'Beşiktaş'tan başka takımda forma giymedim' diyen Rıza: 'Bana sabredemediler'
'Bir arkadaşımız Avrupa'da tedavi görüyor. Ona koltuk çıkmalıyız'
KABAHAT TÜRK FUTBOLCUSUNDA - Antrenör olarak size sabır göstermediler mi yeterince? Sen başlar mısın Rıza? - Ben ilkokul mezunuyum. 33 yaşında bıraktım futbolu. 4 sene milli takım hocalığı yaptım. 2'si genç milli. Ve bırakır bırakmaz İngiltere'ye gittim. Burada 3 ay kurs gördüm. İngilizce öğreneyim istedim. Beşiktaş'tan başka takımda forma giymedim. O kadar Beşiktaşlıyım yani. Formayı en çok giyen en çok şampiyonluk gören futbolcuyum. 17 maçta tek maç yenildim ve sabredemediler bana. Delboski'yi düşün, tam bir hezimetti. Ona ne kadar çok tahammül ettiler oysa.
LORANT'TAN CACIK OLMAZ Tanju çok sinirli bu konuda... - Kasımpaşa gidip Lorant'ı alıyor. Niye alıyorsun kardeşim? Adam kim? Ne yapmış? Bi cacık olmaz ondan. İyiler gelsin. Gerets mesela. Arda diye bir adamı yarattı. Ama onlara gösterilen tolerans yerli hocalara da gösterilsin.
RIDVAN'IN TEZİ FARKLI - Bizim de kabahatimiz var. Dil bilmiyoruz en başta. Eğitimimiz düşük kapasite. Birlik olamıyoruz. Sen bana sordun az önce. "Lefter'e gittin mi? Efsane adam hastaymış, baktın mı hiç?" dedin. Gitmedim.
KOLTUK ÇIKALIM - İsmail'i, Sedat'ı, Erol'u ziyaret ettin mi? Bunlar yatağa düşmüş... - Bir iki defa Sedat'a, Erol'a gittim ama Lefter'e gitmedim. Haklısın. Antranörlerde de birlik yok. Bir arkadaşımız ağır hasta. Avrupa'da tedavi görüyor şu anda. Çok da pahalı bu tedavi. Kimseden bir şey istemiyor ama bizim koltuk çıkmamız lazım.
BİYEDİÇ KANSER Tanju diyor ki; - Elimizden geleni yapıyoruz ona. Bizim irtibatımız var. Gereken yapılıyor merak etme. Söz konusu kişinin Nejad Biyediç olduğunu öğreniyorum. Ağır kanser hastasıymış Nejad Hoca. Saffet az ötemizde oturmakta. Dayanamıyor kalkıp geliyor. - Oturabilir miyim Savaş abi? - Sen oturamazsan kim oturacak. 3 büyüklerde oynayan tek adam gelmiş, boru mu? - Sergen var. O Trabzon'da da forma giydi. 4 büyüklerde oynayan tek adam.
SAFFET ÖNEMLİ ŞEYLER SÖYLEYECEK Rıdvan makara yapıyor... - En çok forma değiştiren Nezihi. 160 takımda filan oynadı. Yılmaz Vural'ın da çalışmadığı takım yok, 3 büyük hariç. Saffet önemli şeyler söyleyecek gibi bir yüz ifadesinde. - Abi kulak misafiri oldum az önce. Tanju özellikle, 'beni oraya almadılar buraya vermediler' diyor. Kabahat yine bizim. Biz kendiliğimizden talep etmiyoruz ki. Avrupalıyı düşün. Buranın Tanju'su, Rıdvan'ı orada Beckanbauer oluyor mesela. Adam diyor ki; "Ben milli takımı çalıştıracağım." Hemen "Buyur" diyorlar. "Sıkıldım şimdi de federasyon başkanı olayım" diyor "hay hay" diyorlar. Sonra dönüyor "Biraz da Bayern'in başkanı olayım" diyor ve oluyor.
