Dile kolay, 40 yıldır bir arada onlar... Dostlarını müzikleriyle yaşatan Moğollar, 40'ıncı yıllarını 40 konserle kutlamak için yola çıktı. Yeni bir yarenle birlikte....
İşte 40 yılı devirdiler; 41 kere maşallah... Halkın sevgililerine halkın deyimiyle seslendik ve bastık teybimizin tuşuna; Cem Karaca'nın oğlu Emrah Karaca gruba nasıl katıldı? Sanatçı duruşu nasıl bir şeydir? Fenerbahçe'de en çok hangi futbolcuyu seviyorlar? Müzik sektörü ne durumda? İşte Moğollar sahnede...
Emrah Karaca nereden aklınıza geldi? Ona bu öneriyi götürürken düşünceleriniz neydi? Cahit Berkay: Emrah bizim çok sevdiğimiz, tanıdığımız, yıllarca beraber çalıştığımız bir arkadaşımızın oğlu. Biz Cem Karaca'yla yıllarca birlikte çalıştık. Benim aklıma geldi. Arkadaşlara sordum. Solist ihtiyacımız vardı zaten. Taner'le biz söylüyoruz ama; zorlanıyoruz. Bizler enstrümanist adamlarız. Söylüyoruz ama biz kendimize rahatça 'Biz şarkıcıyız, hallettik bu işi' diyemeyiz. Emrah'ı gruba monte etme fikri herkesin hoşuna gitti. Doğru fikirdi.
Ve Emrah'a attınız topu... C.B.: Yavaş yavaş söyledim, çünkü şok geçiriyordu.
Peki o şok anını bize Emrah anlatsın... Emrah Karaca: Bir konser sırasındaydı. Onları izlemeye gitmiştim. Cahit abi, söylediğinde şöyle bir sarsıldım. "Emrah bir dakika ne oluyor?" dedi Cahit Abi. "Ciddi misiniz? Şaka mı yapıyorsunuz?" diye sordum. Hani derler ya 'Şakası bile güzel'...
BU KULVARA GİRMEMİŞ Yani bir hesaplaşmayı da beraberinde getirdi bu öneri... E.K.: Tabii ki... Öncelikle bunu hakediyor muyum? Öyle bir sorumluluğun altına giriyordum ki... İşin felsefesi, sosyolojisi... Hepsi birden bindi omuzlarıma! Ben kendi halinde şarkı söyleyen bir adamdım ve kendime ait sorumluluklarım vardı. 40 yılı aşkındır yaşayan ve Türkiye'de bazı şeyler konusunda ilk adımları atan bir grubun içinde olmak başlı başına büyük bir olay. Bu hakediş sizin yaşantınızda nereye oturuyor? Taner Öngür: Dışarıdan bakıldığında Emrah sokağa düşmemiş ve fazla da yıpranmamış bir isimdi. Bir duruşu vardı. Cem Karaca'nın oğlu olma sorumluğunu taşıyan bir delikanlıydı ve biz onu zaten o sorumluluk bilinci içinde tanıdık. C.B.: Ben o yıpranma lafına açıklık getirmek isterim. Bu piyasa şartlarına karşı direnç gösterebilmeyi becermek çok önemli... Reyting ve tiraj kaygısıyla yapılan çalışmalar için verilen tavizler insanı yıpratıyor; daha doğrusu öğütüyor. Emrah bu kulvara girmemiş. Kaldı ki; zamanında babasıyla çaldık söyledik, şimdi de oğluyla yürüyeceğiz. E.K.:Bakın bir sürü çevre ilişkisi değerlendirilebilir ve başka mevzulara girilebilirdi. Babamın ismini kullanarak bundan 10 sene önce bu işlerin patladığı zamanlarda da yapabilirdim bunu. Bunu, bu çağrıyı beklememin bir karşılığı, bir ödülü olarak görüyorum.
Bu aynı zamanda tarih olarak doğru adım atma isteği değil mi? E.K.: Önümde bir Cem Karaca örneği var, Moğollar var! Bireysel olarak herkes kendi başına o kadar iyi işler yapmış ki...
KIBRIS'TA ANLADIM Tamam işte memleketin en iyi teknik orta sahası var karşınızda... Sizin işiniz de çok zor... C.B.: Şimdi... Tamam bizim çocuğumuz iyi şarkı söylüyor, yakışıklı. Ama Emrah'ın duruşu çok önemli yaşamda. Evet, bir de işin duygusal tarafı var. Cem Karaca'nın oğlu.
Peki, siz böyle teknik bir orta sahada nasıl yer almayı düşünüyorsunuz? E.K.: Öncelikle formama layık olmaya çalışacağım. Sahada basmadık, formada terlemedik yer bırakmayacağım.
Siz aynı zamanda iyi bir Moğollar dinleyicisisiniz... E.K.: Çok güzel bir anım var. Bir dakika karanlık eylemi döneminde rahmetli babamın pionner setinin hoparlörlerini balkona çıkardım. Açtım sonuna kadar sesini. Düşünün; bütün mahalle durdu, şarkıyı dinliyor; "Bi şey yapmalııı!" Patlatmıştım o gün kolonları. Babam kızmıştı; 'Onlara ne kadar para verdim biliyor musun?' diye... Ardından da muzipçe gülümsemişti. Düşünün şimdi de bu insanlarla aynı grupta olacağım. Birçok insan buna gıptayla bakabilir. Bunun altında ezilmeden duracağıma inanıyorum.
Önünüzde bir Cem Karaca örneği var ki, sizi aynı zamanda yaşadığınız döneme karşı da sorumlu tutuyor... E.K.: Babamı öncelikle baba olarak, sonra uzaktaki sanatçı olarak düşledim hep. Çok farklı bir adamdı, çok farklı bir örnekti benim için. Biz 80 kuşağıyız. Ama çok şey yaşadığımızı düşünüyorum. Babam gittiğinde 2.5 yaşındaydım. Çok az şey hatırlıyorum ona ait. Hatırlamıyorum bile. Ben onun Cem Karaca olduğunu, yani bu ülkede yarattığı etkiyi 1994 yılında gördüm. O da Kıbrıs'ta oldu. İnanılmaz seviyorlar babamı. Orada anladım Cem Karaca'nın nasıl dev bir sanatçı olduğunu...