Aşkın anlamı, süresi, karası, beyazı, günlüğü, ömürlüğü tartışıladursun; bazıları sevdanın tarihini yazdı... Birbirlerine duydukları sevgi öylesine yoğundu ki; uğruna devletler yıkıldı, hükümetler devrildi....
Dünyanın en büyük sorunu ve sorusu olmadan önce aşkın anlamı büyüktü...
Sadece şarkılarda değil gerçekten gönüllerde yaşanırdı sevdalar. Bazen o kadar ağır olurdu ki yürekteki sevdanın yükü, aşıklar aşktan ölürdü. Genç nesil için sadece şehir efsanesi haline gelen 'aşk' kavramının ağırlığı ve yoğunluğu vardı. Her önüne gelene aşık olmak mümkün değildi. Sevda kapıyı her an çalmazdı şimdiki gibi...
DAMGA VURAN SEVDA Gerçek aşktan sadece halktan insanlar almadı nasibini! Dünyaya hükmeden sultanlar da aşık oldu, milyonların hayran olduğu ünlü yıldızlar da... Türkiye tarihine damgasını vuran en büyük aşk ise kuşkusuz Gazi ve Latife'ninkiydi. Kendini vatanın kurtuluşuna adayan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Kurtuluş Savaşı'nın sonuna doğru kaptırdı gönlünü Uşakizade Ailesi'nin biricik kızına. Savaş günlerinde tanışan Gazi ve Latife Hanım, aralarındaki aşka uzun süre karşı koyamadı. Atatürk ilk ve son eşiyle 29 Ocak 1923'te evlendi. Latife Hanım, bu evlilikle yüklendiği görevleri çok sonra anladı. O sadece sevdiği adamla evlenmiş bir genç kadın değildi. Hem bir kahramanın hem de bir devlet adamının eşiydi. Bu ünvanlar genç kadını beklediğinden de fazla zorladı. 1925 yazında Doğu Anadolu gezisinde aralarında geçen tatsız bir tartışmadan sonra Latife Hanım ve Atatürk boşandılar. Boşanma haberi, 5 Ağustos 1925 günü radyoda yayımlanan bir hükümet bildirisi ile duyuruldu. Bu ayrılığın ardından kendi dünyasına kapanan Latife Hanım, bir daha hiç kimseyi sevmedi...