Modern yaşamın stresleri ve değişen beslenme alışkanlıkları kalp hastalığı riskini artırmıştır ve kalp hastalığı yaşı 3'e kadar inmiştir. Kalp krizi sonrasında hem hastalar hem partnerleri cinsel aktivitede dahil olmak üzere tamamen normal yaşamlarına geri dönmeleri konusunda oldukça endişeli ve çekimserdirler. Pek çok çift, hatalı olarak cinsel aktiviteyi riskli ve tehlikeli bulur. Yapılan klinik araştırmalarda da bu durum ortaya konulmuştur. Son yıllarda gerçekleştirilmiş olan bir çalışmada, hastaların yüzde 17'si, partnerlerinin ise yüzde 35'i kalp krizi sonrasında cinsel aktivitelerine geri dönmek için endişeli olduklarını belirtmişlerdir. Temel korkuları cinsel yetersizlik ve/veya cinsel aktiviteye bağlı kardiyovasküler hastalığın tetiklenmesidir. Buna engel olmak için kalp hastalığı olan kişilerde "Cinsel aktivite kalbe ne kadar yük getirmektedir ve bu yük ciddi bir risk oluşturmakta mıdır?" soruları cevaplanmalıdır. Oksijen tüketiminde değişiklik görülür Cinsel aktivite sırasında kalp hızında, kan basıncında ve oksijen tüketiminde birtakım değişiklikler meydana gelir. Genel olarak, sağlıklı bir kişide cinsel aktivite hafif-orta dereceli bir egzersizle eş değerdir. Kalp hızı nadiren 130 dk'yi ve sistonik kan basıncı 170 mm/Hg'yi aşar. Egzersiz standart klinik ölçüm birimi MET (Metabolic Equivalent of Oxygen Consomption) olarak ifade edilir. İstirahat durumunda egzersiz yükü (tüketilen oksijen miktarı) 1 MET'tir (1 MET = 3.5 ml/kg/dk). Sağlıklı bir kişide maksimum egzersiz kapasitesi 15.5 MET'tir. Cinsel aktivitenin preorgazmik fazında 23 MET, orgazmik fazında ise 34 MET'lik bir harcama olmaktadır. Genç çiftlerde bu harcama 56 MET'e kadar artabilir.
Risk süresi geçicidir Kalp hastalığı olan ve kalp krizi için yüksek riskli kişilerde kalp krizi görülme oranı yüzde 10'dur ve cinsel ilişki ile bu oran yüzde 10.1'e çıkar. Bu riskin geçerli olduğu süre, cinsel ilişki sonrası 2 saattir. Bu sürenin bitiminde risk ortadan kalkar. Sonuç olarak risk geçici bir sürede vardır ve düzenli egzersiz ile bu geçici risk daha da azaltılabilir veya ortadan kaldırılabilir. Kalp krizi sırasında erkeklerin nelere maruz kaldığını inceleyen bin 700 olguluk bir çalışmada, hastaların yaklaşık yüzde 60'ında bilinen bir maruziyet yoktur, yüzde 19'u uykudan yeni uyanmıştır, yüzde 11.6'sı psikolojik strese maruzdur, yüzde 4.9'u ağır egzersiz yapıyordur, yüzde 2.4'ü kızgındır ve sadece yüzde 1.5' cinsel ilişkidedir. Ueno isimli bir Japon patolog, 5 bin 559 ani ölüm olgusunun sadece 34 tanesinin (yüzde 0.06) cinsel ilişki sırasında olduğunu saptamıştır. Bu olguların 18'i kardiak kökenlidir ve 27'si evlilik dışı cinsel ilişki sırasında meydana gelmiştir. Bu çalışmada standart partner ile cinsel ilişkinin ani ölümde çok az etkisinin olduğu, evlilik dışı cinsel ilişkinin daha yüksek risk oluşturduğu belirtilmiştir.