Namusunu temizlemek için karısının sevgilisini öldüren Nuri Gözübüyük, olay yerinden uzaklaştı. Ancak, polisin cep telefonuna attığı kısa mesaj sayesinde teslim olmaya karar verdi!.
Nuri Gözübüyük, genç yaşlarında çalışmaya başlamıştı. Ailesine olan düşkünlüğü onu çevresinden koparmıştı. Özellikle de çalışma hayatına atıldıktan sonra gençlik arkadaşlarıyla da görüşmez oldu. Onun bu yalnız haline üzülen aile cemaati bir araya toplandı. Ailenin genç kadınlarına büyük bir görev verildi. Nuri'nin artık evlendirilmesi gerekiyordu. Bir an önce kendi evini kurup, çoluk çocuğa karışmalıydı. İşi vardı, eli ekmek tutuyordu, iyi bir aile babası olacağı ise belliydi. Bunlardan habersiz evden işe, işten eve bir yaşam sürdüren Nuri, büroda işe başlayan Aynur'dan görür görmez etkilendi. Aynur, Nuri'den sadece birkaç yaş küçüktü. Okul okumamış, eğitimi almamıştı. Ancak Nuri'ye göre çok daha sosyal ve girişkendi. Bir anda büronun en sevilen insanı haline gelmişti. Herkes her derdini ona açıyor, özellikle kadınlar sürekli Aynur'a akıl danışıyordu.
AYNUR NURİ'YE YAKINLAŞTI Nuri, onu uzun bir süre uzaktan izledi. Tam da bu dönemde ailenin kadınları üstlendikleri görevi başarıyla tamamlamışlardı. Nuri'ye uygun iyi bir aile kızı, gelin adayı olarak belirlenmişti. Nuri, anne ve teyzesinin ısrarlarına uzun süre direnemedi. Uygun görülen gelin adayıyla tanışmaya karar verdi. Ancak aklının bir köşesinde Aynur vardı. Her gün gördüğü, birlikte çalıştığı bu genç kadın onu sanki büyülemişti. Gelin adayıyla tanışan Nuri, ne olup bittiğini anlamadan söz kesildi, nişan alışverişi yapıldı. Nuri için kabus dol günler başlamıştı. Büroda her zaman efendi ve sakin tavırlarıyla tanınan genç adamın ağzını bıçak açmıyordu. Selamı sabahı bile kesmişti. İşte Aynur tam da o zaman Nuri'ye yakınlaştı.
SÖZ YÜZÜĞÜNÜ ATTI Nuri, evdeki nişan hazırlıklarını bir yabancıymış gibi izliyordu. Aynur, beraber geçirdikleri kısacık vakitlerde Nuri'den hoşlanmaya başlamıştı. Sonunda Nuri'nin duygularını açmasını beklememeye karar verdi. Ve bir akşamüstü iş çıkışında Nuri'ye aşık olduğunu, genç adamın da kendisine karşı boş olmadığını bildiğini itiraf etti. Nuri, şok olmuştu. Bu itiraftan sonrası ise çok çabuk geldi. Nuri, söz yüzüğünü attı. Ailesine belki de ilk defa karşı çıktı. Aynur'u seviyordu ve onunla evlenecekti. Ailesi bir süre direnmeyi denese de ellerinden gelen hiçbir şey yoktu. Çaresiz kabul ettiler. Ancak ne gelinleri ne de gelinin ailesi hiçbir zaman içlerine sinmedi. Düğün dernek derken Nuri ve Aynur yeni hayatlarına adım attılar. Aynur işi bıraktı. Evinin kadının olmaya karar verdi. Ancak, sadece Nuri'nin maaşıyla geçinmek bir süre sonra ikisini de zorlamaya başladı.
İLK KAVGA... Aylar birbirini kovalarken, Aynur'un harcamalarına yetişmek mümkün olmuyordu. Genç kadın hemen her gün kendine yeni kıyafet alıyor ya da arkadaşlarıyla muhtelif pastanelerde buluşuyordu. Nuri, karısına sık sık harcamalarını azaltması gerektiğini söylüyordu. Evliliklerinin altıncı ayında karı-koca ilk kavgalarını ettiler. Ancak kavganın sonu Nuri'nin özür dilemesiyle sonuçlandı. Karısı ile iletişimi iyiden iyiye kopan Nuri, ailesine sığınmayı denedi. Ancak oğlunun bu halini gören annesi kalbine taş bastı ve evine gitmesini söyledi.
HAYATINA BİR BAŞKASI GİRDİ Nuri, yavaş yavaş içine kapandı. Kimseyle konuşmuyor, karısına elini bile sürmüyordu. Aynur, evliliklerinin ikinci ayında kocasını aslında hiç sevmediğini anlamıştı. İşte o günlerde eski mahallesini ziyaretlere başladı. Anne-babasını görmek bahanesiyle sık sık gittiği küçük mahallede tanıdı Ramazan'ı. Ramazan, İstanbul'dan yeni gelmişti. Büyük şehirde dikiş tutturamamış, Kayseri'ye dönüp halasından kalan gecekonduya yerleşmişti. Yalnızdı, elinden gelen tek şey ise marangozluktu. Gel zaman git zaman, ufak bir atölye kurmuş ve üç beş kuruş kazanmaya da başlamıştı. Aynur, ailesini ziyarete giderken Ramazan'ın atölyesinin önünden geçiyordu. Bir süre sonra Ramazan ve Aynur birbirlerine tutuldu.
