Son dönemde televizyon dünyasının yıldızlarından olan Armağan Çağlayan, şu sıralar 'Popstar Alaturka'daki jüri üyeliği ve yapımcısı olduğu 'Kadınlar ve Erkekler' programıyla adından söz ettiriyor. Renkli dünyaya uzak bir hayat sürdüğünü söyleyen Armağan; asosyal yaşıyor, stresten geceleri kendini döverek uyanıyor....
* 'Türkiye'de Sezen Aksu ve Tarkan dışında star yok. Ama magazin starı bir hayli fazla'
* 'Bülent Ersoy'la çalışmak ciddi anlamda zor. Hülya Avşar'la ise çok rahat'
* Armağan Çağlayan, "Kadınlar ve Erkekler'e kadın ruhundan anlaması için hangi ünlüyü yarışmacı olarak alırdınız?" sorusuna, "Ferhat Güzel" cevabını verdi.
Televizyon dünyasının asi çocuğu Armağan Çağlayan; sürekli eleştirmesinin kendisini farklı göstermek için olmadığını söylüyor. Psikolog olmak isterken babasının zoruyla avukat olan Armağan, kendini nasıl bir anda ekranlarda bulduğundan, evlat edineceğine kadar her şeyi anlattı...
* Avukatlığı neden istemediniz? Babam ciddi bir mesleğim olsun istiyordu. Benim isteğim psikolog olmaktı ama hukuk fakültesini kazandım. İstemememe rağmen 5 yıl avukatlık yaptım. Planlı, kurallı yaşamayı sevmedim. Çünkü hayatım doğallıklar üzerine kurulu.
* Avukatlığa uzak oluşunuzun nedeni, yeri geldiğinde suçluları da savunmak zorunda kaldığınız için olabilir mi? İş hukuku davalarına giriyordum ben. Onda da işvereni haksız da olsa korumak zorunda kalıyorsunuz. Mesela bir fabrikanın avukatlığını yapıyordum. Bir işçinin bacağının üstüne vinç düştü, ayağı koptu. Çocuğa 'hiç tazminat ödenmesin' diye ona karşı avukatlık yaptım. Bu, insanı rahatsız eden bir durum.
* Televizyonculuk eğitimi aldınız mı? Radyo ve televizyon bölümünde doktora programına başladım ama bitirmedim. Uluslararası ilişkiler mastırı yaptım. Ayrıca işletme doktoram da var.
ZEKİ MÜREN EFSANESİ
* Size göre kimler star misyonunu taşıyor? Kimler star olmalı? Dünyada starlık olayı bitiyor. Eskiden ulaşılmayan kişiler stardı. Zeki Müren bir efsaneydi çocukluğumda. Çünkü o zaman bu kadar radyo, televizyon ve internet yoktu. Televizyona Orhan Gencebay yılda bir kez çıkardı; o da yılbaşında. İşte o stardı. Şimdi 'facebook'a gir ünlü dolu. İstediğimiz stara kolaylıkla ulaşabiliyoruz. Hiçbirinin ulaşılmazlığı kalmadı. O yüzden star çıkmıyor. Bana göre Türkiye'de star erişilmezliğini koruyan iki sanatçı var; Sezen Aksu ve Tarkan. Bakın 'facebook'a Gülben Ergen dahil neredeyse herkes var. Star olunmuyor, star doğuluyor.
* Sezen Aksu ve Tarkan'dan başka starlığı taşıyabilen kimse yok mu? Türkiye'de evet. Sezen Aksu'yu hiçbir magazin programında kameralar peşinde koşarken görmüyorum mesela.
* Siz de basından uzak yaşıyorsunuz. Kendiniz için 'starım' diyebilir misiniz? Benim malzemem yok. Magazin starlığı başka bir şey.
