Sekülerleşme ve din
Geçen hafta Ankara'da "SekülerleşmeveDiniCanlanma" konulu özel bir konferans yapıldı. Türkiye'nin gündemine göre de çok dikkat çekici olan toplantılar, TürkiyeDinlerTarihiDerneği' nin evsahipliğinde gerçekleşti. İlahiyat mensupları ile konuya ilgi duyan bilim dünyasından akademisyenler dışında, maalesef takip edeni az olan 2 günlük konferansta, yerli ve yabancıların ortaya koyduğu tezler şayan-ı dikkatti. 11'i yerli, 9'u yabancı bilimadamı görüşlerini bildirirken, bir o kadar bilimadamı da herbirini müzakere etti. Tanrı'yainanıpradikalleşmekileAllah'ınvarlığınıvebirliğini(haşa)reddetmearasındauçlarıyaşayaninsanlığıniçindebulunduğuşartlarıdeğerlendirenkonuşmacılar,özelliklemoderniteiledinarasındakiilişkiyeodaklandılar. Öylesine ilginç konular vardı ki, dini canlanma ile Türkiye'deki laiklik anlayışından tutun, İslamiyet ve diğer dinlerdeki sekülerleşmelere kadar birçok mesele ele alındı. Dünyevileşme anlamındaki seküler kelimesi ile din değiştirenin ölümü ve yeniden dirilişi gibi ilginç konular da tartışıldı.
Kanuni'ninözeltalimatı Toplantılara evsahipliği yapan derneğin başkanı, 21'inci Dönem Ankara Milletvekili ve TBMM Milli Eğitim Komisyonu Başkanları'ndan İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr.AbdurrahmanKüçük'ün konuşmasından öğrendik ki, dinler tarihi konusunda da ilk tohumu Osmanlı atmış. Kanun-iSultanSüleyman, adını taşıyan SüleymaniyeCami' nin vakfiyesine, cami imamında aranacak vasıflar arasına "İslam'ınyücegerçeğiniortayakoyabilmesiiçinmukayeselidinlervedinlertarihinibilecektir" şartını koydurmuş. Prof.Küçük'e göre, Batı dünyasında dinler tarihinin önemi de Kanuni'den 4 yüzyıl sonra ancak fark edilmiş. Türkler arasında devam eden dinler tarihi geleneği, Cumhuriyet döneminde de gelişerek devam etmiş. Bizim de yakından tanıdığımız merhum Prof.Dr.HikmetTanju gibi dünya çapında hocamız ile her ikisi de genç yaşlarında trafik kazasında vefat eden Prof.Dr.GünayTümer ve Prof.Dr.ŞabanKuzgun hocalar, bu alanda çok önemli çalışmalar yapmış.
Atatürkgibiolmaklazım Küreselleşen ve bilimin öne çıktığı dünyada dinlerin de doğru tanınması gerek. Amerika gibi bir ülkenin başında olan Bush ve çevresinin bile "Neocan" adıyla dini tavırlarda bulunması insanlığın dikkatini çekmekte, laik ve demokrat bilinen yönetimlerde de din gerçeği öne çıkmaktadır. Dolayısıyla medeniyetlerçatışması veya karşı tezini teşkil eden medeniyetler ittifakının temellerini de, en azından ayırt edici özellikleriyle din ve inançlar teşkil edecektir. TürkiyeCumhuriyeti'nikurarken,dinidebirihtiyaçolarakgörüpTürkmilletinindininiöğrenmesiniisteyenAtatürk,nasılkiDiyanetİşleriBaşkanlığı'nıkurupmaddivemanevidesteklemişse,bugündeaynıhassasiyetsürdürülmelidir. Ne yazık ki, bugün devletin yönetiminde olan siyasi kadro "MilliGörüş" adlı ekolden gelmiş olmasına rağmen "milli" olmaktan uzaktır. Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) denilen ucube anlayışın temsilciliğine soyunarak başkalarının hedeflerine hizmet ediyorlar. Müslüman'dan başka kimsenin olmadığı yerlerde bile laf olsun diye farklı dinlerin ibadethanelerini açıyorar.
Türk'ünMüslümanlık'ıözeldir Anadolu insanının sade şekilde yaşayıp yaşattığı Müslümanlık'ı değişik figür ve ritüellerle başkalaştırıyorlar. YaşantısıyladadünyayaörnekolupbaşarıdanbaşarıyakoşmuşTürkmilletinindiniduruşundakidemokratlığıveyumuşaklığıgözardıettiripbaşkalarınınadetlerinidindiyesunuyorlar. Onun için Ankara'daki bu toplantı çok yerinde ve zamanında oldu. Terör ve şehitlerimiz sebebiyle yankısı duyulmadı ama bilim dünyasında önemli yer etti. Böyle bir organizasyona desteğinden ötürü TÜBİTAK'ı ve yöneticilerini de kutluyoruz.