'Parmaklıklar Ardında'da 'Aliye'yi canlandıran Yelda Reynaud, kendini başıbozuk biri olarak tanımlıyor....
6 yıl Fransa'da oyunculuk eğitimi alan Yelda Reynaud, bu dizi sayesinde Türk seyircisiyle tanıştı.
Parmaklıklar Ardında'da canlandırdığı Aliye karakteriyle kısa zamanda izleyicinin sevgisini kazanan Yelda Reynaud, oynadığı karakterin kendinde çağ açtığını ve bu rolle izleyicinin adını öğrendiğini söylüyor. Kendini 'başıbozuk' olarak tanımlayan güzel oyuncu, en büyük takıntısının Oscar ödülü almak olduğunu da vurguluyor.
* Çekimler nasıl gidiyor? Çekimler çok soğuk geçiyor. Cezaevi binasının çok eski olmasından dolayı, zatürre, verem gibi nemin yarattığı hastalıklardan ve yan etkilerden dolayı ölüme yol açtığı meşhurdur. Ama çekimler çok iyi gidiyor.
DİŞLİ VE DİŞİ BİR KARAKTER
* Canlandırdığınız karaktere gelen tepki nasıl? Çünkü sert ve dişi bir karakter... Çok doğru, dişli ve dişi bir karakter. Aliye'yi çok seviyorlar. Aslında ilk başlarda tedirgin olmuştum. Hatta 'eyvah' dedim... Ama aynı anda dedim ki, 'Fatma Girik'i zamanında erkek Fatma olarak beğendilerse burada Aliye de bir erkek Fatma...'
* Baktığımızda dizinin en dişi karakterlerinden biri. Bir anlamda izleyicinin tepkisini bile çekebilecek bir karakter... Aliye bir delikanlı. Aliye Nazlı'dan dolayı kızlara göre, hayal edebilecekleri en güzel dost. Nazlı iyi veya kötü bir karakter olsa bile, geçmişe baktığımızda Nazlı sahip çıkılması gereken bir karakter. Aliye de sahip çıkıyor. Bana göre Aliye en temiz karakter.
* Sizin gerçek hayattaki duruşunuz nasıldır? Aliye gibi dik mi? Şiddete hiç gelemiyorum gerçek hayatta. Sette bile en çok şiddet içeren sahneler beni zorluyor. Kızlar bile bunu söylüyor bana. Fiziki şiddete çok karşıyım. Aliye bunu temsil ediyor. Aliye'de sevmediğim tek şey bu.
* Bu rolü ilk kabul ettiğinizde korkularınız olmuş muydu? Böyle bir karakteri sevmemelerinden korkmuştum. Diğer oyuncular da bana zamanla itiraf etmeye başladılar. Okudukları zaman 'en itici ve en sevilmeyen karakter Aliye olacak' demişler. Hepimiz bunu dedik ama sadece Özlem Düvencioğlu bunu söylemedi. 'Yelda var ya bu karakter çok sivrilecek' dedi. O anladı, biz anlamadık.
* Sinop'ta hayat nasıl gidiyor? Sinoplular çok tatlı insanlar ve büyük yardımlarda bulunuyorlar. Doğa çok güzel. Çekimler yorucu ama bunun böyle olması normal. Bütün yoruculuğuna değiyor doğrusu. Burada olmaktan gerçekten çok mutluyum.
YENİ BİR ÇAĞ AÇTI
* Birçok projede yer aldınız ama insanlar sizi 'Parmaklıklara Ardında' dizisiyle tanıdı... Bundan önce hep sinema filmleri olmuştu. Bu bir gerçek, seyirci beni tanımıyordu. Ekranlardan aşinalıkları vardı. Bu dizi sayesinde ismimi öğrendiler. Artık TV seyircisi de beni biliyor.
* Dört ülkede oyunculuk eğitimi aldığınızdan bahsediliyor internette... Hayır. Fransa, Mısır, İspanya, Amerika Birleşik Devletleri ve Almanya'da yaşadım. Eğitimimi ise 19 yaşımda Fransa'da aldım ve 6 yıl sürdü. Şansa, tesadüflere veya yeteneğe inanmıyorum. Bence tembeller ve çalışkanlar var. Bir sürü çalışkan var. Bu her meslek için geçerli. Ama bu şansı ifade edemeyen, etmemiş, edemeyecek insanlar dolu. Ne yazık ki bizim meslekte şans faktörü yüzde doksan.
* 'Geç tanındım' diyor musunuz? 'Geç tanındın' diyorlar ama ben inanmıyorum. Geç diye bir şey yok hayatta; her şeyin bir zamanı var. Neydim, ne oldum demeyeceksin. Neydim, ne oldum, ne olacağım diyeceksin. Dolayısıyla ben her zaman mutlu olmaya çalışıyorum. Dün de mutluydum, bugün de mutlu olmaya çalışıyorum.
TAKINTIM OSCAR!
* Hedefleriniz nelerdir? En büyük takıntım Oscar almak. Kesinlikle alacağım onu. İstiyorum yani. Ne güzel olur. Bir gün inşallah olur. Ama ne için bilmiyorum. Hayat böyle bir şey. Ama sadece oyuncu olarak değil. Belki en iyi oyuncu belki de en iyi görüntü yönetmeni, belki de başka bir şey olarak. Yaş sınırım da yok. Belki 70 yaşımda alırım.
YAPIM ŞİRKETİ KURDUM
* Dizinin dışında özel hayatınızda neler yapıyorsunuz? Türkiye'de bir yapım şirketi kurdum Özlem Düvencioğlu ile ve burada bir şeyler yapmak istiyorum. Şirketin adı Başıbozuk.
* Başıbozuk mu? Neden Başıbozuk? Fransa'daydım ve yeni gelmiştim. Tenten vermişlerdi bana Fransızca öğreneyim diye. Okuyorum, ediyorum. Bir karakter var. Kaptan Hadok kızarken sürekli yere tükürerek 'başıbozuk' diyor. Tanıdık geliyor ama bir türlü çıkaramıyorum. Fransız arkadaşlarım anlattı sonra ne olduğunu... Başıbozuklar savaşta cephenin en önünde yer alan toplama, maaşsız Osmanlı ordusu demekmiş. Ben uluslararası bir kişiliğe sahibim. Başıbozuğum yani. Benim yapım böyle...