HAKlı yenilgiye ağlanmaz
Türk Telekom Basketbol Şubesi Baş Menajeri İrfan Yücesoy, namağlup takımlarının Antalya'da, Basketbol Federasyonu Başkanı Turgay Demirel'in önünde aldıkları HAKSIZ bulduğu yenilgi sonrasında isyan etmiş. Antalya Büyükşehir Belediyesi'ne uzatma sonucu yenildikleri maçın arkasından hatayı önce kendilerinde bulduklarını vurguladıktan sonra ama diyor ve devam ediyor: "Karşılaşmanın bitimine 3.20 kalana kadar 11 sayı öndeyken mücadeleyi berabere bitirdik. Bu süre zarfında çalınan düdüklerin de gözden geçirilmesi gerekir. Biz nasıl objektif davranarak özeleştiri yapıyorsak, hakemlerin ve merkez hakem komitesinin de bizim gibi objektif davranarak, gerekeni yapması gerekiyor. Çalınan çok kritik düdük ve itiraz sonucu değiştirilen kararlar sonucu etkiledi." Son yazım basketbolumuzun safdilleriydi. İşte buna çok güzel bir örneği aynı gün oynanan maçtan sonra veriyor sevgili Ankara'lı kardeşim. Kendileri için objektiflik bekliyor. Kimden bekliyor? "Onlar Dünya Şampiyonası'nın oynanacağı 10,000 kişilik salon yapacaklar. Biz de Antalya'yı 2010'da basketbolun zirvesine taşıyacağız" diye beyanat veren Basketbol Federasyonu Başkanı Turgay Demirel'den. Sağ kolu Doğan HAKYEMEZ'i Antalya'ya Genel Menajer olarak gönderip "Misyonu bitince kendisinden Milli Takımlarda tekrar yaralanabiliriz" diyen Demirel ve onun emir eri Merkez Hakem Komitesi'nden. Tribünde Demirel'i, Antalya bankında, aynı zamanda ki gazeteci kimliğiyle, Doğan Hakyemez'i gören hakemlerden ve hele onlardan biri federasyonun gözdesi Mehmet Keseratar'ken objektif olmalarını beklemek için, her halde Ankara'lı veya sinemalarda oynayan Amerikan Gangster filminde Russel Crown'ın müthiş canlandırdığı, uyuşturucu operasyonunda ele geçirdiği milyonlarca doları, kirli polislere gideceğini bile bile otoritelere teslim eden dedektif Ricchie idealistliğinde olmak gerek. Telekom'cular geçen hafta yineleyerek bahsettiğim Ankara'ya karşı 40 yıldır şampiyon yapmamak için sürdürülen Bizans refleksinden bahseden yazımı ve sonunu "Bu yıl içinde aynı yazıya imza atıyorum. Sevgili Ercüment Sunter, tarihin tekerrür etmesine mani olmak istiyorsa: galibiyetler serisine ara vermeden devam etmelidir. Bizans refleksinin belini kırmanın, parlamayı patlamaya dönüştürmenin yolu güçlü, hep kazanan olmaktan geçer. Düdükler güçlüden yana öter" şeklinde bitirdiğimi okumamışlar anlaşılan. Okusalardı, hakeme objektifliğini/vicdanını sorgulama fırsatı bırakmadan, kapasite olarak üstün oldukları maçta, farkı vurup geçerler, yapamadıklarında da kendileri düşüp ağlamazlardı. Sevgili dostlar. Bu yenilgiye haksız diyemezsiniz. Herkes HAKettiği muameleyi görür.