Dünyaca ünlü tasarımcımız Cemil İpekçi, yeni projeleri ve politik görüşleriyle yine tüm dikkatleri üzerine çekecek.
Boynumda İpekçi'nin bir otel için özel olarak tasarladığı zeytin dalı kolyesiyle Fransız Sokağı'ndaki yeni atölyesinde görüşmeye gittim. Röportaja başlarken 'ne güzel takı bu, keşke başka takılar da yapsanız' dediğim an yeni projesini de öğrenmiş oldum.
* Takı tasarımı da yapsanız... Zaten Eminönü'den onun toplantısından geliyorum. Damra mücevher firması, montür yaparken pırlantaya başlamış. Onlara 'Damra by Cemil İpekçi' diye yeni bir koleksiyon hazırlıyorum. Yazlık, kışlık ve Sevgililer Günü için. Gerçek mücevher ile olan bir koleksiyon var. Ayrıca saç tokaları, Swarovski taşlı, gümüşlü, yarı değerli taşlarla da var. Yılbaşında ilk koleksiyonum çıkıyor. Çizmeye başladım. 15 Kasım'dan sonra reklamları ve basın çalışmaları başlayacak. Defileleri de olacak. Yılbaşından 1 hafta evvel Damra için bir yılbaşı partisi vermek istiyorum.
* Yoğun geçiyor yani? Hiç ummadığım kadar yoğun bir sene. Atölye, ev, depo yer değiştirdi. 2 senedir ev ürünleri de yapıyorum.
GÖZÜM DOYMUYOR * Bu arada, bu sokak Fransız Sokağı'ydı; tabela Cezayir Sokağı olmuş. Esas adı Cezayir Sokağı. Fransız Sokağı Projesi içinde. Başından beri böyle istiyordum. Aşağı kapı zaten 3 yıldır öyle, bu yukarısı 1 yıldır. Ben değiştirttim. Sokağın yıllardır adı var, Cezayir eski adı yani.
* Aşağıdaki dükkanınız ne oluyor? Orası 'Cemil İpeçi Home'. Sandalyeler, masalar, objeler, bardaklar, çanaklar... Girdiğin anda alışılmış değil. Londra ve New York'ta vardır. Klasik mobilya dükkanı değil. Antika fiyatlarına satılmayacak, 100 YTL'ye bir koltuk alabileceksin. Hayatımda yepyeni bir sayfa yine. Her sene 'Bu yıl emekli olacağım' derken yine Allah iş çıkarttı. 3 yıl doluyum. Seyahatlerim, fuarlar oluyor. Valla, bir şarkı söylemediğim kaldı.
* Şarkı söyler miydiniz? Sezen'e söyleyeyim yazsın, ben de söylerim, klip çekeyim. Doymaz gözüm, her şeyi yapmak istiyor. (Bence bu cümle şarkı sözü olur) Gençliğimde bu kadar çalışkan değildim. Yaşlandıkça vakit mi kalmıyor gibi geliyor ne! Yaş aldıkça çok çalışkan oldum. Yaş aldıkça bazı şeyler hayattan çıkıyor. 10 yıl öncesine kadar sabah 5'ten önce eve girmezdim. 7 yıl öncesine kadar içki içerdim. Şimdi geceleri dışarı çıkmıyorum. Bunun yerini başka şeyler aldı.
SEZEN BENİ TANIR * Gezmelerin yerini ne aldı peki? Bu atölyeyi çok istemiştim. 3 yıl önce bu sokak projesi başlarken bu kapıyı gördüm, 'Sen benimsin' dedim. Sadece demir kapıyı gördüm, içeriyi görmeden kiraladım. 45 yıllık bina, çökmüş. Tesisat eski. İçinin yapılması 8 ay sürdü. Püsküller, küçük perdeler, mozaikler, heykeller gelecek. Çiçekler artacak. Daha bir sanat merkezi gibi. 'Gitane' duracak, üst katlarını boşalttım. Toplantı odam, muhasebem oldu. Kendi reklamlarımın tasarımını hep ben yapmışım. Birini daha alıp küçük küçük dışarıya reklam işlerine başlayalım diyorum. Klip çekelim. Habire fikirler doğuyor.
* Sesiniz iyi mi şarkı söylemek için? Evet, bana göre gayet güzel. Çok güzel Fransızca ve İngilizce söylerim. Şiirsel bir sesim var. Alaturkaya gitmiyor. Klasik ve Fransız müziğiyle büyüdüm ben. Ama Türkçe söyleyince insanlar durup dinliyor. Bir tane şarkı yapacağım. Sezen yazsın; çünkü beni yarım kadar iyi tanıyor.
* Kime klip çekmek istersiniz? Sezen Aksu'ya, Ajda'ya çekmek isterdim. Ama klip sadece şarkıcılara has olmamalı. Bir yazarın, şairin de klibi olmalı. TV görsel açıdan çok etkili. Sadece kitap imzalamakla olmuyor. Yazarlar da maddi sıkıntı çekiyor.
