Komşu hatırına
Günümüzde komşuluk ilişkileri eskisi gibi sıcakdeğil; bunu hepimiz biliyoruz. Özellikle büyükşehirlerde apartmanınızda oturanlarınisimlerini dahi sayamazsınız. Yeni taşındığımdairenin bulunduğu apartmanın en üst katı EndonezyaKonsolosluğu'na ait. Ben şanslı bir apartman sakiniyim. Evin ilk tadilat günlerinde tanıştığım konsolos bey ile irtibatımız sürüyor. Kimi zaman sevecen, kimi zaman sesini yükselten otoriter bir kişilik. Prof.Dr.SemihTezcan, Türkiye'de fahrikonsolosluğaseçilenilkakademisyen. 1983 yılında BoğaziçiÜniversitesi'ninRektörüydü. Ayrıca kendisi TürkiyeDepremVakfıBaşkanYardımcısı ve Boğaziçi Üniversitesi İnşaatMühendisliğiFakültesi öğretim üyesi olduğundan evimde tadilat yaparken bana az çektirmedi... Şaka bir yana, Semih Hoca geçenlerde beni arayıp tenis oynamaya davet etti. Her hafta Boğaziçi Üniversitesi Kampüsü'nde emekli diğer hocalarla çiftlerhalindetenis oynuyorlarmış. O gün bir kişi eksikmiş; akıllarına ben gelmişim. Gerçi tenisi ben yaz aylarında oynarım; Aralık ayının bu soğuğunda ne işim var? Kem küm etsem de Semih Hoca beni ikna etti. Komşulukhatırına kabul ettim. Tenis bir açıkhavasporu; ancak kış ayları için kortunüzerini kapamışlar. Fakat içerisi sıcak değil, ısıtmayok. Sadece üstü kapalı, rüzgar almıyor. Başladık oynamaya, karşılıklıtopatınca soğuk pek çarpmıyor. Ama durduğunuz an soğuğu hissediyorsunuz. Makine ve inşaat mühendisi hocalarımla yaptığım maçın sonunda ellerimi hissetmiyor, soğuktan donuyordum. Maşallah beyefendilerde tık yok. Biz gençler eskilergibisağlam değiliz anlaşılan. Sonuca geleyim; ertesi gün burnum ve boğazım tıkalı, nefes alamayacak kadar hasta olmuş yatıyordum. Semih Hoca, kendini kötü hissetti; sağolsun ilaçlarımı yolladı. Annemle teyzem de çorba yapmaya geldi. El birliğiyle iyileşiyorum anlayacağınız. Komşuhatırına gidip bu soğukta tenis oynadım; neticede üşütüphasta oldum. Bu da sizler için keyifli bir yazı konusu oldu.