AGANİGİ OLMADI - Ne yani burada da böyle mi söylesin eski futbolcu? - Söylesin tabii abi. Biz takım çalıştırmazsak, federasyon başkanı olmazsak, yorum yapmazsak, yazmazsak, program yapmazsak birileri çıkar yapar. Neden Rıdvan ya da bir başka futbolcu Fenerbahçe Başkanı olmasın? Tanju gülüyor... - Yönetim kuruluna bile almıyorlar futbolcuları arkadaş. Bir de şu lisan meselesine bütün kalbimle katılıyorum. 18 yaşında genç milli olarak Romanya'ya gittim. Tek kelime lisan olmayınca ne alışveriş yapabildim ne gezebildim ne de aganigi durumu oldu. Dönünce ilk işim İngilizce öğreneceğim diyordum, aradan 25 sene geçti hâlâ tık yok.
PLATİNİ FAKTÖRÜ Saffet yine önemli bir anısını naklediyor... - Futbolu bıraktım. FİFA bize menajerlik brövesi verdi. Uluslararası bir toplantıya gittim. 5 dilde konuşuyorlar, sen istediğin dilde dinliyorsun kulaklıktan. FIFA Genel Sekreteri kapanış konuşmasını yapacaktı. Dedi ki; "Ben burada kullanılan 5 dili de okur yazarım. Ama kapanış konşmamı Fransızca yapacağım. Çünkü Platini burada. O bize şeref verdi. Bu kadar önemli işte. Yani bunun bilincinde...
ZİCO'NUN JÜBİLESİ Tanju diyor ki... - İkili ilişkiler için çok önemli. Bak Zico'ya. Hocalık kariyerinin başında. Ama Platini'yle kol kola, can ciğer. Biz de Zico'nun jübilesine gitmiş oynamıştık Rıdvan'la. Şimdi hatırlamazlar bile. Arada konuşup, dostluk geliştirmezsen olacağı bu tabii ki.
BİRAZ DA FUTBOL MAKARASI Anılar her üç efsane futbolcuda da mebzul. En gırgırı diyerek Rıdvan anlatıyor. Abdullah Çevrim'in, yani bir başka Fenerli efsanenin anısı bu. - Sordum Abdullah Abi de doğruladı. Bir gün maçta gol atar ama yan hakem bayrak kaldırır gol iptal. Sonra bir daha atar yine bayrak havada yine iptal. Az sonra bir daha gol bir daha bayrak. Abdullah abi koşar korner bayrağını alır ve yan hakemi kovalar.
ATILDI TABİİ Tutarlar, vurdurmazlar ama orta hakem atar onu sahadan. Sonra savunma isterler. Matrak orada başlar. Yazar rapora. Der ki: " Evet çok ofsayt kaldırdı çok kızdım. Bayrak direğini kapıp ona vurmaya koşuyordum. Birden aklıma geldi. İçimden kendi kendime dedim ki: Yahu oğlum Abdullah. Bu kadar çok ofsayta düşülür mü?" - !!!!!!!! - Ben de bayrak direğini hakeme verip, 'hocam beni bir güzel döv' diyecektim. Niyetim buydu -Affedilmiş bu müthiş savunmayla. - (Gülerek) 6 ay hak mahrumiyeti almış. Kahkahalar...
FENERLİ CAMİ İMAMI Daha gülüşler sönmeden bir tane daha patlatıyor Rıdvan. - Bir gün Güven Sazak başkanımızla buluşmaya Bodrum'a gitmiştim. Orada Akyarlar diye bir yer var. Herkes Fenerbahçeliymiş. Bana acayip itibar. Dediler ki "Cami hocamız bile hasta Fenerli." Geldi tanıştık. Birisi dedi ki, "Cami hoparlöründen bağır o zaman En Büyük Fener diye hocam" Adam resti gördü. Aldı eline mikrofonu, minareden haykırdı; "En büyük Fener, Rıdvan gelmiş hoş gelmiş" diye. Çarpılacaksın maazallah dedim. Güldü.