* Kimler magazin starı? İşiyle değil de sansasyonlarıyla gündem oluşturmaya çalışan kişiler biliyorum ben. Örneğin Tuğba Ekinci magazin starı. Nilay Dorsa ne yapar, şimdiye kadar ne yapmış? Sadece magazinde var. Magazin starı işte. "Gerekli mi?" derseniz, popüler kültür için gerekli. Hep olacak hayatımızda böyle insanlar.
* Size göre kimler sanatçı? Bana göre bir şey üreten insan, sanatçıdır. Söyleyen şarkıcıdır. Beste yaptıysa, güfte yaptıysa, roman yazdıysa yıllar sonraya bırakacak bir şeyleri varsa sanatçıdır. Orhan Gencebay, Sezen Aksu sanatçı işte. Çocukluğumuzdan bugüne kadar onların şarkılarıyla büyüdük ve hâlâ da dinliyoruz. İşte sanatçılık bu; ama ötekiler şarkıcı.
* Jüri üyeliği yaptığınız programlarda en çok eleştiren kişi siz oluyorsunuz. Özel hayatınızda da böyle misiniz? Hep böyleyim. Hiçbir zaman kendimi farklı göstermem. Bir bardağın yarısına kadar su doldurun, ben o bardağın boş kısmını görürüm.
* Olumsuz bir yapıya sahipsiniz diyebilir miyiz? Çok vıdı vıdıcıyım. Ama çevreme yapmam, kendime yaparım. Olayı beynimde büyütürüm, kendimi yerim. Dışarıya hiçbir şey belli etmem. O yüzden sık sık zona çıkıyor zaten. 'ERKEĞİN KİTABINI YAZAR'
* Son yaptığınız sabah programı "Kadınlar ve Erkekler" adlı yarışmada jüriyi neye göre seçtiniz? Neden Yeşim Salkım, neden Nihat Doğan, neden Banu Alkan? Bu yarışma dünyada üçüncü kez yapılıyor. 8 maço erkeğe kadın ruhundan anlama dersi veriyoruz. Nihat Doğan onlara çok yakın bir karakter olduğu ve her şekilde onlardan taraf olacağı, olaylara onların gözünden bakabilecek biri olduğu için jüride.
* Neden Gökhan Özen veya Burak Kut değil? Nihat Doğan maço. Bu saydığınız isimler öyle değil. Nihat, Anadolu kültürü almış bir insan. Eski sevgilisinin eteğini 'kısa' diye kesebilecek kadar ya da 'gül verdi' diye kuaförü tokatlayabilecek kadar maço. Feodal bir yapıyla erkek bakış açısına ihtiyaç vardı. En doğrusu da Nihat Doğan'dı. Yeşim Salkım'a gelince... Erkekler konusunda kitap yazsa kütüphane doldurur herhalde. Yeşim Hanım'dan daha deneyimli bir tek Gönül Yazar var. Banu Alkan başka bir bakış açısı. O da, mesela takıntılı bir kadın erkekler konusunda. Çok uzun ilişkiler yaşıyor. Ve maço erkek seviyor. Yarışmacılardan Ömer'e sürekli 'gül dudaklı' deyip duruyor.
* Jüri üyeliği yaptığınızda eleştiren taraf oluyorsunuz. Kendinizi hiç eleştirdiğiniz insanların yerine koyuyor musunuz? Benim de o insanlardan farkım yok ki. Onları bir tek ben eleştiriyorum. Beni bütün Türkiye eleştiriyor. Televizyona çıktığınızda bunu kabul ediyorsunuz anlamına geliyor zaten. Ben orada gördüğümü söylemezsem, yarışmacıya doğruyu göstermezsem işimi yapmamış olurum.
* Avukatlığı bırakıp televizyonculuğu tercih etmenizde paranın rolü oldu mu? Kesinlikle hayır. Televizyonculuğa başladığımda çok uzun süre para kazanmadım. Popstar'dan da ilk iki bölüm bir kuruş para almadım.
