Türk popunun prenslerinden Gökhan Özen, sessizliğini TAKVİM'e bozdu. Özen, "Bir gün gelip aile kuracağım. Çünkü benden iyi baba olur" dedi. Genç şarkıcı, evlenebileceği bir kızın henüz karşısına çıkmadığını da söyledi.
***
Benden iyi baba olur
Gökhan Özen'e aşkını sorduk, aile özlemini, ardından anne adayını. "Hayatımın gidişatında vakit ayıramayacağım bir çocuğu, çok istesem bile hayatıma sokamam" derken içini çekti....
Gökhan Özen'le dün ve yarın arasındaki bir köprüde; aşk, müzik ve hayat gerçekleri üzerine zevkli bir söyleşi yaptık.
Hayranları Gökhan Özen'in gözlerine bakar ya, ben haberdar olmadığım yanına baktım önce... Kolundaki dövme dikkatimi çekti. "Indipendent" yazıyordu. "Dövmenizin anlamı nedir?" "Kelime anlamı; özgür ve bağımsız demek. Aslında millet olarak hepimize hitap eden bir yanı var, Kurtuluş Savaşı'nın İngilizce karşılığı..." "Neden İngilizce yazdırdınız?" Zeki ve hazır cevap birinden beklediğim cevabı aldım. "Bir Türk'ün bağımsızlığını, yabancılar da okusun diye." Gözleriyle dili aynı coşkudayken, Tarkan'ın yeni albümünü sordum. Televizyondan izlediği kadarıyla yeni albümü başarısız bulmadığını söyledi. Üstelik Tarkan'ı tebrik etti. Kendine bir şeyler katmak adına yaptığı değişimlerin bedeli olarak... Üzerine devrilen suçların altında kalmamıştı da, magazin aleminin eleştiri oklarına karşılık kendisine cevap hakkı tanıdım. "Magazin aleminde çok eleştirildim. Eleştiri beni besleyen bir şey. Kendimi geliştirmek adına eleştirilmem gerektiğini düşünüyorum. Eleştirin ama hakaret etmeyin. Eleştirin ama yapıcı olun.." Başkalarına uyanmak gibi bir tabir vardır da, aklıma geldi. Bu düşüncemi "Bir sanatçı kendini topluma adamak zorunda mı?", sorusuyla birleştirdim. "Hayır" dedi, "Sanatçı kendini topluma adamak zorunda değil. Ama sanatçı olmanın getirdiği, örnek olabilmenin getirdiği sorumluluklar elbette olacaktır." Dinleyici kitlesinin örnek alma çağında olduğunu bildiği için, her hareketine dikkat ettiğini belirtti. "Ama" dedi, "Bunun sanatçı olmaktan önce, insan olmakla ilgisi var." Annelerin acısını dindirmekte, sanatçılardan önce politikacı sorumluluğuna dikkat çekti. Kendisini kaygılandıran çok şey varken, kaygılandırmayan bir gerçeği işaret etti. "Bu kadar hataya, bu kadar dalavereye rağmen, öyle bir halkımız var ki, her koşulda canını verebilir. Bu beni kaygılandırmıyor." Türbandan yana da kaygısı yok. "Herkesin kendi içindeki özgürlüğü, başkalarının haklarına tecavüz etmeden yaşaması taraftarıyım" dedi.
