Alkol bağımlısı kişilerde panik atağa daha sık rastlanmaktadır. Hangisinin daha önce başladığının ayırt edilip ona göre tedavi uygulanması önemlidir.
Alkol bağımlılığı ve anksiyete arasında belirgin bir ilişki vardır. Anksiyeteyi kelimelerle tanımlamak oldukça güçtür. Ancak anksiyete genel olarak; kaygı, endişe, genel bir sıkıntı ve huzursuzluk hali, her an kötü bir şey olacakmış hissi ya da korkuya benzer duygulanım hali olarak tanımlanabilir. Çoğu kişi alkolü rahatlamak, sıkıntısını bastırmak, gevşemek için kullanır. Diğer bir deyişle, anksiyetinin yarattığı huzursuzluğu ortadan kaldırdığı için alkol tercih edilir. Sonrasında ise artık alkol alınmayınca anksiyete ortaya çıkar. Yani kısır döngü haline gelir.
BİRLİKTE ELE ALINMALIDIR Alkol bağımlılığı olan kişilerde panik bozukluğu daha sık görülmektedir. Alkol bağımlılarının ortalama yüzde 6'sında panik bozukluğu saptanmıştır. Burada önemli olan, hangisinin daha önce başladığının ayırt edilmesidir. Eğer kişi panik atak sırasında yaşadığı korku ve endişeyi bastırmak için alkol almaya başlamışsa, "ikincil alkol bağımlılığı"ndan söz edilir. Yani birinci planda tedavi edilmesi gereken bozukluk, alkol değil panik bozukluktur. Panik ataklar ortadan kalkınca kişinin alkol eğilimi azalır. Alkolün kesilmesi sırasında ortaya çıkan yoğun sıkıntı, çarpıntı, ateş basması, terleme, titreme ve uykusuzluk gibi belirtiler panik atağında da görüldüğünden, kişi tekrar panik atak geçiriyormuş kaygısıyla alkole başlayabilir. Tedavide her 2 bozukluk birlikte ele alınıp çözümlemlenmelidir.