Sevgililer Günü ve bedeli
Bugün Sevgililer Günü. Yani hediye günü. Bu özel günlerin yaygınlaştırılması esas olarak hediyelik eşya sektörünün işi. Olayı öyle büyütüyorlar ki, sanki bütün sene sevdiğini çok sevmiş ve sevmeye devam eden biri o gün sevdiği kişiye hediye almazsa onu sevmemiş oluyor. Tıpkı Anneler Günü, Babalar Günü gibi. Gerçi Babalar Günü diğerleri kadar tutmadı ama diğerleri de yeter. Sürekli olarak sevdiğiniz insanla sevgi ilişkiniz sanki bir güne bağlı. O gün kötü bir şey yaşamış ve hediye almayı unutmuşsanız hapı yuttunuz. Annenizi hiç sevmemiş olacaksınız ya da sevgiliniz artık sevgiliniz olmaktan çıkacak, bir yabancı olacak. Böyle bir şey olabilir mi? İlle de hediye olmalı, hatta kendisi küçük ama bedeli büyük olmalı. Sonuçta maddi olmalı. Çünkü maddi şeyler değerli. Yani sonuçta Sevgililer Günü paraya dayanıyor. Para var, seviyorsunuz. Para yok, sevgi bitti, sevgili gitti. Oysa sevginin pahası da olmaz, bedeli de.
Pahalı hediyeye vergi Hangi gün sevgilinizin gönlünü okşadınız da mutlu olmadı? Hangi gün bir çiçek verdiniz de mutlu olmadı? Sevgililer Günü gibi günler sevgiyi hem sınırlıyor, hem maddileştiriyor. İlle de hediye almak gerekiyorsa ve bu hediye pahalı olacaksa onun sevdiği siz misiniz yoksa hediyeleriniz mi? Bunu düşünmelisiniz. Sevgisi pahalı olanlar için işin bir de vergi yönü var. Sevgililerin aldığı hediyelerin değeri 2.216 YTL'yi geçerse geçen kısım vergiye tabi. Diyelim ki, sevgilisi, güzel kadına bir araba hediye etti ve arabanın değeri de 30 bin YTL. Bu durumda arabayı kabul eden sevgilinin bir ay içinde beyanname vermesi ve intikal vergisi ödemesi gerekiyor. Yani vergiyi hediyeyi kabul eden öder. Onu da hediyeyi alan sevgili öderse vergi üzerinden de vergi ödemesi gerekir. Bu arada şarapta ÖTV düştü, ucuzlaması gerekiyor. Sevgiye şarap tadı katmak kolaylaşıyor.