Ölümünün 69. yılında; Mustafa Kemal'i saygı ve özlemle anıyor O'nun ilkelerine sahip çıkıyoruz.
Atatürk 69 yıl önce, yani 10 Kasım 1938'te yumdu gözlerini hayata... Büyük bir azim, tutku ve aşkla bağlı olduğu Türkiye toprakları ve Türk milleti için canını siper etti yaşamı boyunca... O'nun masmavi gözlerinin ilelebet kapandığı gün, Türk halkının gözlerinden aktı gözyaşları. Atatürk'ün ilk hastalık belirtisi 1937'de ortaya çıktı. 1938 yılı başlarında Yalova'da bulunduğu sırada, ciddi olarak hastalandı. Hasta olmasına rağmen, Mersin ve Adana'ya geziye çıktı. Bu seyahat hastalığının artmasına sebep oldu.
VASİYETİNİ HAZIRLADI Ankara'ya döndükten sonra tedavi için İstanbul'a gitti ve burada, 'siroz' teşhisi kondu. Deniz havası iyi geldiği için, Savarona Yatı'nda dinlendi. Temmuz sonlarına kadar Savarona'da kalan Atatürk'ün hastalığı ağırlaşınca Dolmabahçe Sarayı'na nakledildi. Fakat hastalığı ilerliyordu. Hastalığının ciddiyetini kavrayarak vasiyetini yazdı. Atatürk'ün vasiyeti şöyleydi: "Malik olduğum bütün nutuk ve hisse senetleriyle Çankaya'daki menkul ve gayrimenkul emvalimi Cumhuriyet Halk Partisi'ne atideki şartlara, terk ve vasiyet ediyorum. Nukut ve hisse senetleri, şimdiki gibi, İş Bankası tarafından nemalandırılacaktır. Her seneki gibi nemadan, nispetleri şerefi mahfuz kaldıkça, yaşadıkları müddetçe, Makbule'ye ayda bin, Afet'e 800, Sabiha Gökçen'e 600, Ülkü'ye 200 lira ve Rukiye ile Nebile'ye şimdiki yüzer lira verilecektir. Sabiha Gökçen'e bir ev de alınabilecek, ayrıca para verilecektir. Makbule'nin yaşadığı müddetçe Çankaya'da oturduğu ev de emrinde kalacaktır. İsmet İnönü'nün çocuklarına yüksek tahsillerini ikmal için muhtaç olacakları yardım yapılacaktır. Her sene nemadan mütebaki miktar yarı yarıya, Türk Tarih ve Dil Kurumları'na tahsis edilecektir." 'SAAT KAÇ?' Ekim ayı ortalarında durumu düzelir gibi oldu. Ancak Kasım ayı başında Atatürk'ün hastalığı şiddetlendi. 8 Kasım'da sağlığıyla ilgili raporlar yayımlanmaya başlandı. Bütün memleketi tekrar derin bir üzüntü kapladı. 8 Kasım Salı günü saat 18.30'da ikinci koma başladı. Bu sırada Atatürk gözlerini açtı ve yavaşça sordu: "Saat kaç?" Atatürk'e cevap verdiler. Sustu ve bir daha konuşmadı. Son sözleri bunlar olmuştu... Her Türk'ün kalbi onun kurtulması dileğiyle çarpıyordu.
DEĞİŞMEZ HÜKÜM! Ancak, kurtarılması için gösterilen çabalar sonuç vermedi ve korkulan oldu. Dolmabahçe Sarayı'nda 10 Kasım 1938 sabahı saat 9'u 5 geçe, insan için değişmez kanun, hükmünü uyguladı. Bu kara haberle, yalnız Türk milleti değil, bütün dünya yasa büründü. 16 Kasım günü Atatürk'ün tabutu, Dolmabahçe Sarayı'nın büyük tören salonunda katafalka konuldu. Üç gün üç gece, gözü yaşlı bir insan seli ulu önderine karşı duyduğu saygı, minnet ve bağlılığını ifade etti. Cenaze namazı 19 Kasım günü Prof. Şerafettin Yaltkaya tarafından kıldırıldı. 12 generalin omzunda sarayın dış kapısına çıkartılan tabut, top arabasına konularak Gülhane Parkı'na götürüldü. Buradan bir torpido ile Yavuz zırhlısına nakledildi. İzmit'te Yavuz zırhlısından alınan cenaze, özel bir trene kondu. Ardından Ankara'ya götürülmek üzere hareket edildi. Cenaze, TBMM önünde hazırlanan katafalka kondu. 21 Kasım 1938 Pazartesi günü, büyük bir tören yapıldı. Daha sonra Atatürk'ün tabutu katafalktan alınarak Etnografya Müzesi'nde hazırlanan geçici kabre kondu. TÜRK MİLLETİ YAPTIRDI Türk milleti daha sonra, Ankara Rasattepe'de bir Anıtkabir yaptırdı. 10 Kasım 1953'te Etnografya Müzesi'nden alınan Atatürk'ün naaşı Anıtkabir'e getirildi. Burada yurdun her ilinden getirilmiş olan vatan topraklan ile hazırlanan ebedi istirahatgahına yerleştirildi.