'ANNEM HASTA' YALANI Aynur'un evli olduğunu öğrenen Ramazan, sevdiği kadına ayrılması için baskı yapmaya başladı. Ailesinin yaşadığı Gültepe Mahallesi'ni bir zamanlar hiç beğenmeyen Aynur, şimdi oradan ayrılamıyordu. Evdeki suratsız kocasını görmemek için annesinin hasta olduğu yalanını uydurdu. Böylece bir süre kafasını dinleyecek ve her gün Ramazan'ı görebilecekti. Önce Nuri'ye bir hafta içinde eve döneceğini söylemişti ama süre çoktan 15 günü bulmuştu.
ŞÜPHELENDİ AMA... Karısının bir türlü eve dönmemesi Nuri'yi şüphelendiriyordu. Ama Nuri yine de soğukkanlılığı elden bırakmıyordu. Arada bir karısını cep telefonundan arıyor, ziyarete gelmek istediğini söylüyordu. Bu arada Aynur kararını çoktan vermişti. Nuri'den ayrılacaktı. Dediğini de yaptı. Kocasına ayrılmak istediğini söyledi. Nuri çılgına döndü, böyle bir şeyin asla olmayacağını düşünüyordu. Aynur, 'Artık ailemle kalacağım' dediğinde genç adamın dünyası bir anda başına yıkıldı. Aradan neredeyse bir yıl buçuk geçmişti. Aynur, ailesinin tüm karşı çıkmalarına rağmen Ramazan'ın yayına taşınmıştı. Nuri, aylarca bu gerçeği inkar etti. Aynur'u hemen her gün cebinden arayıp eve dönmesi için yalvardı. Defalarca karısını görmeye gitti. Bu arada ailesine yalan söyleyerek kendini iyice yalnızlığa gömdü. Taa ki, Nuri'nin annesi Aynur'u görmek için ailesinin evine gidinceye kadar... Oğlunun karısı tarafından aldatıldığını ve terk edildiğini öğrenen anne, eve geldiğinde aile meclisini topladı ve Nuri'ye eve gelmesini söyledi. BABA YADİGARI SİLAHI ALDI Nuri bir terslik olduğunu anlamıştı. Eve gelip de bütün aileyi bir arada görünce elleri terlemeye başladı. Herkes öğrenmişti, rezil olmuştu. Doğruca annesinin odasına gitti. Babasından ona yadigar kalan av tüfeğini aldı ve sessizce evden çıktı. Hiç kimseye görünmemeyi başarmıştı. Genç adam, Ramazan'ın Gültepe Mahallesi Söbetaş Sokak'taki gecekondusuna vardığında soluk soluğaydı. Yol boyunca tek düşündüğü namusunu temizlemekti. İki yıl beklemişti. Karısına yalvarıp yakarmıştı. Ağlamış, içmiş, günlerce ruh gibi gezmiş, bu rezilliği tamamen kendine saklamıştı. Uğruna herkesi karşısına aldığı, alnına kara çalan karısını daha fazla yaşatamazdı. Aynur, ona tek bir yol bırakmıştı. Günlerce uzaktan izlediği gecekondunun kapısına doğru yürüdü. Kapıyı çaldı. Ramazan tam karşısındaydı. Tüfeğini doğrulttu ve tetiği çekti. Ramazan olduğu yere yığılıp kalmıştı. Bir anda panikledi. Ramazan'ın cansız bedenini kapının eşiğinde öylece bıraktı ve ardına bakmadan kaçtı. Ancak silah sesiyle birlikte kapıya yönelen Aynur, Nuri'yi görmüştü. Önce sevdiği adama sarıldı, onun öldüğünü anlayınca hemen polisi aradı.
SOKAKTA YANKILANAN ÇIĞLIK Olay yerine gelen polis memurları Aynur'u Ramazan'a sarılmış bir halde buldu. Polisleri karşısında gören Aynur, sevgilisini kocası Nuri Gözübüyük'ün öldürdüğünü söyledi. Katili görmüştü, Nuri'nin cep telefonunu polislere verdi. Polisler, zanlının cep telefonuna mesaj attılar. Nuri, 'Adaletten kaçamazsın, teslim ol!' yazılı mesajı okuduğunda olduğu yere çöktü. Bir sigara yaktı. Polis, her yerde Nuri'yi ararken, katil zanlısından beklenmedik bir telefon geldi. Nuri Gözübüyük, onları Kayseri Meydanı'ndaki belli bir adrese çağırdı ve orada teslim oldu. Aldatılan eş, yaptığı itirafla herkesin tüylerini diken diken etti: "Karım 2 yıl önce beni terk etti. Tüm yalvarmalarıma rağmen geri dönmedi. Bu adamla yaşamaya başladı. Herkese rezil oldum. İkisini de öldürmeyi planlıyordum ama kapıya Ramazan çıkınca onu vurdum. Pişman değilim!" Nuri Gözübüyük, kendisine olay yerinde yaptırılan tatbikatta son defa Aynur'la karşılaştı. Bu aşk üçgeninden geriye ise Aynur'un Söbetaş Sokakta yankılanan 'Katil!' çığlığı kaldı.