Yasaksız ilk nüfus sayımı da öncekiler gibi birçok tartışmaya neden oldu... Bu sayımdaki en büyük problem sayılmayanlardı!.
2008 sayımındaki en büyük fark ise hiç kimsenin saatlerce evine hapsolmamasıydı...
Ülkemizde 1927 yılından beri düzenli olarak yapılan nüfus sayımları bu yılda da tekrar etti. Ama önemli bir fark vardı... 2008 yılında ilk kez sayıldığımızı bile anlamadık. Sokağa çıkma yasağının uygulanmadığı bu sayımda, Türkiye'nin nüfusu 70 milyon 586 bin 256 kişi olarak tespit edildi. Bu sayı ardından birçok tartışmayı da beraberinde getirdi. Çünkü birçok araştırmacı, akademisyen ve bilimadamı, açıklanan rakamın kat kat üstünü bekliyordu.
NÜFUS GİDEREK ARTTI 70 milyon 586 bin 256 rakamı hiç kimseyi memnun etmedi. Birçok vatandaş kendilerine uzatılan mikrofonlara aynı cevabı verdi; "Biz sayılmadık ki"... Ancak 1997 yılında yapılan sayımda da benzer sesler yükselmişti. Türkiye, Cumhuriyetin ilanından 4 yıl sonra, yani 1927 yılından beri önce 5 yıl, 1990'dan sonra 10 yıl arayla yapılan sayımlarda benzer problemler yaşamıştı. Öncelikle problem; 1927 yılında 13 milyon 648 bin 270 kişi olan nüfusun 1935'te 16 milyon kişiye ulaşmasıydı. Yaklaşık 50 yıl sonra yapılan sayımlarda nüfus 40 milyonu bulmuştu. Savaştan uzak duran, yerleşik hayata geçen ve Anadolu'da yeni dünya düzenine alışmaya çalışan Türk insanı, giderek çoğalıyordu. Daha o yıllardan itibaren geleceğe yönelik varsayımlar yapılıyor, bu artışın önüne geçilmesi tartışılıyordu.
SAYILMAYANLAR VAR Ancak aynı artış hızı devam etti. 1980 yılına gelindiğinde Türkiye nüfusu 45 milyonu bulmuştu. 1985'te 50 milyona ulaşan nüfus, 1990'da 56 milyon 473 bin 35 kişi olmuştu. Üstelik başta sosyologlar, bilimadamları ve gazeteciler olmak üzere birçok çevrede 'sayılmayan' vatandaşların bulunduğu iddia ediliyordu. 1997 yılında yaklaşık 63 milyon olan nüfusumuz, 2000 yılındaki son sayımda 70 milyona dayanmıştı. Aradan geçen 8 yılda, nüfus sayımında yapılan reform 'Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi' ile bir ilk yaşandı. Roma döneminde başlayan nüfus sayımında sokağa çıkma yasağı kaldırıldı. Ancak 8 yılda alışılanın çok altındaki nüfus artış oranı herkesi şaşırttı. 5 yılda bir ülke nüfusuna 5 milyon kişinin eklenmesine alışık Türk halkı, yeni sisteme pek itibar etmedi. Sonuçların gerçekçi olup olmadığı günlerce tartışıldı ve tartışılmaya da devam ediyor. Peki, 'Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi', kısaca ADNKS'nin uygulanmasının sebebi neydi ve nasıl uygulandı?
YENİ SİSTEM NE GETİRDİ? Her nüfus sayımında uygulanan sokağa çıkma yasağı, 2000 yılında yaşanan bir olay neticesinde Anayasa Mahkemesi'ne taşındı. Beydağ Sulh Ceza Mahkemesi hakimi Bayram Erol, yasanın insan haklarına aykırı olduğu gerekçesiyle iptalini istedi. Ve 2002 yılında, Anayasa Mahkemesi kararıyla, nüfus sayımlarında sokağa çıkma yasağı kaldırıldı. Sayım yılı gelip çattığında en çok tartışılan konu olan bir gün boyunca evde oturup sayılmayı beklemek, yerini 'Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi'ne bıraktı. 2006 yılında çıkarılan 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu ile ülkemizdeki nüfus sayımlarının da veri kaynağını oluşturucak yeni bir sistem kuruldu. Önce Ulusal Adres Veri Tabanı oluşturuldu. Daha sonra bu adreslerde ikamet eden vatandaşlar T.C. kimlik numaraları ile kayıt edildi. Böylece ADNKS sistemi uygulanarak, eve hapsolmadan ilk nüfus sayımı gerçekleştirildi.
EKMEK KUYRUKLARI KALMADI Her ne kadar tartışılsa da yeni sistem vatandaşlara önemli bir avantaj sağladı. Sayım günü öncesinde uzun ekmek kuyrukları oluşmadı. Hastanelerde acil vakalara müdahale edecek doktorlar bu ev yasağına takılmadı. 2008 yılında Türkiye bir günlüğüne de olsa 'eve tıkılmak' zorunda kalmadı.