Aileler çocuklarını uyuşturucudan uzak tutmak için neler yapmalı?
***
'Beyaz' teröre karşı amansız mücadele!
Usta gazeteci Savaş Ay, karanlıkta kalan toplumsal bir sorunu daha tartışmaya açıyor... İşte beyaz zehir tacirleri ve onları ortadan kaldırmak için savaşan kahraman narkotikçiler.
Emniyet... Adı üstünde, emniyetli bir yer. Hem öyle semt karakolu, şube, kısım filan da değil, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün Vatan Caddesi'ndeki ana karargahı. Yani "emniyet" açısından fevkaladenin de fevkinde bir yer. İşte orada, bir yüksek rütbelinin, Başmüdür Celalettin Cerrah'ın birinci derece yardımcılarından Ali Gedik Müdür'ün odasındayım. Bunca emniyetli bir odada Emniyet Müdür Yardımcısı Ali Bey, 14'lü gıpçıl tabancasını, masasının yanı başında, mermisi namluya sürülü, horozu kalkık halde bekletiyor. Her an bir şey olacakmış, bunca güvenli bir mekanda ansızın çatışma, vuruşma çıkacakmış gibi. "Yadırgadığımı" söylüyor, soruyorum. - Özel Harekatçılık'tan kalma bir alışkanlık mı Ali Bey? - "Eski alışkanlık" diyelim. Saniyenin önemini defalarca yaşayarak anladık. Hâlâ yaşıyorsak biraz da bu yüzdendir.
EN ÇOK ŞEHİT Organizasyon şemasına göre her müdür yardımcısının sorumlu olduğu şubeler var. Ali Gedik de birkaç başka şubenin yanı sıra NARKOTİK'ten de sorumlu. Öyle şeyler anlatıyorlar ki insan "Tabancayı masa kenarında değil devamlı elinde tutar" diyebilir. Uyuşturucu dünyasının malzemesi milyonlarca kişi için öldürücü amenna. Bu dünyanın baronları, kralları, sultanları ise kendilerine hasım olan herkes için çok daha öldürücü. Bu hasımlardan başta geleni de Narkotik Şube elemanları. MAFYA'nın genel kurallarından olan, "Polise silah sıkma. Bekçi bile görsen saygıda kusur etme" düsturuna uyuşturucu işi yapanlarda pek rastlanmıyor. Güvenlik güçlerinin terörden sonra en fazla şehit verdikleri mecra uyuşturucu mecrası. Kaldı ki terörle ve uyuşturucu özellikle son onyıllarda tek yumurta ikizi gibi ortak huylu, davranışlı. Bunca cüretkar olmaları cesaretlerinden değil, dönen paranın havsalalara sığmayıp, cezaların da müthiş ağır oluşundan. Yazı dizimiz boyunca "Beyaz cehennemin ırağında kalabilmek için neler yapılmalı?" sorusuna yanıt aramaktan tutun da konuya ilişkin her türlü bilgiyi kırışacağım sizlerle. Ama bugüne kadar yapılmayan bir şekliyle işe başlayıp "narkotikçileri" anlatacağım size önce. Yani hayatını göz ardı edip yıllarını beyaz cehennemle kavgaya ayıran o çok özel adamları. Az ötede okuyun bakın kimmiş "narkotikçi"...
