"Benim ismim Gökhan Keskin'den geliyor. Onun Beşiktaş'a başladığı 1982 yılında doğmuşum. Gökhan Keskin stoperdi, ben de stoper oldum. Bu da çok ilginç. Ahmet amcamın evinde Gökhan Keskin'li Beşiktaş posterleri asılıydı. Tam bir Gökhan hastasıydı amcam.".
* İlk transfer paranı aldığında ne yaptınız? Neler yaşadınız ailede? İlk aldığım para 20 milyon liraydı. O zaman 15 yaşındayım ve genç takımdan A takıma yeni çıkmıştım. Sevinçten içim içime sığmamıştı. 100 bin liram bile olmamıştı. Bize dedem bakıyordu işte. Çok değerliydi o para. Anneme verdim, gözyaşlarını tutamadı. Eve yiyecek aldı. Güzel bir ziyafet çektik o gün o parayla.
DAİMA AÇIK SÖZLÜYÜMDÜR * Peki, hep mi böyle kontrollüsünüz? Anlatırken basit şeylerden söz eder gibisiniz. Benim tarzım bu. Böyle yetiştirildim, böyle gördüm. Ailemle paylaşırım her şeyimi. Daima açık sözlüyümdür.
* Bu sıkıntı yaratmıyor mu ilişkilerinde? Her zaman doğru olanı söylemek iyi olmuyor tabii. İnsanlar doğru olanı bu kadar doğrudan ortaya koymamdan belki çok da hoşlanmıyorlar. Karşımdaki insanlar ya kırılıyorlar ya da beni yanlış anlıyorlar. Ama gerçekler acıdır.
* Doğru söylediğiniz şey neden bu kadar yanlış anlaşılabilir ki? Ben de bunu anlamaya çalışıyorum. Galiba bizim memleketimizde; Türkiye'de var bu.
TEHLİKE OLMASI GEREKMEZ * Peki neden böyle olma gereği duyuyorsunuz? Doğru olmanın sakıncalarını görüyor ve yaşıyorsunuz. Sadece sosyal hayatında değil sahada da seziliyor bu tavrınız... Hiçbir şeyden çekinmeden oynuyorum futbolumu. Sahada hiçbir çekincem yok. Bakın bir pozisyonda farklı galibiyet yaşıyorken bile son dakika topuna sert girdiğim için sakatlandım. Geçen sene Bursaspor maçı. Halbuki bu kadar farklı galipken biraz daha rahat oynayabilirdim. O topun bize tehlike olma şansı da çok düşük. Ama yapamam bunu. 10 saniye kalmış, 40 dakika kalmış. Bunları kovalamam. Ne lazımsa ve ne zaman gerekiyorsa o zaman yaparım.
* Kaybetmekten mi korkuyorsunuz? Bir daha söyleyeyim; korkmam. Ama kaybetmeyi sevmiyorum. Ben sakınan biri değilim. Her pozisyonda kafayı sokmak isteyen bir oyuncuyum. Sakatlanacaksam da böyle sakatlanayım; mücadele ederken. Savaşırım yani.
* Peki, bu yaşamınız için de geçerli mi? Yaşamım için de geçerli. Ailemde de böyle.
* Bu disiplin aileden mi geliyor yoksa? Aileden geliyor; taa babadan, dededen. Biz dedemle birlikte yaşıyorduk.
* Toprakla mı uğraşıyordunuz? Dedem çiftçiydi. Hatay'da sabah 5'te zeytin toplamaya giderdik hep birlikte gün doğmamışken daha. Zeytin zaten sonbahar gibi toplanırdı. 35 kilometre yürür uzaktaki zeytinlikten toplardık. Gelir sepetleri boşaltır sererdik onları. Bu böyle 12-13 yaşıma kadar sürdü.
* Oyun çağında tarladasınız yani... Mecburduk bunu yapmaya. Sonra Hatayspor'un alt yapısında top oynamaya başladım. Babama hep yardım ettim. Bahar ve yaz ayları bahçe toplanmasına da giderdim. Sonbahara doğru da dedeme yardım ediyordum.
* Hep uğraşı ve mücadele yani! Bu garipsediğim bir şey değil ki. Hep böyle olması gerekiyordu. Çok kalabalık bir aileydik. Babamın o kadar bütçesi yoktu. Geçim kaynağımız buydu bizim. Bahçeydi; o tarlaydı.
* Temel sorun aynı belki ama herkesin öyküsü farklı. Her genç sonunda Beşiktaş forması giyemiyor. Doğru; kesinlikle çok farklı.
