Hayatına anlam katmak isteyen Adana'lı lokantacı Murat Aslan, 'dostum' dediği 2 kişi tarafından 40 yerinden bıçaklanarak feci şekilde öldürüldü. Peki ne istiyordu bu kişiler? Tüyler ürperten cinayetin ardındaki korkunç gerçekler neydi?.
Adli vakaların en sık rastlandığı şehirlerimizden biri olan Adana, kriminal olayların dışında adliyelerinde de sıkça karşımıza çıkan kavgalar, gazetelerin üçüncü sayfa haberlerinde genellikle manşeti "süsler!" Yaşanan olaylar nedeniyle ocaklar söner, analar, eşler, çocuklar ağlar. İncir çekirdeğini bile doldurmayacak "küçük meseleler" gencecik bedenleri ölümün o soğuk nefesiyle tanıştırır. Ölen öldüğüyle kalır, kalanlar ömür boyu yas tutar. Peki ya öldürenler... Bazen pişmanlığın, bazen de sinsice bir hazzın içindedir. İşte Adana'nın arka sokaklarında yaşanan tüyler ürpertici bir cinayet ve ardında yatan korkunç gerçekler... Adana'da lokantacılık yapan Murat Aslan, çevresi tarafından son derece sevilen, ailesine, arkadaşlarına, gelenek ve göreneklerine bağlı bir gençti. Sabahları erkenden kalkar, lokantasına gider, iş arkadaşlarıyla sohbet ettikten hemen sonra günün mönüsünü hazırlardı. HERKESİN ASLAN AĞABEY'İ İşyerinde çalışanlarla patron-personel değil, ağabey-kardeş ilişkisi kurardı. Herkesin sorununu tek tek dinler, elinden geldiğince çözüm bulmaya çalışırdı. Bulurdu da... Çünkü o herkesin Aslan Ağabey'iydi Hayatı sakin bir tempoda akan ve evinden işine giden, ailesiyle huzurlu bir yaşamı olan Murat, zamanla yılların rutinliğinden kurtulmak için arayışa girdi. Hayatına belki de farkı anlamlar katmak istiyor, aklındaki sorulara cevap arıyordu. Bu sırada tanıştığı iki yeni "dost", beklentilerinin karşılığı olabilirdi. Çocukluğundan beri dini konulara meraklı olan Murat, 2 dostu sayesinde küçük bir tarikata girmiş ve sık sık onların sohbetlerine gider olmuştu.
TÜM PARA 'DOST'LARA! Ancak genç adam, artık daha agresif hareketlerde bulunuyor, işini aksatıyor ve ailesine şimdiye kadar görmedikleri bir muhafazakarlıkla yaklaşıyordu. Sakin Murat gitmiş, yerine bambaşka birisi gelmişti. Ona göre her şey günahtı. Ailesine ve tanıdıklarına bu konuda sürekli baskı yapıyor, karşı görüşlere asla hoşgörü ile yaklaşmıyordu. Kendisi gibi düşünmeyenler onun için düşmandı. Oğullarındaki bu akılalmaz değişimi fark eden ailenin tüm ikna çabaları ise sonuçsuz kaldı. Ekonomik durumu orta halin üzerinde olan Murat Aslan, katıldığı tarikata para aktarımında da bulunuyordu. Murat artık evine geç gidiyor, ailesine ayıracağı vakti tarikattaki "dostlarına" harcıyordu. Hatta, "Eve lazım olan, camiye haramdır" diyor ve yakınlarından sakındığı cömertliği yeni fikir arkadaşlarına gösteriyordu. Tarikat adeta onun beynini yıkamıştı. Murat Aslan'ın tarikat üyesi olmasını sağlayanlardan" biri mahallenin imamı Abdullah Aktaş, diğeri ise Burhan Gedik'ti. Abdullah ve Burhan'la sık sık bir araya gelen Murat, lokantadaki işlerini de boşvermişti. İşleri bozuluyor, sanki sadece tarikat için yaşıyordu. Ailesine gittiği ve görüştüğü kişiler konusunda bilgi vermeyen Murat, mutlu bir insandan çok, gergin ve kafası daha da karışmış bir kişiye dönüşmüştü. Ancak aile, onun sabaha karşı eve nereden geldiğini çok iyi biliyordu. Günler ve aylar, Murat için karışık, ailesi için endişe dolu geçiyordu.
MURAT KAYIP Ve bir gün genç adam lokantasına gitmek için sabah evinden çıktı ancak bir daha geri dönmedi. Ailesi, onun her akşamki gibi tarikatın toplandığı merkeze gittiğini düşünmüştü. Fakat Murat bu kez eve dönmemişti. Paniğe kapılan aile, karakola başvurmuş, tüm hastaneleri aramış ama bir sonuca ulaşamamıştı. Yakın arkadaşları Abdullah Aktaş ve Burhan Gedik'ten de haber yoktu. Endişeli bekleyiş artık yerini korkuya bırakmıştı. Murat'ın bir türlü eve gelmemesi, ailesinin umudunu her geçen gün biraz daha yok ediyordu. Ne yazık ki akıllarından geçen başlarına gelmişti ve o kötü haberi polis getirdi. Kayıp kişiler listesinde yer alan Murat, evlerinin civarındaki boş bir arsada, kendisine ait minibüste ölü olarak bulunmuştu.
