Yaşam fayınızda her an bir artçı sarsıntı olabilir
İnsan sağlığı ile depremleri birbirine benzeten İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Metin Caner, 'Kendinize dikkat etmez, püfür püfür sigara içerseniz fay hattında artçılar da olabilir, şiddetli problemler de' dedi.
Türkiye'nin deprem ülkesi olduğunu bilmeyen yok. Uzmanlar yıllardır deprem riskine karşı vatandaşları uyarırken, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Metin Caner de, insan hayatını tıpkı bir fay hattına benzetti. "Sağlığımız da aynı depremler gibi" diyen Prof. Dr. Caner, "Bu fay hattında çok ciddi problemler de ortaya çıkabilir, hafif artçı sarsıntılar da olabilir" şeklinde konuştu. İşte Prof. Dr. Metin Caner'in yaşam fayındaki sarsıntılarla ilgili yorumları...
'ERKEN ÖNLEM ALIN' "Deprem olmadığı zaman insanların aklına sarsıntı olacağı gelmiyor. Sağlıklıyken de insanlar günün birinde bir hastalıktan ölebileceğini düşünmüyor. Gün geliyor hastalanıyor, o zaman 'Yandım Allah ne yapayım, nasıl bir çıkış bulayım?' diyor. Ama önemli olan bu noktaya gelmeden önlem alabilmek. Ben, genel dahiliye uzmanıyım. Genel dahiliyeye pek çok hastalık dahildir. Biz, hemen her türlü hastalığa bakarız. Bakamadığımızı da branş hekimlerine göndeririz. Örneğin geçenlerde bir hasta geldi. 'Akut intermitant porfiria' denilen, çok nadir rastlanılan bir hastalığı vardı.
NADİR HASTALIKLAR Bu, 100 binde bir rastlanan metabolik bir hastalıktır. Çok nadir görüldüğü için bazen atlanabilir. Böyle bir hastanın ameliyat edilmesinin pekçok riski var. Bu yüzden biz doktorlar nadir hastalıkları da atlamamak durumundayız. Ama o toplumda en çok görülen, en çok ölüme neden olan, en çok sakat bırakan, en çok iş gücü kaybına neden olan hastalıklardır. Bu gerçeği de unutmamalıyız. Bana göre, Türkiye'de sağlık sektöründe aşırı bir branşlaşma yaşanıyor. Herkesin, her hekimin bir konusu var. Sadece Türkiye'de değil dünyada da bu böyle. Bazı hekimler at gözlüğünü takıyor gözüne, yeni gelişmeleri takip etmiyor. 'İnsan bildiği kadar düşünür' derler ya, branşlaşma olduğu için böyle nadir görülen bir hastalık da sıklıkla atlanabiliyor.
'HERKES KENDİ İŞİNE BAKIYOR' Bir hastam vardı, o zaman acilde çalışıyordum. 8-10 yıl kadar acil serviste çalıştım. O dönem bir hasta geldi. Hastamızda pankreas iltihaplanması vardı. Bu hasta bana gelene kadar tam 3 defa ameliyat olmuştu boş yere. Yani sizin anlayacağınız herkes sadece kendi işine bakar vaziyette. Geniş perspektifte düşünme özelliği azalıyor. İnsan bedensel, ruhsal ve toplumsal bir bütündür. İnsan organizmasında tüm sistemler birbiriyle etkileşim içindedir. Siz bunları çok fazla parçalara ayırdığınız zaman bütünü kaybetme riskiyle karşı karşıya kalıyorsunuz. Mesela bir hastanın psikiyatrik problemi olabilir, organik problemi de olabilir. Ama sırf psikiyatrik açıdan bakarsanız, ya da sırf organik yönden bakarsanız yanlış olur. Bunu bütün olarak değerlendirmek gereklidir. Aksi halde insanlar zarar görür. Biz her olasılığa karşı eşit mesafede olmalıyız. Ne yapmak lazıma gelince; sağlık sisteminde çok köklü reformlar yapmak şart. Çünkü doktorlar hastanelerde canı