Sessiz gemiler
Sessiz Gemiler setine ziyarete gittim geçen gün. İtiraf etmeliyim ki bir süredir boğazıma musallat olan rahatsızlıktan dolayı ben, o gemilerden daha sessizdim. Fısıltıyla da olsa konuşabildim sessiz gemilerin yolcularıyla. Gördüm, hissettim ki oynamıyor yaşıyorlar. İddialı, abartılı gelmesin tam anlamıyla budur o sette yaşananlar. Sebebi gayet açık. Senaryoda buldukları her şey, yitirilmiş her şey.
BİRCANHIRAŞLIK Koşulsuz sevgi, vefa, duyarlılık, güven, inanç, birliktelik, sahiplenme üzerine ne varsa yitirmedik mi hepimiz. Senaristlerin kaleminden çıkan her bir sözcük yitip giden bu duyguları aramaya, bulmaya, 'kurtarmaya' teğelli bir canhıraşlık değil mi?
AHNEYAZIK!.. Bize 'film gibi' geliyor bazen. Ama dikkatlice seyredince anlıyoruz ki 'arama kurtarma timleri', kara deliklerin, hasar görmüş, enkaza dönüşmüş her şeyin önünde durmuş bağırıyor. "Orada kimse var mı?" Yok... Ne yazık ki yok... Nicedir orada kimse yok. Limanlar da adalar, adacıklar, ana karalar da gemiler gibi sessiz...