sona erdi
Kahraman baba
Çifte kutlama
Şanssız kardeş kurtarılamadı
Kardeşleri azgın sular ayırdı
SPOR
Kulübenin Kulübenin paşası
Konya'da olduğu gibi ilk yarı duran Kanarya'yı 58'de oyuna giren...
Önder Aslan gibi
Ve para bulundu
Yepyeni bir dönem
Biz büyük takımız
Kart görmek yasak
Hak yerini buldu
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
HAVA DURUMU
İSTANBUL Parçalı Bulutlu 18°C 6°C 
ANKARA Parçalı Bulutlu 18°C 9°C 
İZMİR Az Bulutlu 21°C 16°C 
ANTALYA Az Bulutlu 22°C 15°C 
ADANA Az Bulutlu 24°C 12°C 
EKONOMİ
IMKB E: 39.719,080 D:% -0,32
DOLAR S: 1,248 D:% 0,16
EURO S: 1,927 D:% 0,36
AKTÜEL
GÜNE BAKIŞ
EKONOMİ
MAGAZİN
  Güncel | Yazarlar | Güne Bakış | Ekonomi | Aktüel | Magazin | Spor | Televizyon
| Saklambaç | Astroloji | Mobil Takvim | Reklam | Künye | Ana Sayfa
    Takvim Servisi
    Copyright © 2003, 2007 - Tüm hakları saklıdır.
Merkez Gazete Dergi Basım Yayıncılık Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Üretim ve Tasarım  Merkez Bilgi Grubu