Uyarılma bozuklukları, kadında cinsel ilişkiye hazırlık evresinde ortaya çıkması gereken olayların (örneğin vajinanın ıslanması gibi) gerçekleşmemesi ya da yetersiz olması, erkekte ise ereksiyonun (sertleşmenin) olmaması, yetersiz olması ya da kısa sürmesi şeklinde kendisini gösterir.
***
Orgazm bozuklukları
Uyarılma bozuklukları, kadında cinsel ilişkiye hazırlık evresinde ortaya çıkması gereken olayların (örneğin vajinanın ıslanması gibi) gerçekleşmemesi ya da yetersiz olması, erkekte ise ereksiyonun (sertleşmenin) olmaması, yetersiz olması ya da kısa sürmesi şeklinde kendisini gösterir.
Korkular engel oluyor Normal bir uyarılma döneminden sonra orgazm olamama durumu, gençlerde ve cinsel ilişkiye yeni başlamış olan kadınlarda daha sık görülür. Kadınların yüzde 5-10'u hayatlarınının hiçbir döneminde orgazm olmaz ve buna 'birincil anorgazmi' (orgazm olamama) adı verilir. Birincil anorgazmi, sonradan ortaya çıkan (ikincil) anorgazmiden daha sıktır. Bazen ilişki problemleri, depresyon, ilaç kullanımı, kronik hastalık, östrojen yetmezliği ve nörolojik hastalıklara (Multipl Skleroz gibi) bağlı ikincil olarak ortaya çıkabilir. Mastürbasyonla ve cinsel ilişki dışında kalan uyaranlarla rahatlıkla orgazm olabilen kadın, gerçek bir cinsel ilişkide orgazm olamayabilir. Bazı kadınlar da eşiyle aynı zamanda orgazm olamamaktan, her seferinde orgazm olamamaktan veya her defasında bir kez orgazm olmaktan yakınır. Ancak birçok çiftin beraberce orgazm olamadıkları, çoğu kadının ilişki öncesi dönemde orgazm olduğu (direkt klitoral uyarıyla) bir gerçektir. Anorgazminin en sık görülen psikolojik nedeni takıntılı bir şekilde ilişkinin nitelikleriyle ilgilenme, hata yapma korkusu, kendini aşırı eleştirme ve başaramama korkusudur. Kadın, eşinin davranışlarıyla yapması ve yapmaması gerekenlerle öyle meşguldür ki kendisini ilişkiye veremez.
Tedavisi mümkün Diğer nedenler geçmişte cinsel tacize maruz kalmış olmak, cinsellik hakkında olumsuz duygular, özgüven azlığı, vücudunu beğenmeme ve kontrolü kaybetme korkusudur. Tedavide öncelikle altta yatan organik ve psikolojik nedenler araştırılarak giderilir. Cinsel eğitim, bireysel ve eşle birlikte sürdürülen psikoterapi de organik neden bulunamayan durumlarda gereklidir.