Akciğer hastalığı olarak bilinen verem; karaciğer, böbrek, göz, dudak hatta dili de tutabiliyor. Üreme organlarına da yayılarak kısırlık, beyine yerleşerek menenjite yol açan verem, adından bir hayli söz ettiriyor....
Kimine göre 'aşık', kimine göre 'fukara' hastalığı olarak bilinen verem, diğer adıyla tüberküloz son dönemde yine popüler oldu! Solunum yoluyla bulaşan tüberküloz mikrobu hepimizi tehdit ederken, konuyu Memorial Hastanesi Göğüs Hastalıkları uzmanı Dr. Füsun Soysal'a sorduk. Uzun yıllar Yedikule Göğüs Hastalıkları Hastanesi'nde görev yapan Dr. Soysal öyle çarpıcı şeyler anlattı ki... İşte Dr. Füsun Soysal'ın açıklamaları...
KAN YOLUYLA YAYILIYOR Tüberküloz; mikrobik, solunum yoluyla bulaşan bir hastalıktır. Tüberkülozlu bir kişinin öksürerek, aksırarak havaya saçtığı mikropların diğer bir kişi tarafından solunmasıyla burundan ve ağızdan giren mikropların özellikle akciğerlerde oluşturduğu bir rahatsızlık. Ama tüberküloz yalnızca akciğerlerde değil, vücudun tüm sistemlerinde olabiliyor. Akciğere alındıktan sonra kan yoluyla diğer organlara yayılabiliyor. Karaciğere, böbreğe yayılabilir, üreme organlarına yayılıp kısırlığa yol açabilir. Hatta, göz, dudak, dil tüberkülozu bile vardır. Yani aklınıza gelen her türlü organı tutabilir. 'İLK HASAR AKCİĞERE' Mesela beyine yerleştiği zaman tüberküloz menenjiti yapıyor. Dolayısıyla vücuttaki bütün organları tutabilir. Eğer tedavi edilmezse kan yoluyla diğer organlara yayılıp zarar verebilir. Mikrop ilk hasarını akciğerde yapıyor, oradan kan yoluyla diğer organlara geçiyor. Bazı istisnai durumlar da olabiliyor. Yani akciğerde çok fazla belirti vermeden diğer organların belirtilerinde de kendini gösterebiliyor. Örneğin, akciğere yerleşiyor ama orada çok fazla yayılmadan kan yoluyla böbreğe geçiyor. Ve idrar bulgularıyla kendini gösteriyor. İdrarda yanma olabiliyor, sürekli bir iltihap olabiliyor, ağrı şikayeti yapabiliyor. Hasta bu şikayetle doktora geliyor, siz böbreğini araştırırken, burada tüberküloz buluyorsunuz. 'Kaynağının orası olması lazım' deyip dönüp akciğere de bakıyorsunuz.
'KULUÇKA DÖNEMİ 14 GÜN' Hastalığa yakalanmamak için vücut direncini artırmak gerekir. Bunun için de beslenme çok önemli. Yeterli miktarda karbonhidrat, protein, vitamin almalıyız. Stres vücut direncini düşüren en önemli faktördür. Uykusuzluk yine vücut direncini düşürür. Alkol ve sigarayı söylemeye bile gerek yok... Tüberküloz mikrobunun 14 günlük bir kuluçka dönemi bulunuyor. Hastalık bu süre sonunda ortaya çıkıyor. Aslında kolay bulaşan bir hastalık olmasına rağmen, vücut direnci yüksek olan kişiler mikrobu baskılayabiliyor. Direncimiz düştüğünde hastalık yaşanıyor. Çok ağır bir stres, üzüntü sırasında hastalık yaşanabiliyor. Kişinin verem mikrobunu bulaştırması için mutlaka hastalanması gerekiyor. Tüberküloz mikrobu hangi organa zarar verirse versin, akciğere uygulanan tedavi uygulanıyor. 4-5 çeşit antibiyotiğin bir arada kullanıldığı standart bir tedavisi var. İlaçlar düzenli kullanıldığında da tam tedavisi mümkün. Hastanın ortalama 6- 9 ay ilaç kullanması gerekiyor. Hastalığın tekrarlama durumu ise genellikle 2 yıl içinde gerçekleşiyor. Tedaviye olumlu yanıt veren mikroplar düzelirken, dirençli mikroplar hastalığın nüksetmesine yol açıyor. Bu hastalara yurtdışından daha etkili olan ilaçlar kullanmak durumunda kalıyoruz.
'2 AY YATAK İSTİRAHATİ ŞART' Tedaviye başladıktan 2 hafta sonra bulaştırıcılığın kaybolduğu düşünülüyor. Ama normal tüberküloz vakaları için söylüyorum bunu. Bu durumda hasta evine çıkıp, evinde ilaçlarını kullanabilir. Fakat biz tüberkülozu teşhis ettiğimiz anda o kişinin çevresindeki kişileri de kontrolden geçiriyoruz. Çünkü hastalığı fark edilmeden önce bulaştırmış olabilir. Bu hastalık sadece kişiyi değil tüm toplumu tehdit ediyor. Tüberküloza yakalanan bir kişinin ortalama 2 ay kadar istirahati vardır; hem çevresinin korunması açısından hem de kendisinin vücut direnci açısından. Hasta olan kişi ancak bu süre sonunda işe başlayabilir.