HEPSİ ÖZEL ADAMLAR Narkotik suçun Türkiye'deki amiral gemisi İstanbul. Mallar burada toplanıyor, tüketim ve sevkıyat denizinden, karasından, havasından. İşte bu kentin Narkotik Şubesi'nin başında aklını bu işe fena takmış bir adam var. Tufan Ergüder. Tufan Müdür 5 yıldır mal yakalama rekortmeni. Temiz, dürüst, düz, ciddi, otoriter, adil ve çalışkan bir adam o. "Narkotikçi kimdir?" sorusuna ondan güzel yanıtı kim verebilir? - Narkotik polisi özel mi? - Konu hassas konu. Hedef kitlesi de gençler. Mücadele edenlerin de elbet özel olması gerek. - Yani şu bölümden Hasan, bu kısımdan Hüseyin, karakoldan Bekir, trafikten Cevdet gelip çalışmaz mı narkotikte? - Biz narkotik elemanlarını Mars'tan getirmiyoruz elbette. Hepimiz aynı teşkilattanız. Ancak çok zorlu testlerden, sınavlardan geçerek gelebiliyorlar şubeye. - Ejderhanın böğründeki yakut yüzüğü mü alıyorlar? - Daha da zorlu şeyleri... - Nasıl testler, sınavlar bunlar? - Yıllardır yazılarınız ve programlarınızla bize çok destek oldunuz. İl Emniyet Müdürümüz'ün de onayıyla ilk kez size göstereceğiz bazı test formlarını. Tufan Bey Özel Kalem'ine emir veriyor ve az sonra 8-10 sayfalık test kağıtları geliyor. Göz ucuyla bakıp hızlı okuma yapıyorum. Birkaç soruyu yazmamda mahsur yoktur umarım. * Yabancısı olduğunuz alışveriş merkezinde çıkış yolunu bulabilir misiniz? *Bir problemi size öğretilenden başka yollarla çözebiliyor musunuz? *Bozuk cihazları onarmaktan hoşlanır mısınız? * Rejim ya da diyetinizi kendinizi engelleyemediğiniz için keser misiniz? * Bir kübün ya da dikdörtgenin açılımını çizer misiniz? * Taklit yapmaktan hoşlanır mısınız? * Mevkilerin tartışılmaması gerektiğine inanıyor musunuz? *Matematik sorularını kağıt kalem kullanmadan çözebilir misiniz? * Kırılmış bir vazonun parçalarını yeniden ve çabucak yapıştırabilir misiniz?
NE İŞE YARIYOR? Toplam 110 soru var. Aşağı yukarı diğerleri de bu minval üzere. Bununla ne anlaşılacağını kestiremiyor, yine soruyorum. - Bildiğimiz sıradan testlerden ne farkı var ki bunların? Hem doğru yanıt verdikleri ne malum? - Bütün olay basit görüntüsünde zaten. Bir soruya yanlış yanıt veren, çarpraz sistemde bir başka soruya yanıt verirken yalan yanıtını da ele veriyor. Uzmanlar anında yapıyor kişilik analizini. - Bu kadar değildir elbet? - Elbette değil. Bu sadece giriş için bir merhale. Esas ondan sonra başlıyor. Fizik olarak, ruh durumu olarak çelik gibi elemanlar seçiliyor. Pek çok yeteneği olan, bunları da yaptığı işle buluşturanlar önemli bizim için. - Atışlar, vuruşlar, atletik yapı, pehlivan kuvveti filan aranmıyor mu? - Onlar da var ama işin kolay tarafı. Teknolojiyi üst seviyede kullanabilmesi gerek. Zaman zaman bir aktör gibi rol yapmalı, zaman zaman rallici gibi otomobil kullanmalı, bazen balolarda salon adamı, bazen sur dibinde bimekan tayfasından biri gibi davranmalı narkotikçi. - Çok büyük paralar dönüyor bu işte. Maaşı 3 otuz olan polis nasıl dayanıyor? - Bunca elemeye rağman lastik patlatanlar oluyor elbette. Onları da bulup çıkartan, yakalayıp ceza görmelerini sağlayan yine bizleriz. Ama bu direkt olarak kaçakçılığın içinde yer almak değil de baskınları, telefon dinlemelerini haber verme şeklinde oluyor. Yardım yataklık gibi. - Çok telefon dinleniyor mu? - Şu anda sadece Narkotik Şube bin 500 telefon dinliyor. İstanbul genelinde polisin dinlediği telefon sayısı 12 bine yakın. - Etiniz budunuz ne Müdür Bey? Kaç kişi dinliyor bin 500 telefonu? - 40 kişi. - 40 kişi nasıl yetişir? - Bazı sözleri, cümleleri kurarsanız, anında kendiliğinden takılırsınız Narkotik'in ağına. - Dinlemeye takılıp açığa çıkanlara yaptığınız son operasyon neydi? - Sarıgöl'de malum evleri bastık. - Neden güldünüz? - Güldüm çünkü sabaha karşı kapıları kırarak girdik. Bizim çocuklar alışkın "Polis. Yatıın! Yere yatın!" diye bağırıyor. - Eee... - Adamlar da dedi ki: "Amirim zaten yatıyoruz. Daha uykudan kalkmadık ki."