40 YERİNDEN BIÇAKLANDI Tam 40 yerinden bıçaklanarak öldürülen talihsiz gencin bu durumuna şahitlik yapacak bir kişi bile ortaya çıkmamıştı. Artık Murat 'aranlar'dosyasında çıkıp, faili meçhul bir cinayet kurbanı olarak dedektiflerin dosyasına girmişti. Polis, Murat Aslan'ın son dönemde yaşadıklarını tek tek yakınlarının ağzından dinledi ve geniş çaplı bir soruşturma başlattı. Öncelikle lokantada birlikte çalıştığı iş arkadaşları sorgulandı. Personel, bir zamanlar çok sevdikleri patronlarının son dönemlerde kendilerine kötü davrandığını, sık sık Burhan ve Abdullah ismindeki kişilerle buluşup, mensubu olduğu tarikatın sohbetlerine katıldığını söyledi. Onlara göre, Murat'ın hayatındaki bu değişiklik, öldürülmesinin nedeni olmalıydı. Cinayet masası dedektifleri ellerinde yeterli bilgi olmadığı halde adeta iğneyle kuyu kazıyordu.
CİNAYETİ KİM İŞLEDİ? Polisin elinde sadece Murat'ın cesedinin ve minibüsünün üzerindeki parmak izleri mevcuttu. Ancak bu izler herkesin olabilirdi. Daha somut bilgilere ihtiyaçları vardı. Son dönemde "değişmiş" olsa da bu kadar sevilen ve sayılan bir kişi neden, kim ya da kimler tarafından öldürülmüştü? Polis, işe Murat'ın değişimini sorgulamakla başladı. Önce imam Abdullah Aktaş ve Burhan Gedik'in peşine düşüldü. İkisinin de adli sicil kaydı tarandı ve sonunda Burhan Gedik'in daha önce gasptan sabıkalı biri olduğu ortaya çıktı. Cinayet masası dedektifleri kısa bir araştırmanın hemen ardından imam Abdullah Aktaş'a ulaşmayı başardı.
İTİRAFLAR BAŞLADI Dedektiflerin zannettiğinden çok daha fazla bilgiye sahip olduğunu fark eden Abdullah Aktaş, inkarı bir kenara bırakıp itiraflarına başlamıştı: "Olay günü ben, Burhan ve Murat birlikteydik. Sohbet ederken tartışmaya başladık. Burhan, tarikat için daha çok para istiyor, Murat ise işlerinin kötüye gittiğini veremeyeceğini söylüyordu. Bu tartışma ikili arasında kavgaya dönüştü. Bir süre sonra Burhan ve Murat birbirlerine vurmaya başladı. Araya girdim ancak ikisini ayırmaya gücüm yetmedi. Daha sonra Burhan belindeki bıçağı çıkartıp, Murat'a rastgele savurmaya başladı. Benim de elim kesildi. Sonra Murat hareketsizce yere yığıldı. Nabzını kontrol ettik, öldüğünü fark edince korkup kaçtık. Ancak üzerindeki paraya dokunmadık!"
İPUCU KANLI PARALAR Aktaş'ın ifadelerini değerlendiren polis, taşları yerine oturtmak için daha fazla bilgi edinmeliydi. İkilinin, cinayetin ardından bir taksiye binip, olay yerinden uzaklaştığını tespit eden dedektifler, söz konusu taksi ve sürücüsünün peşine düştü. Taksici, olay gecesi arabasına binen 2 müşterisinin kendisine uzattığı kanlı paraları unutmamıştı. Hatta ikisinin de tedirgin tavırlarından şüphelenen sürücü, cinayetin çözülmesinde en büyük ipucu olacak paraları polise teslim etti. Üzerinde kan izleri bulunan paralar, Adli Tıp Laboratuvarı'nda incelemeye alındı. Böylece gerçekler de su yüzüne çıkmaya başladı.
SON SÖZ DELİLLERİN Bir taraftan Burhan Gedik'i aramayı sürdüren polis, diğer yandan Abdullah Aktaş'ı "cinayete yardım ve yataklıktan" tutuklayarak cezaevine gönderdi. Aktaş, masum olduğunu söylese de son söz elbette delillerin olacaktı Kayseri Adliyesi 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıkan Abdullah Aktaş, Murat'ı kendisinin öldürmediğini, arkadaşına engel olmaya çalışsa da bunu başaramadığını tekrar etti. Ancak 24 Ekim'de Adli Tıp'tan gelen laboratuvar sonuçları Aktaş için sonun başlangıcı oldu. Yapılan tahlillerde taksiciye verilen paraların üzerinde hem Murat Aslan'ın, hem de imam Aktaş'ın kan izlerine rastlanmıştı. Adli Tıp'tan gelen bu rapor üzerine imam Aktaş, gasp amaçlı adam öldürmek suçundan yargılanmaya başlandı. Diğer zanlı Burhan Gedik ise her yerde aranıyor.
Servisi 
