Babasından kalan şehit maaşını 'Babam bana vatanı hediye etti, daha ne isterim' diye geri çevirdi. Fatma Nine, bu sözüyle yürek dağladı.
Fatma Hızal; Eceabat'a bağlı Büyükanafartalar Köyü'nün Fatma Nine'si... Tam 98 yaşında... Onun adı; Çanakkale savaşıyla özdeşleşti...
Bir asra yaklaşan hayatı boyunca savaş koşullarından bugüne neler yaşadığını anlattı bize. Kıtlık kıran yılları, savaş kapıda, ev yok, ekmek yok. Babasını son kez gördüğü günden beri uykuları haram, uykuları karabasan. Bir tek şey söylüyor Fatma Nine; 'Biz vatanı para için savunmadık. Babam vatanı hediye etti bana, daha ne isterim!' "Sen sor oğlum benim hatırımda galmaz. Bu gözlerde hayır var da gulaklaam da duymaz. Bizim daa yaşımız geçti; galmadı ömür galmadı artık... Çok yaşadık; Allah'a şükür çok yaşadık. Yaşımıza bakınca iyi sayıyoz gendimizi ha gadan! Ne arzu ediyonuz bakalım!"
'KIŞ ÇOK ZORDU, DONDUK AYAZDA'
* İlk olarak savaş dönemini soracağım... Büyükleemizden duyuyorduk. Ortalık garışıkmış. Çocukluumu annatıyom tabii. Asker topluyomuşla. Büyükleemiz üzüntü içindeymiş. 'Ortalık garışıkmış' deyince gadan millet başladı asker inmeye. Savaş çıkcakmış deye. Toplantı millet, topla başladı atmiye. Herkesi bi heyecan sardı gadan.
* Savaşa gidecek olanlar köy meydanına mı toplandılar? Atatürk'ün geleceği zaman toplandılar. Savaş zamanı diil.
* Ne yaptınız siz savaş çıkınca? Gittik gadan. 3 seneden sonra döndük.
* Nereye gittiniz? Gelibolu köyleene. Gavur Köy; Galata'da... Oranın köylüleri gaçmış. Boş evlere biz gittik. Gidince gadan...
* Kim gitti sizin ailenizden savaşa? Babam. Çerkes İdrisoğlu Mehmet.
* Babanız burada mı katıldı askere? Yalnız mı gittiniz kalacağınız köye? Annem bi şey söölemedi bana. Toplandık. 'Nerde babam?' diye sorduğumda dedenlerde çalışıyo dedi. Küçüktüm üzülmiim diye herhalde...
* Nasıl yaşadınız köyde? Yaz nasıl geçti, kışın ne yaptınız? Nasıl anlatam sana? Buradan hiçbir şey götürmedik. Annem, ninem, ben... Adam yok başımızda. Bazen yürüyerek bazen gağnı arabasıyla gittik. Eşya ne goycan zaten. Annem başladı Gelibolu'nun çiftlikleende çalışmiye. Yemek içmek istiyoz; kimsemiz yok önümüzde... Yaz iyiydi de, buralaan gışı çok zordur gadan. Donduk ayazda.
* Savaş sürüyor... Ninemlen anam mısır koçanlarının sürüldüğü yerde bi kuytuluk yapmışla. Akşam olup ezan vakti gelince o kuytuluğa sokarlardı bizi. Gorkudan sabahı orada ediyoduk. Oraya da geliyodu mermile arada... Şafak söktüğü zaman geliyoduk evcazımıza. Kutunun içine acık yağ goyuyoduk pamuğu iplik gibi iğirip fitil yapıyoduk. O aydınlığımızdı bizim.
* Ne yiyip ne içtiniz anacım? Guru soğanı küle soktuk; arpa unuylan garıştırdık, teneke sacının üzerinde ısıtıp; haylimize şükredip yedik. 3 sene böyle geçti. Bir Ramazan günü, karakol var, jandarma var. Nineme dediler ki; "Sen şu tenekeylen duyur iftar vaktini!" Ninem davul çaldı. Ninem ağlar. Bayram günü, ağrına gidiyor tabi.
'UYKU BİLE UYUYEMİYEM'
* Babanızdan haber alamadınız mı? Ne kadar zaman geçti bilmiyom ama bir haber geldi; Çerkez İdrisoğlu Mehmet, çok ağır yaralı Gelibolu Hastanesi'ne galdırıldı. Ninem haberi alınca gadan, beni hastaneye götürdü. Yaralıysa, ölecekse son nefeste bir kez daha çocuğunu görsün diye. Bubamı göremedim. Ben uyku uyuyemiyem işte bu yüzden. U gün gulaama küpe daktıla orda. Bi doktor mu du artık... Bubam da ben de üzülürüz diye mi düşündüle acaba? U gadan görebildim bubamı. Gaybettik.