* Aile nasıl katılıyor bu sürece? Hâlâ paylaşarak yaşıyoruz her şeyi. Mağlup geldiğimiz zaman sadece ben üzülmüyorum. Sakatlandığım zaman sanki onlar da sakatlanmış gibi etkileniyor. Eşim Kanada'da üniversiteyi bitirdi ve geldi. 18 yaşımızda evlendik. İki ayrı kişilik değil, biz tek olduk onunla. Özürlü kardeşimi zaman zaman dışarı çıkarır ilgilenir onlarla. Bugünlere gelmemde büyük payı var.
* Kader birliği bu olsa gerek... Belki yetiştiğimiz bölge, tarzımızı etkiledi. İstanbul'da yetişmedik.
* Psikolojinizin bu mücadeleyi kaldırmadığı zaman sakatlanıyor olabilir misiniz? Bakın bir yanlış anlamayı engellemek isterim; ben müzmin sakat değilim. Allah'a çok şükür büyük bir sıkıntım yok. Sadece şu son zamanlarda kendime dikkat etmediğim ve sürekli sakatlandığım yazıldı. Bunu da boş sayfayı doldurmak için yapıyorlar herhalde. Nereden uyduruyorlar bunu? Benim bu sene yaşadığım tek sıkıntı omzumun çıkması, o kadar. Bu olana kadar çıkıp mücadelemi yaptım ben. Kimse 14 maç nasıl oynadığımı konuşmuyor. BANA BİRAZ HAKSIZLIK YAPILDI * Boş sayfayı doldurmak isteyenler kim? İşini hakkıyla yapanlara sözüm yok. Beni kimse yanlış anlamasın. Ama sakatlığım üzerinden söylenilen ve yazılanlar gerçeği yansıtmıyor. Bundan beslenenler var herhalde. Eleştirilere saygı duyuyorum ama bu konuda bana biraz haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Kimse geçen sene 47 tane maç oynadığımı konuşmuyor. Ama sakatlığımı bazıları gibi bahane edip oturmadım. 3 Kasım'daki Fenerbahçe maçında sakatlanmamın ana nedeni; o maça kadar grip dolayısıyla idman yapamadan maça çıkmamdır. Ben niye sakatlanmak isteyeyim ayrıca. Liverpool gibi bir devin karşısına çıkmamak ister miyim ben? Düşünün hem paramdan gidiyor hem de kariyerimden. Sorumluluklarım var benim. Ailem benim elime bakıyor. Neden sakat değilken 'sakatım' diyeyim ki?
BEŞİKTAŞ ŞAMPİYON OLSUN * Keşke hasta hasta oynamasaydın. Ve bunu keşke teknik direktörün tespit edebilseydi... Basın biraz abarttı. "Cam Adam!" diye başlık attılar benim için. Bazı camlar kurşun geçirmez ama. Tamam bende de var. İhtiyacı olduğu bir anda takımımı yalnız bırakmak istemedim. Teknik direktörüm de inandı bana. Bizim takımda da başka takımlarda da '10 hafta sakatım' diye oynamayan var. Yabancılara tanınan tolerans bize tanınmıyor. Ders alabileceğim insanları okurum. Ama cahilce eleştirilere kulaklarım tıkalı.
* Tüm bunlar seni çok etkiliyor. Kimi etkilemez ki? Ayrıca tamamen buna bağlıdır, diyemiyorum. Ama formamı kaybederim, oynayamam diye kaygım olmaz.
* Arsenal transferin dedikodu olmaktan çıktı artık değil mi? Her dönem transfer istekleri oldu. Zamanında Lucescu ile evinde görüştük mesela. Trabzon da Galatasaray da istedi beni. Ama tercihimi Beşiktaş'tan yana kullandım. Yine de Beşiktaş'tan yana kullanmak isterim. Öncelik takımımın yani. Daha bir yıllık sözleşmem var. Bunları o zaman konuşacağız. Şimdi bir tek şey düşünüyorum; Beşiktaş şampiyon olsun.
* Kitap okuyabiliyor musun? Hayatımız kamplarda geçiyor. Fırsat buluyorum okumak için. Dan Brow'un kitaplarını okuyorum. Da Vinci'nin Şifresi çok etkiledi beni. Melekler ve Şeytanlar. Doğan Cücenoğlu'nun kitapları da çok eğitici benim için.
* Son soru yerine; Çarşı Grubu için ne düşünüyorsun? Onlar bir başka. Dünyada böyle bir şey yok.