atv'de yayınlanan Şans Yolu yarışmasını sunan Hasan Kaçan, nam-ı diğer Heredot Cevdet, yaptığı işi "Etin sinirlerini almak gibi bir şey" olarak tanımlıyor ve ekliyor: "Sulu zırtlak bir şey değil yaptığımız. Bir vakarımız var" diye konuşuyor.
***
Mahalle Şans Yolu'nda yürüyor
Ekmek Teknesi'nin Heredot Cevdet'i Hasan Kaçan'la son günlerin en popüler konusu olan 'yarışma programları' hakkında konuştuk.
Mahallenin Heredot Cevdet'i Hasan Kaçan, bu kez esprileriyle değil dağıtacağı parayla vatandaşı güldürecek.
* Nereden çıktı bu yarışma programı? Benim için bu yarışma programı nereden çıktı onu yanıtlayayım; kısmetten çıktı! Aynen yarışma programlarında olduğu gibi; hiç beklemiyordum. Ben öyle bir plan yapmadım; dur bi bakayım yarışma programına diye. atv'den sağolsunlar aradılar.
* Top önünüze düştü yani! Evet. Karşıdan karşıya geçerken topu önümüzde bulduk. Bizim için böyle oldu.
* Zemin futbol oynamaya müsaitti? Top iyiydi, zemin uygundu, kız topu dildi; meşin yuvarlak kıvamındaydı; girdik topa.
* Formatından söz edelim mi? Bizim yarışmamız yabancı formatlı.
* Peki şöyle mi düşünmüşler; bu yarışma Hasan Kaçan'la daha bir çekilir, yenilir yutulur olur; daha bir güzel olur? Evet. Hasan Kaçan sosuyla sunulursa daha bir şık olur diye düşünmüşler. Yoksa teknik bir yarışma yani. Hasan Kaçan olmasa da olur. Biz olduk mu yarışmacıların daha bir morali yerinde oluyor; biz biraz ağabeylik yapıyoruz. Koluna giriyoruz, yabancılık çekmemesini sağlıyoruz.
* Nasıl oluyor bu? Yarışmalarda kandırma yapılır ya hani!
* Uyandırma servisi gibi çalışıyorsunuz! Evet bir nevi ayıktırma servisi yapıyoruz. Peki biz niye yarışıyoruz? Erkeklerle kadınların yarışması farklı oluyor biraz.
* Böyle mi gerçekten? Erkekler bir karakter, bir duruş için yarışıyorlar. Kadınlar da en güzel biz olalım diye yarışıyorlar; başka bir şey yok aslında.
* Bir hal var ve ona uygun davranmalıyız diye mi düşünüyorlar? Hah işte bu; "öyle olmak" için... Nasıl bir şeyse o artık!
* Çok öncelere ait bir duygu o zaman? Çocukluktan başlıyor yarış. Hatırlayın; mahallede eskiden 2 erkek çocuğu yan yana gelince ne derdi? Hadi yarışalım; aynı kapının önünde buluşmak için 2 tur atar koşma yarışı düzenlerler. Buna en uzağa kim işeyecek de dahil? İşin kızmaca tarafı ama ilkel bir yarışma biçimi ve erkeklere özgü bir durum. Zaten literatürde de yerini almıştır; sidik yarışı...
* Ustacım bekliyoruz can alıcı açıklamayı! Bir; bu bilgi yarışması. Netice itibariyle yaptığımız işin bizi bozmaması, duruşumuzu zedelememesi gerekiyor. Yaptığımız işin bir şeylere yaraması lazım! Sonunda para var ama adam ne diyor baştan; bir; "bilmem lazım!" En azından bulmaca çözmeye, kitap okumaya, raflarda toz içinde duran ansiklopedilerin sayfalarını açıp kurcalamaya sevk ediyorsun.
* Uyandırma Servisi'nin işlevi böylece ortaya çıkıyor... Hah işte; Ayıktırma Servisi'nin önemi burada çıkıyor. Gösterdiğin hedef seni bunlara itiyor başka bir durum yok yani.
* Münazara tarzı değil... Öğrenme aşkı varsa para umurunda olmaz. Kimisi de böyle motive ediliyor.
* Hakkaniyet duygusu da devreye giriyor bazen. Ben ihtiyacı olan insanların kazanmasını isterim mesela; ve bilgilerini ortaya koyarak kazanmalarını. Ve "Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu!" Yahu kimse balık gole sevinmiyor ki zaten! Biz bile top oynarken; "Kıçımıza çarptı girdi!" diye sevinmiyoruz o gole. Bütün toplum biliyor ki takımca hazırlanmış ve kale önü güzelliğiyle yapılmış; muz orta ve gol tribünleri ayağa kaldırır değil mi?
