Ekmek Teknesi'nin 'Kirli'si şimdilerde farklı kulvarlarda koşuyor ama çıkınında ne tatlı bir futbol muhabbeti taşırmış da haberimiz yokmuş.
İşte çaktırmadan obstrüksiyonlar, çalımlar, ara paslar, tribüne oynamalar, gölgede ve güneşteki futbolun incelikleri; işte Kadir Çöpdemir...
* Topa hemen girelim. Ortalıkta futbol replikleri uçuşuyor... Bir de kitap var; 'Futbol Asla Sadece Futbol Değildir'! Beni çok etkiler. Ben zat-ı aliniz gibi futbol oynamadım ama seyirci olarak; orada insana ait ne varsa onu görüyorum.
* Hayatımızda ne varsa görebilirsiniz orada. Dayanışma, obstrüksiyon, çalım, ihanet... Tabii. Adamın biri son sürat ve kıvrak çalımlarla girecektir ceza sahasına; laaak diye lavuğun biri gelir çelmeyi takar düşürür seni.
* Aynen Lugano gibi! Bu uzaylı abi. Abi şimdi bu şöyle bir hareket yapıyor ya; -iki elinin avuç içlerini baş parmak ve işaret parmağı yüzünün yanlarına gelecek ve kulağı arkada bırakıp yüzün ön tarafının en anlamlı kesimini açıkta bırakarak sırıtıyor- işte ne sen bunu o usta kaleminle anlatabilirsin ne de ben o kıvrak dilimle çözebilirim mevzuuyu. Bir de o çocuksu hayretleri, içerden gelen hayretleri; 'A ben naaptım? Dirsek atmışım sadece!' tripleri.
'BARAJIN ÜZERİNE VURUYORUM TOPU' * E işte tribünler, taraftarlar, oyunu yorumlayanlar... Peki, siz yazarları ve spor yorumculuğunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Siz de artık spor yorumcusu oldunuz! Yok canım olur mu? Benimkisi olsa olsa...
* Topa girmek olur. Mahalledeki çocuk oyuna katılıyor. Evet aynen durum bu. Bazen barajın üzerine vuruyorum topu. Bir çoğunun kaygan bir zeminde oyun oynadıklarını düşünüyorum. Zemin kaygan olunca dediğim gibi birçoğu 'Aman abi' kaymayalım, beli bıkını kırmayalım, bileği ele almayalım kaygısı var.
* Bu kadar kaygıyla doğru taktiği bulmak da zorlaşıyor... Yahu araştırın bir; geçen hafta herkes Zico'cu oldu. Şaşırtıcı değil mi? O ana kadar herkes Zico muhalifi. Ne oldu da, bu adam 2 haftada dünyanın en iyi teknik direktörü oldu? Ya da daha önce dünyanın en kötü teknik direktörü oldu? Mesela bu kardeşiniz omurgalı durmaya çalışıyor. E ne oluyor bu durumda; topun şirazesi kayıyor.
* Evet, Zico tartışmasının farklı bir boyutu da var. Son dönemdeki tartışma bikini üzerine... Yahu, Ahmet Çakar Hocam 'Bikini giyerim' falan dememiş ki; ben o programı da izledim. Sonradan açıklamalarını da dinledim.
* Ama siz programda söylediniz... Ha yapmadım mı, yaptım ben de; 'Bikini uymaz mayo giysin' falan diye. Ve bu şekildeki latifeciliğimizle hadiseye duhul etmiş olduk. Demek ki; bizim milletçe bu tarz çıkışlara ihtiyacımız var.
'ZİCO ÇOK TAKTİK ADAMI DEĞİL AMA...' * Nasıl yani? Gerçekten öyle. Ahmet Hoca'yı tebrik etmek lazım. Bir kapı araladı, bir yol açtı. Bundan sonraki maçlarda da Erman Hoca olsun, diğer üstadların da muz ortalarını bekliyoruz.
