İner mi, inmez mi?
Önce Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, iletişim vergisinde indirim yapılacağını açıkladı. Arkasından Maliye Bakanı Unakıtan, böyle bir şeyin olmadığını açıkladı. Şimdi Ulaştırma Bakanı Yıldırım yeniden aynı açıklamayı yaptı. Sıra Maliye Bakanı'nda. Ama burada bir ince ayrıntı var. Yıldırım, konuyla ilgili çalışmaların Maliye Bakanlığı ile birlikte yapıldığını açıkladı. Unakıtan'ın böyle bir şey olmadığını söyleme şansı yok. Yıldırım bu defa daha dikkatli ve kararın 2008'de verileceğini ve uygulamanın 2009'da başlatılacağını söylüyor. Yani "şimdilik konuyu unutun, ileride bakalım ne olur" anlamında. Kendime "Peki ne olur?" sorusunu sorduğumda, yanıt "Buradan alınmasından vazgeçilen vergiler nereden alınacak?" sorusu oluyor. Genelde bir soruya bir başka soru ile verilen yanıt pek hoşa gidecek bir yanıt olmaz. Bu da öyle. Maliye bürokratları da aynı soru ile yanıt veriyorlar. Vergi gelirleri düşmüş, Maliye sıkışmış, ha bire vergi indirimi talebi gelmesi canlarını sıkıyor ve "Vergi alacak bir yer gösterin, indirelim vergiyi" diyorlar. İletişim vergisi 2009 yılında bütçenin olanak verdiği ölçüde inecek. Dünyaya bakıldığı zaman Dünya vergiyi nereden alıyor diye bir bakıldığı zaman aslında olay görünüyor. Ama ne hikmetse dünyanın vergi aldığı yerden vergi almak düşünülmüyor. Örneğin yabancıların borsa kazançlarını vergilesek, devletten aldıkları faizlerden vergi alsak ne kadar vergi alırız dersiniz? Ama alınmıyor, neden? Para gelsin, kur düşük kalsın, enflasyon düşsün diye. Enflasyonun kaybettireceği vergilerle alınıyor. Ama düşük kurun neden olduğu işsizlik ve yoksulluk da yanımıza kâr kalıyor. Dünyada iletişimden en ağır vergiyi alan ülkeyiz. Düşüremiyoruz, çünkü başka vergi alacak yer bulamıyoruz, alınması gereken yerlerden vergi almaya cesaret edemiyoruz. Deprem fırsat bilinip konulan verginin geldiği duruma bakın. Ondan sonra da çağımızın iletişim çağı, teknoloji çağı olduğunu söylüyoruz. Önemli olan çağın hangi çağ olduğu değil, sizin çağın neresinde olduğunuz.