* Ya da şöyle deriz; gol olmasa da hareket güzeldi! Bu millet çok değişti. Ne kadar 40 yaş üstü siyasetçi varsa onlar için söylüyorum; milletin ne kadar değiştiğini çakamadılar.
* Nasıl yani? Milletin önüne mikrofon tutarlardı başlardı onlar da; hebele, gübele demeye. Şimdi öyle mi? Kime mikrofon tutsan hadiseyi anlatıyor. Eskiden ürküyordu millet. Kamera Alien; Yaratık'ın kafası dönüyor zannediyor kaçıyorlardı. Bugünkü rahatlıkları dolayısıyla katılıyorlar yarışmalara.
* Peki, yarışmanın mantığı nerededir? Heredot Cevdet ne der bu konuda? Bizim inanışımıza göre dünyadaki hayatımız oyun ve eğlenceden ibarettir. Bugün varsın yarın yoksun. Döneceksin gideceksin toprak olacaksın ve böcekler çıtır çıtır yiyecekler seni; her tarafını.
* "O da yalaaan bu da yalan var biraz da sen oyalan!" Heh işte bu oyalan sözünün geldiği yere bakalım; tabii ki oyalanırken bunun bilgiye ilimle süslenmesi de iyi olur. Hayatımızda makaraya, eğlenceye yer olmazsa ne olur?
* Hep ciddiyet olur... Bunun en ciddi sonucu ya da en ciddi durum ölümdür zaten. Ciddiyet bence ölmek gibi bir şey. Espri yapmadan yaşayabilir misin? Mesele şudur; ironiyle, mizahla hayatı zevkli bir şekilde sürdürmek. İşte o zeka pırıltılarıdır bizi yaşatan. Yoksa ortam, duvarlar, kravatlı beyler, koridorlar her zaman var bütün ciddiyetiyle hayatımızda.
* İnsanın kendine yapacağı en büyük kötülük bilerek ya da bilmeyerek kendine ördüğü duvardır... Pink Floyd'un The Wall'ındaki gibi. İşte bizi bitiren şey o duvardır. Ben o yüzden geliyorum buraya. Bu işten keyif alıyorum, eğleniyorum. Gerçi üst üste olması beni biraz yoruyor ama beni buraya çağırıyorlar; oyuna benimle iki kişi daha katılıyor.
* Koca koca adamlar oyun oynuyor. İşte bu yaştaki adamların oyun oynaması ayıp gelir ya işte burada onu yakalamışız. Kimi zaman sevinerek kimi zaman üzülerek. Hani vardır ya; "Kâh ağlayarak kâh gülerek!.."
* Şans Yolu'nda nasıl insanların durumu? Bazen çok gergin oluyorlar. Gidiyorum yanlarına diyorum ki; "Yahu kasma kendini bu kadar. Sakin ol!"
* Çok ciddiye alıyorlar değil mi? Eli ayağına dolaşıyor. Diyorum ki; "Yahu ne olacak şuradan şuraya yürüyeceğiz. Hayat gibi yani! Hayatın sonunda çukur var ama burada zirve var. Para vereceğiz sana!" Şans Yolu'nda etin sinirini alıyoruz. Bazı kebapçılar yapar bunu. Uzun zahmetli bir iştir. Bizim program da etin sinirini alıyor.
* Paranın yarattığı gerilimi kaldırıyor... 1974'te daha az paramız vardı ve yaşıyorduk. Daha çok eğleniyorduk. Eskiden daha çok makaramız vardı. Zamanımızı dolduracak şeyler var şimdi. Oysa eskiden noktalı yerleri doldurun bakalım ne çıkacak vardı!
* Sizinki de işi kolaylaştıran bir yönetici formatına girmiyor mu? Bu yarışmada Hasan Kaçan biraz Hasan Saçan gibi oldu. Şans Yolu adlı yarışmamızın en önemli özelliği; yarışmaya gelen adamı yerin dibine sokup çıkararak, kızartıp bozartarak yarıştırmıyoruz. Suyunu çıkarmıyoruz kimsenin. Bir yarışmacı 200 milyar para biriktirdi geçen gün. Bu paraya sahip olmanın eğer biraz bilgiliyseniz hiç de zor bir şey olmadığını gösterdik. Kendi gerçeğini gören; bununla dalga geçebilen adamlarla çok iyi oluyor bu yarışma.