MADONNA'YA KLİP * Dünyadan kime klip çekmek isterdiniz? Hindistan'ın klibini çekmek isterdim. Ülke olarak çok ruhumda taşıyorum. Bir de Türkiye'nin sanatsal yönünü gösteren bir klip yapmak isterdim. Yabancılar çok etkileniyor. İyi gösteremiyoruz. Sanatçılardan; Madonna'nın olabilir. Jennifer Lopez veya Beyonce değil. Madonna'ya daha yakın buluyorum kendimi. Madonna Harem'e atılmış isyankar bir kadın gibi. Kendi kimliğini kaybetmemiş, entrikalı. Nur Banu Sultan gibi. Madonna'ya Türkiye'de klip çekmek isterdim.
HÜKÜMET DEĞER VERİYOR * Başka kimlere çekerdiniz? Politikada da kullanılıyor bu. Özal döneminden beri imaj kullanılıyor. Bu hükümet reklama çok değer veriyor. Abdullah Gül sıcacık, Tayyip Erdoğan babacan bir adam. Canım çok isterdi, evlerinde torunları kucağında konuşurken klip çekmeyi. Onun ayrı bir insan olmadığını gösterirdim. Bir baba, dede, eş olan böyle bir klip. AKP'YE YAKINIM
* Mümkün olur muydu bu? Hayatımda ben hep uçta görülen biriyim. Politika da en sevdiğim şeylerden. 60 yaşına gelmişken AK Parti'ye yakın olduğumu söyleyebilirim. Her zaman söylerim; Türkiye'nin muhafazakar bir partiye ihtiyacı var. Tayyip Bey kadar muhafazakarım. Cinsel tercihim, hayat tarzım belki uç ama muhafazakarım. Yeğenim karşımda ayak ayak üstüne atıp otursa tokat atarım. Kız yeğenim sevgilisinde kalamaz.
* Siz mi söylüyorsunuz bunları? Yabancı dadılarla, okullarda büyütülmüş Nişantaşı çocuğuyum. Batı kültürüyle büyüdüm. Çok çok yanlış. Osmanlı'nın unutulmadan bu çağa taşınması lazım. AK Parti Osmanlı'yı bu çağa taşıyor, çok değer veriyor. Ben kostümlerime yansıtıyorum. Yıllardır kökü kesilmiş ağaçlar gibiyiz. Türkiye'nin türban dahil sancılarının olması doğal. Yıllardır söylerim. 1 gün içinde fesi çıkarıp şapka, şalvarı çıkarıp pantolon giyerseniz, 80 yıl sonra çıkar.
AVRUPA'YI SEVMİYORUM * Siz de hep kıyafet tercihinizde şalvara ağırlık verirsiniz mesela... Hindistan ve Malezya'da insanlar iş dışındaki doğal yaşamlarında kendi kültürlerini taşıyan kıyafetler giyerler. Avrupa ve Amerika'yı seviyorum ama onlar olmak istemiyorum. Türkiye de Avrupa ya da Amerikalı olmamalı. 35 yıllık meslek hayatımda, 1972'de şalvarı yapmaya başladım, inatla şalvar ve oryantal kullandım. Avrupa 10 yıldır şalvar ve Doğu modası yaptı. Onu mu bekleyecektim.
* AK Parti'yi de bu sebeplerle mi benimsiyorsunuz? AK Parti'deki bazı şeyleri, politik kısımlar hariç, mesela açık fikirliklerini seviyorum. Gözümde sürmem, kulağımda küpe var diye, adını vermeyeyim, kaçan başka partiler vardı. AK Parti beni kabul ediyor.
TÜRBAN TAKARDIM * Türban meselesine nasıl bakıyorsunuz? 32 milyon Alevi, 25 milyon radikal olmayan İslam, 8 milyon radikal İslam olan bir ülkeyiz. 68 kuşağı varken komünizm geliyor korkusu vardı. Nazım Hikmet'i mumla gizli okurduk. Parka giyerdim, babam beni karakoldan alırdı, yine giyerdim. Kadın olsam bugün türban takardım. Kimse düşünceme, kıyafetime karışamaz. Fikrimi söyleyebilirim. Giysimle çağdaşlığım ölçülemez. Hukuk devreye girer. Bugün de 'şeriat ve türban' korkusu var. Türban serbest kalsa, rahat ederiz. Türban bir protestodur. Ortaköy'de türbanlı kız sevgilisinin kucağında. Bu nasıl radikal? Türban serbest kalsa o kadar türban olmaz. Türbanlı kızların hepsi gönül isteğiyle takmıyor ki.
T.C. VATANDAŞIYIM * 'Arap ülkesi gibi olacağız' sözlerine ne diyorsunuz? Büyükdedem Zaza, ninem Bağdat'lı, anneannem Safranbolu'lu Yörük, babam Endülüs'ten gelmiş Sabatay dönmesi. Şimdi ben neyim? Ben T.C. vatandaşıyım. Osmanlı çocuğuyum. Hepimiz karışmış, muazzam bir kültürdeyiz. Bizim bir Arap ülkesi olma şansımız yok. Bir Yörük ya da Laz kadınına 'arkadan yürü' diyemezsin.
MEDENİYET BU DEĞİL * Yasaklara karşı olmadığınızı mı söylüyorsunuz... Aslında, bazı yasakları haklı buluyorum. Hamburger, jean al tamam. Ama New York'ta sokakta hadi bir içki iç. İçemezsin. 21 yaşın altındaysan gece kulubüne giremezsin. Medeniyet 18 yaşındaki gençlerin Beyoğlu'nda sarhoş dolaşması değil. Demokrasiyi yanlış algılıyoruz...
Servisi 
