Boşandığı eşinin sevgilisini bıçaklayarak öldüren Ahmet Uçar, daha sonra cesedi 9 parçaya ayırıp iki valize koydu. Ama bilmediği bir şey vardı; cinayeti işlerken kamera açıktı.
İlkbaharın ılık günlerinden biriydi. Ağaçlar henüz yeşermeye ve çiçek açmaya başlamıştı. İnsanlarda tatlı bir rehavet, doğada ise sonsuz huzur vardı. Oysa Malatya halkı bu ılık güzel ilkbahar gününde korkunç bir cinayet haberiyle sarsılacaklarının farkında değildi. Ahmet Uçar, uzun süre önce 'bir yastıkta kocamaya evet' dediği Güler Eraslan'la evlenmiş, ancak bu mutlu evlilik yıllar sonra çatırdamaya başlamıştı. Karı-koca artık geçinemiyor, eski mutlu günlerine dönmek ise imkansızlaşıyordu. Çift, hayatlarının geri kalan kısmında birbirlerini daha fazla üzmemek için bu duruma son vermenin yollarını aradı. Ahmet ve Güler Uçar çifti, iki medeni insan gibi oturup, o alınması çok zor kararı verdi: Boşanacaklardı! Uçar çifti, 'şiddetli geçimsizlik' nedeniyle mahkemeye başvurdu. Hakim çiftin gerçekten anlaşamadığına kanaat getirerek, boşanmalarına karar verdi. Ahmet Uçar ve Güler Eraslan, adliye çıkışı tokalaştı ve bir daha görüşmemek üzere ayrıldı. Ancak durum hiç de öyle olmadı.
SÜREKLİ ONU DÜŞÜNÜYORDU Ahmet, bu boşanmayı bir türlü hazmedemiyordu. Etrafındakilere sürekli olarak eski eşi Güler'den bahsediyordu. Ona göre aralarındaki problemler çözülebilirdi. Bu evliliğe bir şans daha verilebilir, hatta eskisinden daha mutlu bile olunabilirdi. Ahmet'in yakın çevresi artık bu durumdan sıkılmış, 'Güler' ismini duymamak için dostlarıyla olan ilişkilerini gözden geçirmeye başlamıştı. Ahmet artık çok yalnızdı. Yalnızlığı ise onu sürekli eski karısını düşünmeye zorluyordu. Ve Ahmet'e kötü bir haber geldi. Güler'in hayatında başka bir erkek vardı. Boşanmalarının üzerinden birkaç yıl geçmiş olmasına rağmen Ahmet bu durumu hazmedememişti. Ve sürekli kafasında planlar yapıyordu. Ne yapıp edip, Güler'i bu adamdan ayırmalıydı. Önceleri onunla konuşmayı denedi. Ancak Güler, Ahmet'in bu tutumuna anlam veremediğini ve yeni sevgilisinden asla ayrılmayacağını söyledi. Ahmet ise bu konuyu kafasına takmıştı bir kere...
ÖFKEDEN GÖZÜ DÖNDÜ Kıskançlık ve öfkeden gözü dönen genç adam, boşandığı eşinin birlikte yaşadığı terzi Haygaz Makasçı'dan intikam almak için yemin etti. İstanbul'da inşaatlarda çalışan Ahmet, işyerinden birkaç günlüğüne "Malatya'ya hasta kardeşimi ziyarete gideceğim" diyerek izin aldı. Hemen yolculuk için hazırlıklara başladı. Amacı Güler'le tekrar konuşmak ve Haygaz denen adamı ondan uzaklaştırmaktı. İlk otobüse atladığı gibi soluğu Malatya'da aldı Ahmet. Önce Güler'in evine gidip, konuşmaya çalıştı. Ancak Güler, sevgilisi konusunda taviz vermiyor ve üstüne basa basa artık onun hayatına karışamayacağını söylüyordu. Büyük bir öfkeyle eski karısının evinden ayrılan Ahmet, soluğu terzilik yapan Haygaz Makasçı'nın yaşadığı evde aldı. Önce konuşma, ardından tartışma ve kavga...