O ARTIK PROFESYONEL Gökhan Özen, 8 yıllık kariyerinde çok mücadele verdi, şöhretin kralını da tattı. Boynu kıldan inceydi de, sanat dünyasına uzattı. Hâlâ dişli bir mücadelenin neferi. Militan yanını merak ettim. Anlattığı kadarıyla militan yanı çok ve bunları bastırmaya çalışıyor. Ama yarın için bir garanti veremiyor. "Sevinçlerinizi belli ediyor da, hüzünlerini nasıl gizliyorsunuz?" diye sordum. "Profesyonel oldum" dedi, güldü. "Yani yaşla bir ilgisi var mı, bunların?" Zamanın aldıklarıyla verdikleri arasındaki çizgide durdu sanki. "Geçtiğimiz yollarla ve yıllarla ilgisi var. Daha olgun biri oldum. Daha kontrollü hareket ediyorum." Oldum olası merak ederim, şarkıların öyküsü var mıdır diye. "Evet var. Ben kariyerimin başından beri beste yapıyorum, söz yazıyorum. Kimi zaman da sevdiğim dostlarımla çalışıyorum. Stüdyoda altyapıları kendim hazırlıyorum. Benim hayat biçimim müzik." "Ama medyada genelde aşk haberleriyle yer aldınız. 'Keşke bu aşkları yaşamasaydım' diyor musunuz?" Bir kahkaha attı. "Vallahi yazılanların yarısını yaşamadım zaten. Diğer yarısını da yaşamasaydım diyebilirim ama madem yazılıyor, 'Keşke hepsini yaşasaydım' diyorum." Erkeklerin, ortamı kedi gibi izlediklerini düşünürüm hep. Bu kez Gökhan Özen'e, bakışların sırrını sordum. "İlk bakışta aşka inanır mısınız? Yoksa bir kaç kere bakmak mı gerekir?" Eee romantik adamın hali başka oluyor. "İlk bakışta aşka inanırım. Ama daha sonra derinliğe inmeden, boş boş bakmanın da, aşkı öldürdüğüne inanıyorum." "Güzellik yeterli mi peki?" "Genel anlamda güzellik ve kişilik, 10 üzerinden 5'e 5'tir." "5'te 5'lik bir aşk yaşadınız mı?" "Yaşadım tabii. Yoksa bu şarkılar çıkar mıydı?" İlham madeninden, onu büyüten sevginin ırmağına yöneldim. "Hayranlarınızla aranızdaki sihrin kaynağı nedir?" "Belki onların bana duyduğu sevgi ve saygıdan fazlasını onlara karşı beslemiş olmam. Aramızdaki samimiyet bizleri birbirimize kenetliyor." "Hayranlarınız, hakkınızdaki aşk haberlerine üzülüyor mu?" "Üzülüyor, kıskanıyorlar, bu da hoşuma gidiyor. Ama bana medyadan daha çok inanıyorlar. Kendi adımı taşıyan 'www.gokhanozen.com.tr' internet sitemden onlarla haberleşiyoruz."
ANNE ADAYI VAR "Hayatınızda biri var mı?" diye sordum da, bana gazeteci olduğumu hissettirdi. "Orası sizin işiniz, bilmiyorum." Ben bildiğim bir cevabı almış gibi, aynı sorunun devamına yüklendim. "Evlenmeyi düşünüyor musunuz?" Dersini ezberlemiş bir ustayla muhabbet ediyordum sanki. "Evlenmek ve çocuk sahibi olmak apayrı bir sayfa. Hayatımın gidişatında vakit ayıramayacağım bir çocuğu, çok istesem de hayatıma sokamıyorum. Kendimi hazır hissedince ailemi kuracağım." Kışkırtıcı bir soru yönelttim, inadına. "Anne adayı var mı?" Beklediğimden cömert bir karşılık buldum. "Aday da var, aday adayları da..." Böyle bir listeyi ele geçirmek için çok çabaladım ama olmadı. "Benden iyi baba olur" dedi. "Babam da dağ gibi sever, ben de babam gibi severim. Bizde evliliğin harcı sevdadır, güvendir" dedi. Başladığı noktadan bugünleri görürmüş meğer. Çünkü gönül gözüne inanıyor. "Bugünleri görmesem asla yola çıkmazdım" dedi. 8 yıl sonra kendisini daha rahat, daha huzurlu, bahçesinde köpekleriyle oturan, şarkılarını yapan keyifli bir Gökhan Özen görüyor. Belki de evlenmiş bir baba... Ondaki gönül gözünün farkına vardım. Mutluluğa ve huzura hangi yoldan gidileceğini iyi biliyor.