'Avrupalı' filmiyle uzun bir aradan sonra izleyiciyle buluşan Cem Davran, babasının ölümünü kendi hayatı için milat kabul etmiş. Ünlü oyuncu, son iki yıldır tüm yaşamını bir kez daha gözden geçirmiş.
Cuma günü vizyona giren filmi 'Avrupalı'yla bu sıralar adından sıkça söz ettiren oyuncu ve sunucu Cem Davran ile filmi, ailesi, hayata bakışı hakkında samimi bir sohbet gerçekleştirdik. İki yıl önce babasının vefatını, hayatının miladı olarak gösteren ve şimdilerde 40'lı yaşlarının olgunluğunu yaşayan Cem Davran, son filmindeki sevişme sahnelerinin eşini rahatsız etmediğini, oyunculukla arasına sadece Allah'ın girebileceğini söyledi.
* 'Avrupalı' film projesi nasıl oluştu? Aslında İrfan Tözüm'le bambaşka projeler konuşurken kendiliğinden çıkıp kendisini kabul ettiren bir proje. Avrupalı'nın vizyona girdikten hemen sonra 'Mum Kokulu Kadınlar'ın devamı gibi 'Masum Kadınlar'ı çekeceğiz. 'Avrupalı' yaramaz çocuk gibi. Değişik bir proje
* Film nerelerde çekildi, konusu tam olarak nasıl belirlendi? Yüzde 98'i Türkiye'de, yüzde 2'si Brüksel'de. Filmde Ermeni meselesi, Türkiye-ABD İlişkileri, uyuşturucu ve mafyadan bahsediliyor. Görüntüleri de var. Biz bunları 'çok önemli şeyler söylüyoruz' tavrıyla değil, sıradan günlük hayat terminolojisiyle söylüyoruz.
* Film nasıl oldu? Genelde yaptığım filmler hakkında konuşmayı sevmem. Uygularken konuşmak ve vücuda aktarmak gelir. Bittikten sonra susma zamanıdır. Kelimelere dökerken zorlanıyorum.
* Peki, filmde en çok beliren şey ne oldu? Gerçekten değişik bir film. Değişik proje; senaryosuyla, çekim tekniği ve montajıyla. Çok komik ve derinliği olan bir film. İzleyen arkadaşlarım 'Seni tehdit etmesinler?' dedi. Hiç aklıma gelmemişti. Filmde ABD'ye, AB'ye saldırıyorum. Filmde sallıyorum ama, salladıklarım doğru. Film insanlığın yanında. Mesela, Sözde Ermeni Soykırımı, sıradan masum halkın üzerinde oynanan bir oyun. Çok komik
* Politik bir tavır mı var filmde? Politik tavrı olan, masaya yumruğu vuran değil. Anormal komik bir film.
* Hassas meseleler nasıl komik olur? Doğrusu budur. Bu olaylara sokaktaki insan gibi bakmak lazım; sıradan, traji-komik.
* Oyuncular peki? Avrupalı'nın sevgilisi Ela'yı Yasemin Kozanoğlu oynuyor. Asya diye bir gazeteciyle de ilişkisi var, Sema Öztürk oynuyor. İsimler de karakterler de özenle seçildi. Mesela, Asya ile Avrupalı aşk yaşıyorlar. Bir teknede sevişirken, istihbarat raporu giderken 'Asya Avrupalı'nın üstüne çıktı' deniyor. 'Çıksın tabii, hep Avrupa Asya'nın üstüne çıkacak değil ya.'
* İzleyicilere ne önerirsiniz? Her yurttaşın bilmesi gerekir; AB, ABD, CIA, Ermeni Meselesi nedir? Biraz bilgilenip gidin ki, gülün.
* Kültürlü kesim mi rahatça izleyebilir demek istiyorsunuz? Eğitim seviyesinden çok, yaşadığının farkında olmak gerekiyor. Filmde biraz dürtüyoruz. Dünyada ortalama 27 tema vardır, 30 değil. Sanat, bunlara farklı bakmaktır. Bu filmin de koskoca bir cesareti var. Bayağı yürek ister bu meseleleri konuşmak. Sinemaya dönüş
* İrfan Tözüm'le aynı zamanda da ortaksınız, değil mi? Türk sinema ortamı önümüzdeki günlerde bana teşekkür edecek. İrfan Tözüm'ü tekrar sinemaya döndürüyorum.
* Ne kadarlık bir gişe rakamı bekliyorsunuz? Herkes gişe rekoru kırmak ister. 2 milyon civarında bekliyorum. Benim 3 milyon hasılatlı da, 600 binlik de filmim var. Gişesi ne olursa olsun, film çekmeye devam edeceğim.
* Filmdeki sevişme sahneleriniz için eşinizin tepki gösterdiği konuşuluyordu. Bu iddialar doğru mu? Hayatımda böyle cümleler olmaz. 1976'da oyunculuğa başladım. Ölene kadar yapacağım. 'Hayatım' dediğim işe, kimse engel olamaz. Eşim değil, çocuklarım da karışamaz. Aktörlükle arama ancak Allah girer. Kartvizitim aktör. Evli barklı, çoluk çocuklu olmak benim yaşamım. 'Motor' denince Tanrı'ylayım.
* Nasıl birisiniz? Ben tam mahalle çocuğuyum. Balkondan bakınca taştan kaleler yapan çocuklar görürsünüz ya, ben onlardan biriyim. Çok ortalama biriyim. Askerde verilen üniforma bana şak diye tam oturmuştu. Hayat da üzerime şak diye oturur. Uç noktada isteklerim yoktur. Ben babayım
* Fobiniz var mı? En çok korkmaktan korkarım. Hayatımda milat, 2 yıl önce babamın vefat etmesidir. Babamla önemsediğim bir ilişkim vardı. Meğer ölümden, ölmekten çok korkuyormuşum. O koca adam ölürken bana hayatı temize çekme fırsatı verdi. Sildim, süpürdüm.
* Hayatı nasıl temize çektiniz? Hayatın sıradan, basit hali hoşuma gidiyor. Babam öldüğünde ağlarken 'Çocukluğum öldü' demişim. Çocukluk eşittir masumiyet. Şimdi her ne yapıyorsam bunların masum ve günahsız olmasına çalışıyorum.
* Oğullarınızla ilişkiniz nasıl? Çocuklarım olmadan önce 'Babam iyi baba ama ben babamdan daha iyi yaparım' derdim. Ama onun kadar yapamayacağım diye korkuyorum. Onlar büyüdükçe korkuyorum. Bazı anne babalar 'Çocuğumla arkadaş oldum' derler. Ben arkadaş falan değilim. Baba gibi davranıyorum.
Servisi 
