İftihar tablosu
Berbat maçları Norveç maçıyla "feshedenler", dün gece Bosna karşısında yürekleri "fethetti." Pusulası sadece kazanmayı gösteren "takım yıldızı" geceyi aydınlattı. Beklenen futbolunu stresine yem etmesine rağmen...
***
Tribünlerde galibiyetin fon müziği vardı da, maçın başında da Avrupai bir ritmi vardı Bosna'nın... Bizi oynatmamak kadar, futbol oynamayı düşünen bir anlayış içindeydiler. Biz bir telaş halindeydik ilk yarıda. Semih'in kendi yalnızlığındaki çaresizliği, Nihat'ın üç pozisyondaki beceriksizlik ve şansızlık karışımı vuruşları, Arda'nın topla sevişmesi, beklediğimiz golü geciktirdi.
***
Ayaklarındaki hünere en çok güvendiğimiz adamlar bile, ceza alanı önünde vurdukları topu tribünlere göndermek için kendi aralarında kura çekiyorlardı sanki... Futbolcularımızın üzerindeki baskının hissedilir derece ayyuka çıkmasıyla, "Acaba" dedim, "Gitmeden geri dönmek konulu bir filmi mi izliyoruz?" Ve maçın 43. dakikasında Bosna'nın ağır defansı arasına gerçek anlamda sızan forvetimiz, Nihat'ın "yakışıklı vuruşuyla" bizleri rahatlattı.
***
İkinci yarıda futbolcularımız daha güvenli bir duruş içindeydi. Ama kendi evimizde kontra oynamayı seçmekle, kontrolü tamamen elimize geçirmek arasında bir çelişkimiz vardı. Arda'nın sol kanattaki dişe diş mücadelesinde, Nihat'ın vuruşu gol olmalıydı ki, maçın son yarım saati huzur içinde geçsin. Bu dakikalarda her şeyin başı Arda'ydı. Soldan iyi bindirmeler yaptı. Ama sahadaki en önemli adam Mehmet Aurelio'ydu. Rakibin ataklarında pozisyonları kökünden söken bir duruşu vardı. Tribünleri ayağa kaldıran pozisyon maçın 80. dakikasındaydı ve Tuncay o net pozisyonun altından kalkamadı.
***
Futbol yoklamasında kaçak olmamıza rağmen, Avrupa yolculuğunda biletini alan futbolcularımızın, dün gece Ali Sami Yen'de iftihar tablosu vardı... Hepsi kocaman bir alkışı hak etti.
***
Ama son iki maçta aklananlar, kendilerine saklandıkları günlerin bedelini ödeştirdiklerini düşünmesin. Sanırım onların Avrupa'da başka törenleri var. Galiba gerçek anlamda o zaman ödeşeceğiz. Futbol, bir ülkenin yaşama sevinci olmuşsa, o sevinci yarım bırakmak olmaz.