Başbakan'a mektuplar
Sayın Başbakan! Türban daha ne kadar sürdürecek başrol oyunculuğunu? Ya bu yasağı kaldırın ya da bu meseleyi tedavülden kaldırın. Türban yerel seçimlerin jeneriği olmayacaksa eğer. (Bir vatandaş)
***
Sayın Başbakan! Ben gençlik yıllarımda Marksist kökenli bir anarşisttim. Diğer politikacıları izledikçe, size ne kadar haksızlık ettiğimi daha iyi anlıyorum. Ama size yakışan da demokratik bir devrimdir artık. "Yandaş demokrasisi" değil. (Emekli bir işçi)
***
Sayın Başbakan! Türban meselesinde durgun suya bir taş atıyorsunuz su bulanıyor, sonra eski halini alıyor. Yitirdiğimiz kardeşlik, bozulan huzur da ülkemize miras kalıyor. (Bir öğrenci)
***
Sayın Başbakan! Diyarbakır'a hiçbir Başbakan sizin kadar demokratik yaklaşmadı. Deniz Baykal'ın 6 yıldır uğramadığı bir şehirdeki acı gerçeğin asıl kaynağını niye inkar ediyorlar? Özellikle Tansu Çiller'in saçlarına asılan demokrasiyi... (Bir esnaf)
***
Sayın Başbakan! Bazı gazeteleri okurken kan sıçrıyor üzerime. Sayfalardan petrol kokusu geliyor. Kalemler kağıtlara kirlenmeyi öğretti diye, gazeteler çocuklarımıza iyi şeyler öğretmeyecek mi? Bu mu tüccar gazeteciliğin yeni yasası? (Bir okuyucu)
***
Sayın Başbakan! Kasımpaşa'da simit satan çocukluğun izlerini taşıdığınızı düşünerek, yarından tezi yok işçiler, memurlar ve öğretmenler için yaşam standardını yükseltme planınızı bekliyorum. Zaman, işadamlarına davrandığı gibi davranmıyor bizlere. Siz davranın bari. (Emekli bir öğretmen)
***
Sayın Başbakan! Türban bir dönme dolaba binmiş, ne yetişebiliyoruz, ne geride kalıyoruz. Ama ülkemizin bu meseleyle yeteri kadar geri kaldığının farkındayız. (Bir ev kadını)
***
Sayın Başbakan! Ben 2 çocuk annesi bir ev kadınıyım. Saçımdan bir tel çekseniz, başım düşecek. Doların düşmesiyle övünen ekonominiz, bizleri düşmekten ne zaman kurtaracak? (Bir anne)