Güncel | Yazarlar | Güne Bakış | Ekonomi | Aktüel | Magazin | Spor | Televizyon | Saklambaç | Astroloji | Arşiv | Ana Sayfa
Bugün: 30 Kasım 2007  
KONUYLA İLİŞKİLİ DİĞER YAZILAR
Hematospermi (Meninin kanlı olması) (1)
'Yoksa hastalık mı kaptım?'
'Korkmanıza gerek yok'

Hematospermi (Meninin kanlı olması) (1)



Hematosperminin (meninin kanlı olması) geleneksel tanımı, semende makroskopik olarak kan bulunması şeklinde yapılır. Hekimler yüzyıllardır hematospermi tanısı koymaktadır. 1894'te Hugues tarafından yayımlanan ilk makale Hipokrat, Galen, Pare, Morgagni ve Fournier'nin bu durum hakkında yorum yaptığını göstermektedir. Oldukça nadir bir durum olduğu düşünülmektedir ve gerçek insidansı bildiğimiz kadarıyla araştırılmamıştır. Yoğun çalışan bir ürolog, ayda 1'den fazla olguyla karşılaşabilir. Yakın zamanda prostat kanseri taraması yapılan bir popülasyonu içeren bir çalışma, insidansın yüzde 0.5 olduğunu düşündürmüştür. Jones ve arkadaşları, erkeklerin yüzde 77.5'inin 1 veya 2 olay yaşandıktan sonra üroloğa başvurduğunu saptamıştır.

Kanser semptomu olabilir
Modern görüntüleme teknikleri sayesinde, sebebi bilinmeyen olarak nitelendirilen olgu sayısı önemli oranda azalmıştır. Ancak, bu hastaların nereye kadar incelenmesi gerektiği konusunda bir ikilem vardır. Çoğu olguda hematospermi kendi içinde sınırlı bir semptomdur ve yalnızca temel tetkiklerin yapılması ve hastanın endişelerinin giderilmesi gerekir. Ancak, hematospermi az sayıda olguda ürolojik kanserlerin birincil semptomudur; uygun bir biçimde tanı konulması ve tedavi edilmesi gerekir. Meninin kanlı olması, ortalama yaşı 37 olan genç erkeklerde daha sık görülür. Semptomlar ortalama 1 ila 24 ay olmak üzere, genellikle kısa bir süre devam eder. Hematospermi, tarihsel olarak cinsel davranışlara bağlanmaktaydı ve hastalar, aşırıya kaçmamaları ve cinsel perhiz yapmamaları konusunda uyarılmaktaydı.

Görüntüleme teknikleri
Hatta daha bundan 10 yıl öncesine kadar, bu olguların oldukça büyük bir bölümü idiyopatik olarak sınıflandırılmaktaydı. Modern görüntüleme tekniklerinin son dönemde yaygınlaşması, bu durumu değiştirdi. Papp ve arkadaşları, mevcut görüntüleme teknikleri ile 122 olgudan yalnızca yüzde 15'inin idiyopatik olarak sınıflandırıldığını göstermiştir. Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: Şu anda genellikle etiyolojik faktör belirlenebilmektedir. Etiyolojileri ayırmak için en kesin yöntem çeşitli fizyopatolojik mekanizmalara göre sınıflandırma yapmaktır.




DİĞER SAKLAMBAÇ HABERLERİ
Tedavi yöntemleriDişlerinizi önemseyin
Acil servis
GÜNCEL
Dayaklı Dayaklı eğitim
Bir öğretmen, yaramazlık yaptığı gerekçesiyle öğrencisinin burnunu...
Ömür biter, dava sürer
Cinayete tahrik indirimi
Yarışmaların galibi AIDS!
Fener'e doping baskını
2008'in umudu satışta
Karakış esareti
SPOR
Çok Çok şükür aslanım
İlk yarı şut bile atamayan Cimbom Serkan, Song (pen) ve Hakan...
Adam gibi giderim
Kazanmak çok güzel
Fenerbahçe'de Ocak harekatı
Porto'yu da yeneceğiz
Hasret sona erecek
Canaydın seçildi birlik...
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
HAVA DURUMU
İSTANBUL Yağmurlu 15°C 2°C 
ANKARA Parçalı Bulutlu 12°C -7°C 
İZMİR Yağmurlu 19°C 8°C 
ANTALYA Yağmurlu 22°C 10°C 
ADANA Parçalı Bulutlu 18°C 8°C 
EKONOMİ
IMKB E: 53.181,190 D:% -0,04
DOLAR S: 1,190 D:% -0,13
EURO S: 1,755 D:% -0,31
AKTÜEL
GÜNE BAKIŞ
EKONOMİ
MAGAZİN
  Güncel | Yazarlar | Güne Bakış | Ekonomi | Aktüel | Magazin | Spor | Televizyon
| Saklambaç | Astroloji | Mobil Takvim | Reklam | Künye | Ana Sayfa
    Takvim Servisi
    Copyright © 2003, 2007 - Tüm hakları saklıdır.
Merkez Gazete Dergi Basım Yayıncılık Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Üretim ve Tasarım  Merkez Bilgi Grubu
Shuanda Bildiriyor Blogomania Hepoku