burnunda çalışıyor. Doktorların bu havadan kurtarılması lazım. Daha çok motive olunmalı, bilimsellik ön planda olmalı. Doktorluğun sıradan bir meslek haline getirilmemesi lazım ki, çalışan hekimler çok daha yüksek performansla hastalarına baksın. Çünkü bakılan hasta sayısı değil, nitelik çok daha önemli. Çok hasta görebilirsiniz ama bunun hiçbir anlamı yok. Hastanın da psikolojik olarak rahatlatılması için yeterli bir süre ayrılması, hastaya bilgi verilmesi lazım. Ayrıca, doktor-hasta ilişkilerinde yaşanan en ciddi problemlerin başında, karşılıklı iletişim eksikliği geliyor. Örneğin, hasta aldığı ilacın ne dozda kullanması gerektiğini, ne için kullanacağını, hatta ismini dahi bilmiyor. Yani sağduyulu değil. Adam çok eğitimli olabilir ama sağduyu sahibi değildir, kullandığı ilacın etkilerini, neye iyi geldiğini bilemez. Ama hiç okuma yazması olmayan bir kişi bunu araştırıp çok rahatlıkla öğrenir. Çünkü sağduyu sahibidir. Açıkçası böyle bir kör-sağır diyaloğu var ülkemizde. Elbette bu da ciddi sorunlara neden oluyor.
'EĞİTİM ŞART' Toplum olarak uzun vadeli problemleri görmeme, önemsememe durumumuz var. Ama bir problem ortaya çıktığında da kurtarıcı ilah aranıyor. Mesela kendine hiç bakmayan bir hasta günün birinde çok ağır bir kalp krizinden ilk seferde kaybediliyor. Bunun için eğitim şart. Sağlık da benzer bir konu. Aynı fay hattı gibi. Bu fay hattında çok ciddi bir problem de ortaya çıkabilir, çok hafif problemler de. Artçı sarsıntılar olabilir. Yani baa göre insan sağlığıyla depremler birbirine çok benziyor. Deprem olduktan sonra insanlar korkuyor. Sağlıkta da bu böyle. Bir hastalık yaşanmadan insanlar sağlığının kıymetini bilmiyor.
TEMEL RİSKLER... İnsanı etkileyen temel riskler vardır. Bunlardan bir tanesi genetik, bir tanesi çevresel, yani sonradan olan riskler. İnsan ana rahmine düştüğü andan ölene kadar bir bütündür. Sadece doğduktan sonra değil. Çünkü ana rahmine düşerken belli genler alırız. Bu genler de kimi ailelerde kanser, kimilerinde kalp hastalığı, kimilerinde diğer hastalık risklerini beraberinde getirir. Çevresel faktörler de, beslenme, hareketsizlik, sigara, aşırı alkol tüketimi vb. Bunların bileşkesinde rahatsızlıklar ortaya çıkıyor. Tabii genetikle yüzde 100 bir bağlantı yok. Ama genetik olarak kişi hastalıklara yatkınsa, o hastalıkların çocuklarında görülme riski yüksek. İnsanların riskli hastalıklara karşı çocukluktan itibaren tedbirli olmaları gerekiyor. Mesela obezite ciddi bir problem. Sigara önemli bir faktör. 'Atın ölümü arpadan olsun' mantığıyla sigarayı püfür püfür içiyorlar, sonra 'Doktor beni kurtarsın' diyorlar. Nereye kadar kurtarabiliriz? Biz, o süreci belli bir noktaya kadar değiştirebiliyoruz.
'TEDAVİ STANDARTTIR' Ayrıca insanların marka doktor aramaları da çok yanlış. Her doktor farklı tedavi uygulayamaz. Çünkü tedavi ölçüleri standarttır. Aslında burada hekimleri çok suçlamamak lazım. Bu bir zincirleme. Sıkıntı hastadan da kaynaklanabilir. Örneğin; adam şeker hastası, ilaç yazıyorsunuz, 'kendimi iyi hissediyorum' diyor, ilacı bırakıyor. Ama ben umutluyum. Eğitim düzeyi arttıkça, sektörde çok önemli yol katedeceğiz.