8 Mart 1957'de New York'ta tekstil sektöründe çalışan kadınların 'ekmek ve gül aşkına' sloganıyla tohumlarını attıkları 'Dünya Kadınlar Günü' dünyanın her yerinde kutlanmaya devam ediyor.
Kadınlar güzeldir... Hemen bu sözcüklerle girdiğim bir yazı-haberin başka tümcelerle devam etmesi mümkün değil zaten. Güzellikleri nerede? Varlıklarında diyesiyim! Ama bu yılda bir özel günün; bir anlamı, bir önemi var elbette ki. Bunun için biraz gerilere ve uzak ülkelerden birine yolculuk yapmamız gerekiyor. 8 Mart 1857'de; ABD'de New York'ta tekstil sektöründe çalışan yüzlerce kadın, düşük ücretleri, uzun çalışma saatlerini ve insanlık dışı çalışma koşullarını protesto etmek için işi bıraktı. Yüzlerce kadın 'ekmek ve gül' diye bağırarak yollara düştü; "Ekmek ve Gül Aşkına!" Ekmek ve gül aşkına yollara düşen 129 kadın, çalıştıkları fabrikada çıkan yangında yaşamlarını kaybetti. Yıllar sonra; Danimarka'nın Kopenhag şehrinde 1910 yılında düzenlenen Kadın Sosyalist Enternasyonal Toplantısı'nda Clara Zetkin, 8 Mart 1857'de New York'ta başlayan kadın haklarının kazanılması mücadelesinin, her yıl "kadın günü" olarak kutlanmasını önerdi ve bu öneri oy birliğiyle kabul edildi. Kopenhag kararından sonra ilk kez 19 Mart 1911'de Avusturya, Danimarka, Almanya ve İsviçre'de yüz binlerce kadın ve erkek değişik aktivitelerle 'kadın günü'nü kutladılar, oy verme ve seçme-seçilme haklarının yanı sıra meslek edinme ve mesleki eğitim görme haklarını istediler. Tarihin 8 Mart olarak saptanışı 1921'de Moskova'da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı'nda gerçekleşti. I. ve II. Dünya Savaşı yılları arasında bazı ülkelerde kutlanması yasaklanan 'Dünya Kadınlar Günü', 1960'lı yılların sonunda Amerika Birleşik Devletleri'nde de daha güçlü bir şekilde gündeme geldi. 1975'Te "Dünya Kadınlar Yılı"nı ilan eden Birleşmiş Milletler Örgütü, 16 Aralık 1977'de '8 Mart'ın, tüm kadınlar için 'Dünya Kadınlar Günü' olarak kutlanmasını kararlaştırdı. Kadınlara eşit hakların verilmesinin dünya barışını güçlendireceği kabul edildi.