Kilolu, beyaz tenli, 40 yaş üstü ve sık çocuk doğuran kadınları seven safra kesesi taşları, kalp de dahil olmak üzere pek çok hastalığı taklit ederek kendini gizliyor.
Son dönemde hemen herkes böbrek ya da safra kesesi taşlarından şikayetçi... Hal böyle olunca konuyu uzmanına, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Taşçı'ya sorduk. Ve öğrendik ki, safra kesesi taşları ile böbrek taşları birbirinden çok farklı. Böbrek taşları her ne kadar çok büyük ağrılar yaşatsa da, safra kesesi taşları da bir o kadar tehlikeli; ölümcül... Ama işin ilginç yanı safra kesesi taşları birçok hastalıkla karıştırılabiliyor. İşte Prof. Dr. Hasan Taşçı'nın açıklamaları...
KASILAMIYOR Safra taşının oluşumunu; safranın akışkanlığını kaybetmesi, yani kıvamının değişmesi, ayran şeklinden yoğurt şekline geçmesi diye tarif ediyoruz. Karaciğerin günde 1.5 litre kadar salgıladığı safra, kesenin içine girip konsantre ediliyor, koyulaşıyor. Yemeklerden sonra kese kasılıp safrasını bağırsağa akıtıyor. Normalde böyle oluyor. Ama safra kesesi kasılma işini tam yapamazsa o zaman bu konsantre safra kesenin içinde birikiyor.
KOLESTEROLLE DE BAĞLANTILI Biriken safrada zamanla bakteriler oluşuyor, safra kesesi taşları, safra kesesi kumları, safra kesesi çamuru dediğimiz tablolar meydana geliyor. Yani bu, kesenin fonksiyonunu yapamamasından dolayı ortaya çıkan bir hadise. Ayrıca bir de safranın kendi konsantrasyonunun değişmesi olayı var ki, bunlar da sık şişmanlayıp zayıflayanlar, üst üste gebelikler yaşayan kadınlarda ortaya çıkıyor. Bunlarda da kolesterol metabolizması değişiyor. Kolesterol miktarı arttıkça safranın çıkma işlemi artıyor, bu sefer yine sorun meydana geliyor.
KADINLARDA DURUM ÇOK FARKLI Safra kesesi taşları şişmanlarda, sarışın ya da beyaz tenlilerde, 40 yaş üzerindekilerde ve çok doğum yapan kadınlarda ortaya çıkıyor. Açık tenlilerde oluşmasının nedeni ise kolesterol metabolizması ile ilgili. Kadınlarda bu metabolizma farklı seyrediyor.
SARILIK ÖLDÜRÜYOR Safra taşlarından bir tanesinin ana safra kanalının alt ucunu tıkamasıyla, tıkanma sarılığı ortaya çıkıyor. Hastanın yüzü gözü sararıyor o sırada zaten şiddetli karın ağrısı oluyor, ateşi çıkabiliyor. Mutlaka böyle bir durumda hastanın hastaneye gitmesi lazım. Çünkü tedavi edilmezse sonucu ölüm olur. Yani tıkanmanın açılması, taşın oradan alınması gerekiyor. Tıkanma sarılığı hemen teşhis edilebilir. Hasta ağrıdan kıvranıyor, idrarı koyu renk oluyor, 'çay rengi' diyoruz biz ona, büyük abdesti de beyaz camcı macunu rengini alıyor. Sarılıklı hastalarda burun, ağız, yemek borusunda, hatta idrar torbasında kanamalar olabiliyor. Bu durumda da hasta kaybediliyor. Ancak buradaki tıkanıklık taş değil de, tümör de olabilir. Pankreas, onikiparmak tümörü olabilir. Bizim burada yanılma payımız yüksektir. Taş zannederiz, tümör çıkabilir. Kesin teşhisi koyup tedavi etmek gerekiyor. Hastaneye gidilmezse; hasta 1.5-2 ay içinde de ölür. Akut kolesistit diye bir durum daha var, yani safra kesesinin ağızının iltihaplanması. Kese deliniyor, tepesinden bir yerden patlayabiliyor. Patlayınca karına safra akıyor ve 'safra peritoniti' (karın zarı iltihabı) dediğimiz, tablo meydana geliyor. Karın iç zarı iltihaplanıyor. Bu tehlikeli bir tablodur. Apandisit nasıl tehlikeliyse, delindiğinde mutlaka ameliyat edilmesi gerekiyorsa, burada da mutlaka yine acil ameliyat gerekiyor. Ve ameliyat edilmezse hasta ölebiliyor. Bunu da yapan safra kesesindeki taşlardır. Yine taşın yol açtığı bozukluklardan bir tanesi de, 'pankreatit' dediğimiz tablo. Pankreatit de pankreas bezinin iltihabı. Safra kanalına bir taş gelip tıkadığında bu ötekine de baskı yapıp onu da tıkıyor bu sefer. Pankreas kendi salgısını akıtamadığı için kendi kendisini yiyor ve pankreatit dediğimiz tablo ortaya çıkıyor. Bundan dolayı da yine safra kesesinin alınması gerekiyor.
ANJİYO YAPTIRDILAR Öte yandan safra kesesi taşlarının çok taklitçi olduğunu söylemek gerekir. Reflü, gastrit, oniki parmak bağırsağı ülseri, kalp krizi, romatizma ve diğer bağırsak hastalıklarını taklit edebiliyor. 'Taklit edebiliyor' derken, ne olduğunu önce ayıramıyorsunuz. Bir hastanın safra kesesinde taş varsa bu sırasıyla reflü, mide şikayetleri, ülser, bağırsak hastalıkları, sırt romatizması ve eklem ağrıları ile karıştırılabiliyor. Hasta bel fıtığı olduğunu zannedebiliyor, hatta kalp krizi geçirdiğini düşünerek hastaneye koşan ve anjiyo yapılan hastalarım bile olmuştur...
15 DAKİKALIK BİR AMELİYAT Safra kesesi hastalıklarında 'laparoskopik kolesistektomi' dediğimiz kansız ameliyat yöntemini uyguluyoruz. 4 tane delik açıyoruz. Göbekten açtığımız delikten içeriye 1 cm'lik kamerayla giriyoruz, karnın içinin görüntüsünü monitöre yansıtıyoruz. Keseyi tutmak için iki tane yandan 5 mm, bir tane de keseyi çıkarmak için göbeğin üst bölümünden 1 cm'lik delik açıyoruz. İşlem 10-15 dakika sürüyor. Estetik dikiş yapıyoruz. Hasta birkaç saat sonra evine gidebiliyor. Ayrıca safra kesesi alınan hastanın hayatında hiçbir yan etki, bozukluk, hazımsızlık, farklı bir şey olmaz. Normal sağlıklı yaşantısına devam edebilir...."