Menopoz cinselliği baltalıyor
Cinsel işlev bozuklukları kadınlarda erkeklerden daha sık görülmektedir. Kadınlarda cinsel işlev bozukluklarının (birincil olarak cinsel istek azlığı ve kayganlık azlığı) prevalansı, yaşça daha ileri olan kadınlarda veya yumurtalıkları alınan kadınlarda ya da doğal menopozdakilerde daha yüksek olma eğilimindedir. Kadınlarda cinsel işlev bozuklukları, arzu, uyarılma ve orgazmik işlevde eksikliklere ve ağrı varlığına göre sınıflandırılmaktadır. Ancak çok az kadında tek ve izole bir bozukluk bulunur.
PSİKOLOJİK SEBEPLER DE ETKİLİ... Kadın cinsel işlev bozukluğu bütün kadınların yaklaşık yüzde 25-63'ünü etkileyen, karmaşık ve çok boyutlu bir problemdir. Çözüme kavuşturulmadığında kişisel ilişkiler, duygu-durum, kendine güven ve genel yaşam kalitesinde bozulmaya yol açabilir. Genellikle gerçekte olduğundan daha az bildirilen ve daha az tanı konulan bir problemdir. Menopoz kadınlarda cinsel fonksiyonlar üzerinde olumsuz etkisi olan bir faktör olup menopoz sonrası orgazm sorunları, lubrikasyon azalması ve ağrılı cinsel birleşme sorunları ortaya çıkmaktadır. Menopozal dönemdeki seksüel fonksiyon değişikliklerini, değişikliklerin derecesini, altta yatan nedenleri ve tedavi olanaklarını ortaya koymaya yönelik biyolojik, psikoljik veya sosyolojik açılardan olaya yaklaşan pek çok çalışma yapılmıştır. Menopozun cinsel fonksiyonları olumsuz yönde etkilemediğini bildiren az sayıda rapora karşılık, cinsel fonksiyonların hemen her alanda değişik düzeylerde etkilendiğini bildiren birçok çalışma da yayımlanmıştır. Menopoz ve menopoz sonrası dönemlerde kadın, sıklıkla menopoza bağlı fizyopatolojik değişiklikler veya daha az sıklıkla depresyon ya da evlilik problemleri yüzünden seksüel istekte azalma, yetersiz veya geç uyarılma, orgazma ulaşmada güçlük ve kasılma gibi sorunlar yaşayabilir.
İSTEK KADEMELİ OLARAK AZALIR Menopoz sonrasında kadında seksüel fonksiyon bozukluklarına ilk dikkat çekenler, Masters ve Johnson ile Kinsey ve arkadaşlarıdır. Çalışmaların çoğunda, menopozun birkaç yılı içinde seksüel ilgi ve ilişki sıklığında yüzde 40'tan daha fazla azalma rapor edilmiştir. Yapılan diğer çalışmalarda, yüzde 47-85 seksüel istekte kayıp, yüzde 20 oranında orgazm sıklığında azalma, yüzde 20-70 cinsel ilişki sıklığında azalma, yüzde 40 disparonide artış belirtilmiştir. Cawood ve arkadaşları, kendi istekleriyle ayda 1'den daha az cinsel aktivitede bulunan ya da hiç cinsel aktivitesi olmayan kadınların oranını 40 yaş altında yüzde 46, menopozal dönemde yüzde 57 ve menopoz sonrası dönemde ise yüzde 76 olarak bulmuşlardır. Hormonlar, santral veya periferal nöronal ileti üzerinden duyusal algılamayı, periferal kan akımını, adale tonusu ve kapasitesini değiştirerek seksüel uyarılmayı etkilerler. Bu mekanizmanın yetersizliği seksüel yanıtın azalması, seksüel aktivitenin düşmesi, seksüel isteğin kaybı, seksüel tiksinti bozukluğu ve ilişki esnasında ağrıya yol açabilir.
|