Tuzla tersanelerinde çalışan 40 bin işçiden 24 bini kayıtsız... Dolayısıyla hiçbir sosyal güvenceleri yok. İşçiler her sabah tersaneye "Acaba bugün sıra kimde?" korkusuyla gidiyor. Ambulans sireni onlar için ölüm demek... Milyon dolarlık yatlara imza atanlar, tersanelerde adeta köle gibi çalıştırılıyor. Sendikal faaliyetlerde bulunmak isteyenler ise kapının önüne konuluyor.
***
Burada ölüm var!
Yaklaşık 40 bin kişinin ekmek yediği tersanelerde çalışanlar, iş güvenliğinden bihaber... İşçiler her sabah 'Acaba bugün sıra kimde?' diyerek güne başlıyor.
Ali Doğan... 30 yaşında... Malatyalı... Boru ustası... 9 yıldır Tuzla tersanelerinde çalışıyor. Kendi deyimiyle tersanenin en iyi 5 ustasından biri... Tersanede 40 bin işçinin çalıştığı düşünülürse, son derece ciddi bir rakam. Bu yüzden de tevazu göstermiyor. Ancak o şimdi işsiz. Gerekçesi ise 27-28 Şubat'ta Tuzla tersanelerinde yapılan eyleme katılmak ve işçi arkadaşlarını eyleme katılmaya teşvik etmek. "Neden işten atıldınız?" diye soruyoruz, "Ben 'Ölümler durdurulsun, çocuklar babasız kalmasın. Haklarımızı alalım' dedim" diyor.
SAKINCALI İŞÇİLER! Zira o artık Tuzla tersanelerinde "sakıncalı işçiler listesinde". "Bundan sonra tersanede kolay kolay iş bulamam" diye konuşuyor ancak "kaderine" razı olmuyor, çünkü dava açmaya hazırlanıyor. Ocak ayı da dahil maaşını ve mesailerini alamamış. Patronu ödeme yapmak için birkaç gün istemiş, parasını alamazsa dava açacakmış. Ali Doğan yalnız değil, onunla aynı gün 3 arkadaşı daha işten atılmış. Eylemlere katıldıkları için toplam 11 arkadaşı şu anda işsiz.
'DEŞİFRE OLDUN KOVULDUN!' Ertan Kabadayı... Samsunlu... 30 yaşında... 6 yıldır tersanede boru ustası olarak çalışıyor ve o da işsiz... Gerekçesi ise Ali Doğan'ınkiyle aynı... 27-28 Şubat eylemine katılmış ve gazetelerde fotoğrafları çıktığı için işten atılmış. Ramazan Ayar... Diyarbakırlı... Onun yaşı diğerlerinden daha küçük... Meslekte de oldukça yeni... 9 aydır çalışıyor. Bu işte çalışabilmek için Diyarbakır'dan göçmüş. O da Ertan Kabadayı'yla aynı kaderi paylaşmış. Yani eylemde fotoğrafları gazetede çıktığı için işten atılmış. Patronu ona "Deşifre oldun" demiş...
YÖNETİM İSTEMEDİ Ali Doğan'la konuşuyoruz. Doğan, işten atılan tüm işçilerin sözcülüğünü üstlenmiş adeta. "Baret" adında da bir dergi çıkartıyorlar karınca kararınca... "Pazartesi günü izin alıp hastaneye gittim, salı sabahı işe gitmek için yola çıktım, tersaneden aradılar. 'Tersane yönetimi seni burada görmek istemiyor, işe gelme' dediler. Ben yine de gittim kapıdaki güvenliğe sordum, 'İçeri alınmama emrin var' dediler, gerçekten de içeri giremedim" diyerek işten atılmasının öyküsünü anlatıyor.
ASGARİ ÜCRET TEMBİHİ "Gerçekten söylendiği gibi asgari ücretle mi çalışıyorsunuz, sonuçta en iyi 5 ustadan birisiniz" diyoruz, "Hayır bin 980 lira maaş alıyordum ama sigortada asgari ücretten gösteriliyordum. Tüm işçileri müfettişlerin geleceği zaman 'Sorduklarında asgari ücretle çalıştığınızı söyleyin' diye tembihliyorlardı. Aksini söylediğimiz zaman da kapının önüne koyuluyorduk" diye cevaplıyor. Ali Doğan son derece bilinçli bir işçi... Çoğu taşeron işçisi olan insanların sendikaya üye olmasının gerekli olduğunu söylüyor. Haklarını alabilme, kayıtdışılığı önleme, vergiden kaçırma, naylon fatura noktasında bu çok önemli. Tersanelerde çalışan yaklaşık 40 bin işçinin büyük bir bölümü taşeron. Günlük yevmiyeyle çalışıyor. Üstelik 3. veya 4. taşeron. Gerçekte işçiler patronlarının kim olduğunu bilmiyor.
'HAKKI YALÇIN SAHİP ÇIKTI' Ölümlerle ilgili olarak gündeme gelmek üzmüş işçileri, özellikle de Ali Doğan'ı... Bu konuda en duyarlı yazarın Hakkı Yalçın olduğunu söyleyip ekliyor. "Zaman zaman telefonlaşırdık Hakkı Yalçın'la. Bizim içinde bulunduğumuz durumu yazardı. Oysa biz bugüne kadar yaptığımız muhteşem işlerle gündeme gelmek isterdik kamuoyunda. Özellikle son 8 ayda yaşanan 18 ölüm, bizi başka bir noktaya getirdi. Üstelik bu ölümleri de biz duyurduk kamuoyuna" diyerek, başka ölümlerin olmaması için mücadele ediyorlar.
'HASAN PULUR DUYARSIZ KALDI' Doğan, diğer köşe yazarlarının ise bu konulara duyarsız kalmalarını içine sindiremiyor. Dubaili bir işadamına dünyanın en büyük yatını yaptık. O yatın inşasında da çalıştım. Ama yetkililer sadece o yatın denize indiriliş törenini izlemek için buraya akın etti. Buna köşe yazarları da dahil. O yatın yapımında bir arkadaşımız sakat kaldı. Biz bağırdık ama kimse duymadı. Hasan Pulur kalktı, 'Dünyanın en güzel yatı bizim tersanelerimizde yapıldı' diye köşe yazdı. Bize bir tek Hakkı Yalçın, Melih Aşık, Evrensel gazetesi ve Çağdaş Tuzla Gazetesi sahip çıktı" diyor. Yaz ayında bir eylem yapmışlar ve işçiler bunu miad olarak kabul ediyor. Yerel gazetelere ve televizyonlara çıkmış, seslerini bir nebze de olsun duyurmuşlar. İşçiler, "O bile yeterdi. Kamuoyunun gündemine çalışma koşullarımızla geldik ve o güne kadar başaramadığımızı başardık" diyor.
BAKANA ŞAŞIRIYORLAR Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'in "Ağır iş sanayinde yılda 5-6 işçinin ölmesi normal" açıklamasına, bir anlam verememişler. Hemen ardından "1 işçi bile ölse gerekirse tersaneleri kapatırım" lafına ise şaşırmışlar. Tersane işçileri, Bakan'ın bu açıklamadan çark etmesinin basının başarısı olduğunu düşünüyorlar.