Endüstri atıklarının bebekleri daha anne karnındayken etkilediğini söyleyen Prof. Dr. Yunus Söylet, 'Erkeklerin erkekliği elden gidiyor. Gelecek nesil tehdit altında' dedi.
15 yıldır çocuk ürolojisiyle uğraşan Prof. Dr. Yunus Söylet, herkesi hayrete düşürecek önemli açıklamalarda bulundu. Çocuk ürolojisini, "Çocukların böbreklerine, idrar yollarına, idrar torbasına ve cinsel organlarına ait problemlerle uğraşan uzman demek" şeklinde açıklayan Cerrahpaşa Üniversitesi Çocuk Cerrrahisi Uzmanı, Çocuk Üroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yunus Söylet, "En çok cinsel organlarla ilgili sorunlarla uğraşıyorum" dedi. İşte Prof. Dr. Söylet'in açıklamaları...
ŞEKİL BOZUKLUKLARI OLUYOR "Çocukların cinsel organlarında doğuştan şekil bozuklukları olabiliyor. Bizim 'Hipospadyas' dediğimiz, halk arasında 'peygamber sünneti' ya da 'yarım sünnet' denilen durum sıklıkla yaşanıyor. En çok bu tür ameliyatları yapıyorum. Bu hastalıkta bir kere çiş deliği olması gereken yerde olmuyor. Hatta bazen çiş deliği torbanın bile dibinde anüsün önünde olabiliyor. Torbaların arasında olması ya da daha hafif formlarında pipinin alt tarafında olması... Çiş deliğinin olması gereken orijinal yere, yani uca ne kadar yakınsa bizim işimiz o kadar kolay oluyor.
ORGAN DOĞRU GELİŞMİYOR Bu durum genetik, yani aileden gelen kromozom anomalisinin yanı sıra hormonal etkiler sonucu da oluşabiliyor. Mikroenjeksiyon bebeklerinde olduğu gibi; dışarıdan hormon alan ya da hormon almak zorunda kalan annelerin erkek bebeklerinde kadınlık hormonlarının erkeklik hormonlarını baskılaması ya da erkeklik hormonlarının yeterince salgılanamayıp veya organa yeterince ulaşamaması sonucu organın doğru gelişmemesi, eksik gelişmesi... Mikroenjeksiyonda bebek tutunsun, anne bebek sahibi olsun diye yüklü bir hormon tedavisi uygulanıyor. Yine görüyoruz ki, mikroenjeksiyon bebeklerinde normallere göre 6 kat daha yüksek oluyor bu anormallikler. İnmemiş testis gibi, yani erkeklik hormonunun etkili olduğu ya da uygun çevre oluşturduğu anne karnında, bütün anormallikler oluşabiliyor. Erkeklik hormonunun baskılandığı durumlar oluyor. Ancak tedavisi mümkün olan şeyler bunlar. Çevre faktörlerinin de etkisi var. Yediklerimizde, içtiklerimizde kullanılan hormonların bu konuda rolü olduğu, bizim gibi çevreyi koruma bilincinin tam olarak yerleşmediği endüstrileşen ülkelerde, endüstri atıkların yine yediğimiz içtiğimiz şeylere karışmasıyla bu tür sorunlar ortaya çıkabiliyor.
'ÇOCUKLAR BİZE BONUSLU GELİR!' Endüstri atıkları; anne karnındayken etkiliyor. Bebeklerin cinsel organları birçok organda olduğu gibi ilk 3 ay içinde oluşur. Bu ilk 3 ay içinde harhangi bir şey gelip etki yaptığında gelişim bozulur. Özellikle de 4-8 hafta arası. Yani 4 haftanın bitimiyle 8 haftanın başlangıcı arası bütün organların taslakları oluşur anne karnında. Organ taslakları birbirine çok yakın olduğu için, hele böyle mekanik bir etki gelip bir şey yaptıysa, çocuk cerrahisinde bizler birden fazla sorunla karşılaşırız. Çoğunlukla tek bir organ etkilenmez. Mesela, Hipospadyas'ın yanında böbrek anomalisi olur. Hem çocuğun yemek borusunun bir bölümü yoktur, hem makatı kapalıdır, hem de Hipospadyas'i vardır. Ya da kalp anomalisi vardır. Böyle bonuslu gelir çocuklar bize.
CİNSİYETE ETKİSİ... Anne adaylarının bebeklerinin sağlığı için katkı maddeli gıdalardan uzak durup, bulabiliyorlarsa organik tarım ürünlerine yönelmesi gerektiğini düşünüyorum. Bütün atıklar, hatta böcek öldürücüleri bile bir şekilde hamile kadına ulaşıyorsa onların da cinsiyet organları anomalileri üzerinde etkisi olur. Endüstrileşmenin etkisi sadece bununla sınırlı değil. Şöyle bir etkisi olduğu yavaş yavaş ortaya çıkıyor; erkeklerin erkekliği gidiyor adeta. Bu bilimsel bir şey. Olay sadece cinsel organlardaki anomaliler değil. Testislerinde de bazı problemler oluyor. Sperm üretme kabiliyetlerinde düşmeler oluyor. Sperm sayılarının azalması gibi... Yani 'Medeniyet tek dişi kalmış canavar' diyor ya Mehmet Akif, adeta öyle. Gerekli tedbirleri almazsak, 'ben medeniyete ulaşacağım' diye yakıp yıkarak, çevreyi korumadan, biyolojik, mekanik atıkları gerçek anlamıyla yerleştirmeden bu işleri yaparsanız, hem çevrenizi, hem kendinizi, hepsinden önemlisi gelecek kuşaklarınızı da mahvetme tehlikesiyle karşı karşıyasınız. İki cinsten birinin eksik olması demek, gelecek nesillerin tehlikeli bir riske girmesi demektir.