* Ne zaman geri döndünüz peki? Kim getirdi sizi? 3 seneden sonra harp bitince gadan. Kim getircek bizi? Kimsemiz yok! Askerler beygir arabası verdile bize, oturduk üstüne geldik. Bi de geldik; köy tarla olmuuuş. Erkee olanla düzeltiye, çabucak yapıyo gadan. Bizi getiren askerle boşaltıla arabaları gittile.
* Nerede kaldınız o gece? O yıkık evlerde nasıl galdık nasıl yattık, nasıl galktık bilmiyom. Yıkılan yerlere, mermileen çatlaklarını gomşular yardım etti gapattık, galdık evde.
* Nasıl geçti günleriniz? Bir muallim gelip gitmeye başladı köye. Şark taraflarındanmış. Nasıl düşmüş buralara bilmiyom. O geliyo gün aşırı. O bize Osmanlıca okuttu. Aynı mezar taşları gibi. Üstünlü eserli; Kuran'a benzeyen.
* Ne kadar sürdü bu? Kısa sürdü. O gitti. Sonra Atatürk'ün yazıları çıktı. Muallim gitti öğretmen geldi. Bak ben artık öğretmen dedim bildiğin gibi. Adı Muzaffer'di.
* Nerede öğretim gördünüz? Okul binanız var mıydı? Galem yok, deften yok. Bu gapılar gibi bi siyah tahta, elinde tebeşir. Bütün çocuklar toplandık biz. Fakırlık başka, okuma başka; "Çocukla ben ne dersem siz de unu diyceksiz!" dedi. A yazdı; biz hepimiz birden bağırdık; "Aaaa!" Defter yok. Yazcak bi yer yok. Biz de bağrıyoz. Sonra anne yazdı, baba yazdı. Biz gazandık artık cümleyi.
* Ne zaman defteriniz kaleminiz oldu? Çok sonra. Defterler kalemler yayıldı. Öğretmen de değişti o zaman. O kitaplardan şiirler öğrendik.
* Atatürk ne zaman geldi köye? Köy halkı öğrenmiş Atatürk'ün geleceğini. Arıburnu'ndan geldi Atatürk. Savaş yerleeni gezmek için. Caminin önünden aşşa gadar düz yolda üç tane nizamiye gapısı yaptıla. Üç tane de hayvan hazırladıla. Köyün dışında bekledik Atatürk'ü öğretmenlen beraber.
* Gördünüz mü Atatürk'ü? Geldi yanımızda durdu. Siyah kalpağı vardı başında. Tabancası vardı. Biz de başladık; "Hoş geldiniz Ulu Gazi / Yükselttiniz ülkemizi!'
* O şiirin tümünü okuyabilir misin bize? Şiirin yanına gidiyoz şimdi dur bi gadan. Ankara'nın taşına bak / gözlerimin yaşına bak / düşman bizi esir almış / şu feleğin işine bak / Ankara'nın tren yolu / düşman tuttu sağı solu / Biz düşmanın peşindeyiz yetiş Kemal Paşa kolu / Pek Şanlıyız / Osmanlıyız!" Bi de yere dekme vuruyoz. Bak bak Osmanlı devriymiş o zaman.
* Yürüyüş devam ediyor yani Geldik nizamiye gapısına. Üç tane öküz hayvanı kestile. Sonra ben çıktım en öne. Öğretmenim öğretti ben söylediydim; "Yunan dertli İzmir için / Hep ağlarız için için / Kahpe düşman sürüm sürüm askerle / Vurdu bizi arkamızdan hançerle / Hep yanan şehirler de kapandı / Bu yanan şehir baştan başa vatandı / Minareler duyguları var gibi / bizi kurtar bizi kurtar Ya Rabbi / Gahpe düşman denizlere koğuldu / Yarısı da köpek gibi boğuldu / Rabbim bundan sonra böyle günler göstermesin / Ölenlere Allah rahmet eylesin!" diye bitirdim herkes alkışladı. Muhtarımızın evinde yemek vermişle; Hayrullah Dayı'nın evinde. Giderken görmedik Atatürk'ü.
* Sen hep burada mı yaşadın anacım? Burada. Doğuşum büyüyüşüm burada.
* Kardeşiniz var mı? Yok. Babamın bir tanesiyim ben.
* Peki babanız için şehit aylığı bağlamış devlet. Siz bunu almayı kabul etmemişsiniz galiba? Bunu söyledile. Ben istemem dedim. Ne şehit aylıı isterim ne fakır aylıı. Aslan gibi babacım ganını canını feda etmiş şehit olmuş vatan kurtulmuş. Vatanı bırakmış bana hediye olarak. Ben ne diye unun parasını alam. Vicdanım kabul etmedi. Biz bu vatanı para için savunmadık.
* Peki şimdi ne düşünüyorsunuz geçmişe baktığında? Unutmaycam gadan. Kemikleem bile unutmaycak bu acıları.