* Kaç yıldır televizyonculuk yapıyorsunuz? 15 yıldır. Mesleğimi eskisi kadar sevdiğimi söyleyemeyeceğim. Bir çocuk her gün okula gittiğinde karne alsa o okula gitmek istemez. Bizde de durum o. Bizim karnemiz reyting. Her gün yaptığınız programların sonuçlarını beklemek insanı çok yoran bir şey. Geceleri ter içinde kendimi döverek uyandığım oluyor.
* Yaptığınız yarışma programlarında jüriyi seçerken nelere dikkat ediyorsunuz? Herkes jüri üyeliği yapamaz. Canlı yayında bir konuda fikir beyan etmek dünyanın en zor işi. Bir fikir beyan edeceksiniz ve orada o fikrin arkasında duracak kadar da alt yapınız olmalı. Alt yapısı olmayan insanların jüri olabileceğini düşünmüyorum.
* Sizce en başarılı jüri üyesi kim? Bülent Hanım çok başarılı. Ebru Hanım da. Ebru'nun ikinci senesi ama o da oldukça başarılı bu konuda.
'AĞLAMAM DOĞAL'
* Bazı durumlar karşısında canlı yayında bile olsanız hiç çekinmeden ağlıyorsunuz... Ağlamak, gülmek kadar insani bir duygu. Ağlamasını bilmeyenin insan olmadığını düşünüyorum.
* Şöhretli biri olmak hayatınızda neleri değiştirdi? Eskiden insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyordum. Artık olmuyor. Çünkü bana karşı bir önyargı var. Bir alışveriş merkezinde birisi gelip yanıma, "Armağan bey nasıl bu kıyafet olmuş mu?" diye soruyor. Ama ben kimsenin hayatının jüri üyesi değilim.
* İmzalı resim isteyen hayranlarınız oluyor mu? 'Artist değilim' diye resim taşımazdım yanımda ama sonra baktım başa çıkamıyorum taşımaya başladım.
* Hangi ünlü ile çalışmak zor, hangisiyle kolay? Bülent Ersoy'la çalışmak çok zordur. Hülya Avşar'la çalışmak çok kolaydır, çok disiplinlidir. Bir tek kuaförlere eziyet eder, saçlarını beğenmez. Gülben Ergen, sürekli kendisiyle ilgilenilmesini ister.
* Aile bağlarınız kuvvetli mi? Onlar Hereke'de yaşıyorlar. Babam hasta. Bizi bazen tanıyor, bazen tanımıyor. Çocukken her erkek çocuk gibi anneme düşkündüm. Şimdi onlara eskisi kadar çok zaman ayıramıyorum.
* Şöhretin sizden götürdüğü şeyler oldu mu? Olmaz mı? Asosyal bir hayat yaşıyorum. Eskiden sinema, tiyatro, sergi gibi birçok etkinliği yakından takip ederdim. Şimdi 2 yıldır hiç sinemaya gitmedim. Evde DVD'den seyrediyorum. Hâlâ alışamadım insanların bana bakmasına. Dışarıda sürekli kendimi kontrol altında tuttuğum ve rahat hareket edemediğim için gitmiyorum hiçbir yere.
* Bulunduğunuz konumdan dolayı yaptığınız alışverişlerde size daha farklı bir fiyat politikası uygulandığı oluyor mu? Hereke'de anneme oluyormuş. 'Armağan Çağlayan'ın annesi' deyip aldığı birçok şeyi fazla fiyata satmaya çalışıyorlarmış. Ünlü olmanın bedeli herkesten çok para harcamak. Para geldiği kadar gidiyor.
* Mesleğinizi kaç sene daha sürdüreceksiniz? Çok fazla sürmemesini umuyorum.
* Bir gün bu işi bırakırsanız ne yapmayı düşünüyorsunuz? Her İstanbullu gibi sakin bir kasabaya yerleşmek. Herkes 'yapamazsın' diyor ama yaparım. Çocuk evlat edinip gitmek istiyorum. Evliliği ise kesinlikle düşünmüyorum.