Nazım Hikmet İstanbul'da
Ellerimi yıkamasam mı bir süre ne? Çünkü bu ellerle Nazım Hikmet'in şiirlerini yazdığı daktilonun tuşlarına dokundum. Yıllarca giyip, "üstünde paraladığı mintanlarına", saçları saman sarısı, kirpikleri mavi yaşam yoldaşı Vera'ya armağan ettiği pabuçlara, şallara, eşarplara değdim. Koltuğuna, sandalyelerine oturdum. Kulağını dayayıp "ajans haberlerini" dinlediği radyosu üzerine o özenle dizdiği etiketlere, rozetlere bir baktım, hayaller kurdum. Nerede mi, nasıl mı, ne zaman mı? Ayrıca bu halime öykünenler olursa aynısını yaşamak için neler mi yapmalı? Aşağıda yanıtlar var. Okur musunuz?