Sinan Çetin Pınar'ı gördün mü?
Sevgili Sinan Çetin... AKP'ye oy verdiğini gazetelerde okuduğumda içim sızladı diyemem. Senin gibi özgürlükçü, Ayn Rand'ı da üstelik hatim indirmiş bir kişinin, kendisine başlagıçta hayli liberal süsü vermiş olan AKP'yi desteklemiş olabileceğini tahmin etmek o kadar da zor değildi. Herhalde AKP'nin seçim öncesi vaatleri ve Avrupa Birliği zorlamasında adeta Pınar'ı bulmuş gibiydin, öyle değil mi? Fakat ortada bir pınar, hele hele liberal bir kaynak hiç yoktu sevgili Sinan. Bu meseleye iki açıdan yaklaşabileceğine ve konuyu yeniden gözden geçirebileceğine inanıyorum, aksi halde yazmazdım. Sorun şurada: Birincisi; AKP hiç liberal olmuş muydu, olabilir miydi? Bizler kız tavlamak için devrimci derneklere yazılmış nice adam görmüş bir kuşaktan geliyoruz. Yani en ciddi ideolojilerde bile, hele hele yerli siyaset mekanizmalarında, gibi yapmak, kendine görüntü vermek çocuk oyuncağıdır. Şöyle bir teorik soru da var: Senin bildiğin liberalizm, değil Türkiye'de dünyanın herhangi bir yerinde, herhangi bir sıkı cemaatçilikle kan ve doku uyumu sağlabilir mi? Bu mümkün müdür? Bizim hayli entelektüel ve birikimli fakat Türkiye'yi yıllardır yöneten "laik ve demokratik" takılan beceriksiz kadroların edepsizliklerinden yaka silkmiş liberal arkadaşlarımızın cevap vermedikleri esas soru işte budur. Cemaatçiden liberal olur mu? Türkiye'deki iktidar politikalarının Pentagon'a ve Bayaz Saray'a yuvalanmış Neo-con'larla irtibatına ise hiç girmiyorum.
***
Sevgili Çetin... Biliyorsun ki, Ayn Rand, esas olarak devletin ekonomik despotizmine, sendikalizme, koorporatizme ve her türlü müdahaleciliğe karşı geliyordu. Oralardan bugüne çok sular aktı. Bugün Noam Chomsky, küreselleşmeyi (Ben bağlarımı çoktan kopardım. İ.S.) şöyle anlatmakta: Küreselleşme mükemmel biçimde dizayn edilmiş, sürekli yoğunlaşmakta olan özel güçlerin çıkarlarını kollayan bir yol... Birbirine sıkı sıkıya bağlı birkaç güçlü devlet ile mega şirketlerin maddi çıkarlarını yeniden ürettikleri bir süreçtir. Bu yönüyle de kuşku yok ki, vahşi kapitalizmin dedesine rahmet okutmaktadır. Bu eleştirilerimin, kendilerine "ulusalcı" veya "cumhuriyetçi" süsü vermiş olsalar da, paradoksal olarak AKP'nin ekmeğine yağ sürmekte olduklarının farkında bile olmayan çevrelerin kurguladığı klişelerle hiçbir ilgisi olmadığını kestirebileceğine inanmaktayım. Stratejik akıl süreci, AKP iktidarını iki taraftan payandalayan "ulucalcılar" ile "neo-liberal"leri kafa kafaya tokuşturmaktadır. Pınar başka yerde Sinan... Sevgilerimle...