* Siz nasıl değerlendiriyorsunuz bir teknik adam olarak Zico'yu? Çok büyük bir taktik adamı değil belki, ama futboldan geldiği için iyi bir mentör. Dolayısıyla veriyor ara gazını diye düşünüyorum. Ve çok iyi topçular olduğu için de yürüyüp gittiklerini düşünüyorum. Ama o çok büyük üstatlar bile -ki adları lazım değil- viyk viyk kıvırdılar abi. İnanamıyorum yani.
* Eee ama çalım atmak futbolun güzel bir inceliğidir... Eee kıvırmadan olmaz değil mi? Yazarken de, oynarken de futbolda çalım olacak ama bu çalıma girmez ki.
* Bunu nereye koyacağız futbolda? Bu ters taklaya girer. Bu güreşle alakalı bir şey!
'SEMİH GERÇEK BİR İNSANLIK HALİ' * Peki Kezman mı Semih mi? Direkt Semih. Kezman değil. Çünkü hak etti, tırnağını geçirdi. Bu macerada, bu yolda birçok insanlık hali var. Kezman'da öyle değil. Semih'te bütün o bastırılmışlık durumları, bunu insani sayarak gülümsemeyle geçiştirme hali. Gerçek bir insanlık hali Semih.
* İkisini konuşunca tribünlerin hali geldi aklıma. Artık eski amigolar yok... Yok mu gerçekten?
* Eee Fenerbahçe maçlarının Manol'u yok mesela. Basbariton sesiyle 'Haydi Ordinaryus!' diye bağırdığında Lefter çalım sayısını artırırmış... Yo yo ben hemen söyleyeyim. Fener seyircisi beni affetsin, Çarşı bambaşka. Bunu gerçi her Fenerli tek tek kabul ediyordur. Hani yan yana geldiğimizde bunu telaffuz edemeyebiliriz. Tarihinden gelen bir şey. Onlarda bu misyon taşınıyor; tarih, azim...
* Humor demek doğru mu? Humor, strateji, efor, performans!
* Şuna edebiyatı da katalım mı? Edebiyat, tiyatro... Klasik bir semt var. Tarihi, anıları, geçmişi, bugünü, dinamikleri, o semtle özdeşleşmiş takımları, o semtin çocuklarının yarattığı bir efsane var.
* Ve tabii ki hakemler! Allah kimseyi hakem yapmasın. Bunlarda biraz erkek tutkusu, hırsı mı var ne?
* Neden? Kim masanın üzerinde bütün ışıkların sadece kendisine çevrildiği, herkesin kendisine karşı durduğu bir işi yaparken bu kadar tutkulu ve aşkla bağlıymış gibi davranabilir ki kardeşim? İnsan kendisine bu kadar çile çektirir mi babacım?
* Futbol zaten erkek bir şey değil mi? Evet, iktidar hırsı var bunlarda. Ama son Galatasaray maçından sonra Cüneyt Çakır'ı izlediniz mi?
* Ne vardı hocada? O maç bitimi duşunu aldı, eve gitti, başını yastığa koydu ve o kafa şöyle ötmeye başladı; zınnnnnnnnn! Ve döneli döneli, uyumadı o adam sabaha kadar. Belki bir Zanax falan alsa rahat ederdi. O yüz halinden belliydi çünkü; "Ben naayapıyorum ya?" Oyunun belli bir dakikasından sonra onun fotoğrafı buydu; 'Haydaa! Ulan naaptık, naapıyoruz?
* Şaşırma alametleri mi yaşadı hoca? Bir anlamda abandone hali... Trafiktesin. Bir iki arabayla kafa kafaya gelir çekilir, fren yapar, imtina edersin. Bir an gelir ki; "Amaaan!" der sen de başlarsın sağı solu sıyırmaya, öyle devam edersin. Cüneyt Hoca'nın durumu da sanki öyleydi. Bir şirazeden çıktı ondan sonra da "Amman ya, boşver ne olursa olsun!" dedi.
Servisi 