ÖLDÜRÜCÜ DARBELER Birbirlerine bağırıp çağıran iki adam, daha sonra yumruklarını konuşturmaya başladı. Ve Ahmet belinden çıkardığı bıçakla, o öldürücü darbelerini Haygaz'a indirdi. Kanlar içerisinde yere yığılan Haygaz, bir süre sonra hayatını kaybetti. Ahmet ise artık eli kanlı bir katildi. Kanlar içinde yerde yatan Haygaz'a bakan Ahmet kısa süre içerisinde bir plan yapıp, işlediği bu cinayetten sıyrılmalıydı. Öyle de yaptı. Ellerine eldivenlerini taktı ve adeta bir cerrah titizliğinde cesedi 9 ayrı parçaya ayırdı. Ardından evde dokunduğunu düşündüğü her yeri sildi ve etrafa bulaşan kanları temizledi. Bu sırada 9 parçaya ayırdığı cesedi, poşetlere doldurdu ve yanında getirdiği iki valize büyük bir titizlikle yerleştirdi. Artık Malatya'dan uzaklaşma vakti gelmişti. Arkasına baktı, cinayet mahallini "temizlediğinden" emin olduktan sonra bavullarla birlikte tren istasyonunun yolunu tuttu. Vangölü Ekspresi'ne binen Ahmet bavullarını yerleştirdikten sonra büyük bir huzur içerisinde yolculuğuna başladı. Önce bu cinayeti nasıl bir serinkanlılıkla işlediğini düşündü, ardından nasılsa yakalanmayacağını hayal etti.
PLAN YAPTI Bu süre içerisinde planın ikinci kısmını düşünmeye başladı ve hemen oracıkta karar verdi. Sivas'ta inecek ve geri dönecekti. Ahmet hiçbir şey olmamış gibi valizlerini trende bırakarak, indi. İçini büyük bir "huzur" kaplamıştı. Artık cesetten kurtulmuştu. Cesetler Vangölü Ekspresi'yle birlikte İstanbul'un yolunu tutmuştu. Ancak her katil, arkasında bir iz bırakırdı. Ahmet de öyle yaptı ve önemli bir hataya imza attı. Sivas'ta trenden inen katil Ahmet, Malatya'ya geri döndü. Öldürdüğü Haygaz Makasçı'nın evine gidip, birkaç değerli eşyayla birlikte yükte hafif ancak pahada ağır video kamerayı aldı. Çaldığı eşyaları satıp, paraya çevirecek, katil olmasının yanı sıra biraz da 'paralanacaktı.' Hemen çaldığı eşyaları elden çıkartmak için bir elektronikçiye gitti. Kamerayı ve diğer eşyaları satıp, elden çıkardı. Bu arada İstanbul'da sahipsiz iki bavul, tren görevlilerini alarma geçirmişti. Yolculardan hiç kimseye ait olmadığı belirlenen bavullar, polise teslim edildi. Polis, içerisinde bulunanlara bakarak, bavulların sahibini bulmayı amaçlıyordu. Bavulu açan polisler, gördükleri manzara karşısında şoka girdi. İki bavulda da ceset parçalarıyla karşılaşan polis ekipleri, hemen harekete geçti.
TÜYLER ÜRPERTEN GÖRÜNTÜ Ahmet cephesinde ise işler "tıkırında" gidiyordu. Ahmet, tekrar trene binip, İstanbul'a gitmek üzereyken vazgeçmiş, soluğu havaalanında almıştı. Kendisine bir bilet alıp, uçağa kuruldu ve İstanbul'un yolunu tuttu. Bu sırada Malatya'daki elektronik eşya satıcısı Ahmet'in kendisine sattığı kamera ve diğer eşyaları incelemeye başladı. Video kamera çalışır durumdaydı ve içerisinde de bir kaset vardı. Kasetin başlarında Haygaz Makaşçı ve yakın dostlarının görüntüleri bulunuyordu. Bir düğünden kareler, daha sonra bir arkadaşının bebeğinin görüntüleri vs. Elektronikçi kaseti sıkılmadan izlemeye devam etti. Kendisine bu cihazları satan adamın hiç görüntüsü yoktu ve ister istemez çalıntı olduğundan kuşkulandı.
SUÇUNU İTİRAF ETTİ Ancak kasetin sonunda doğru izlediği görüntüler hem bu kuşkusunu artırdı, hem de elektronikçiyi dehşete düşürdü. Ahmet çok önemli bir ayrıntıyı atlamıştı. Kamera cinayet sırasında açıktı ve ölüm anı kare kare artık görüntülerdeydi. Elektronikçi kamerayla birlikte soluğu poliste aldı. Kamera kayıtlarını inceleyen ekipler, Ahmet Uçar'ın işlediği cinayeti seyretti. Ahmet, yaptığı hatanın bedelini ödemek üzereydi. Ekipler, kısa bir araştırmanın sonunda Ahmet'i İstanbul Maltepe'de kaldığı evde yakaladı. İlk sorgusunda cinayeti itiraf eden Ahmet Uçar, tutuklanarak cezaevine kondu.
Servisi 
